Alp Özgen’in Bundesliga Günlükleri 9: Taktikler ve Zaferler

Bundesliga’da çok talihsiz bir haftayı geride bıraktık. Çok iyi bir sezon geçiren ve takımlarında düzenli forma şansı bulan milli stoperlerimiz Ozan Kabak ve Kaan Ayhan’ın sakatlıkları tadımızı fazlasıyla kaçırdı.

Ozan, Schalke’nin lig sonuncusu Paderborn’u ağırladığı maçta; Kaan da Wolfsburg deplasmanında sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kaldı.

Euro 2020 finallerine artık sayılı günler kala yaşanan bu gelişmeler son derece üzücü. Özellikle de Merih Demiral’ın uzun süreli sakatlığını göz önünde bulundurursak... Her iki milli futbolcumuza acil şifalar dileyelim.

Tez dönün ve bir an önce eski sağlığınıza ve formunuza kavuşun çocuklar. Size Avrupa Futbol Şampiyonası’nda fazlası ile ihtiyacımız var.

YÜKSELEN DEĞER: AHMED KUTUCU

Milli oyuncularımız ile ilgili olumsuz haberler ile başladık ama Şenol Güneş’i ve bizleri mutlu edecek bir gelişme ile devam edelim. Tabii ki Schalke’nin yükselen değeri, ay yıldızlıların yeni golcüsü Ahmed Kutucu’dan bahsediyorum.

Ozan’ın sakatlandığı maçta Ahmed’in attığı gol ve belki daha da değerlisi sergilediği performans fazlası ile umut vericiydi. Paderborn maçının 56. dakikasında Gregoritsch’in yerine oyuna giren Ahmed yine sınırlı sürede harika işler yaptı. Schalke’yi 63. dakikada öne geçiren Ahmed 2 kez daha gole yaklaşmasına rağmen Paderborn kalecisi Zingerle’nin reflekslerine yenik düştü.

Schalke’nin son yarım saatteki tüm hücumlarında başrolde olan Ahmed her topu olumlu kullandı ve arkadaşlarına da pozisyonlar hazırladı. Bu performans gösteriyor ki artık Ahmed ilk 11’i açık bir şekilde tehdit ediyor.

İzlediğim ilk maçından beri söylüyorum, herhangi bir sakatlık yaşamazsa milli takımımız çok uzun süre golcü sıkıntısı yaşamaz. Güçlü, yaşına göre olgun, pozisyon bilgisi ve şutları son derece başarılı Ahmed’in.

Tabii ki kendini daha çok geliştirecek ama şu anki performansı ile bile Euro 2020’de önemli kozlarımızdan biri olabilir.

PETER BOSZ, LUCIEN FAVRE’Yİ MAT ETTİ

Bundesliga’da haftanın en keyifli maçı ile devam edelim. Bayer Leverkusen–Borussia Dortmund maçının tempolu ve gollü geçmesi bekleniyordu, karşılaşma öncesinde. Ancak Favre, Leverkusen’e karşı 3’lü savunmanın önünde çift çapa Emre Can-Witsel ikilisi ile çıkınca, Leverkusen de Dortmund’un korkunç hücum gücünü göz önünde bulundurarak kontrollü başlamayı tercih edince ilk 20 dakika beklenin çok uzağında bir tempo vardı.

Bu tablo ligin dikine en iyi oynayan ve geçiş hücumlarından en fazla pozisyon üreten takımlarından ikisi olan Dortmund’un da Leverkusen’in de genlerine aykırıydı aslında.

Ve fırtına öncesindeki 20 dakikalık sessizliğin ardından olağanüstü bir tempo ve gol yağmuru başladı. Volland’ın yıldızlaştığı, Sancho’nun yine insan üstü bir performans sergilediği maçta sonucu belirleyen faktör teknik adamlar oldu.

Peter Bosz’un hatasından vazgeçip Sancho karşısında yokları oynayan Bellerabi’nin yerine Weiser’i oyuna alması ne kadar doğruysa, Favre’nin böylesi üst düzey bir deplasmanda sakatlanan Brandt’ın yerine tecrübesiz Gio Reyna’yı alması o kadar yanlıştı bence.

Hele ki kenarda Thorgan Hazard dururken. Ama her şeye rağmen Sancho’nun sürüklediği Dortmund, Guerrerio’nun golüyle son 10 dakikaya 3-2 önde girmeyi başardı.

Son bölümde Favre maçı izlemeyi ve değişiklik yapmamayı, Peter Bosz ise Bailey hamlesi ile yorulan Dortmund defansını yıpratmayı tercih etti. Teknik adam tercihleri de sonucu belirledi ve Bailey’nin kısa süre içinde yıldızlaştığı maçta 2 dakikada 2 gol bulan Leverkusen gol düellosunu 4-3 kazandı.

Favre’nin koca ikinci yarıyı seyirci gibi izleyip yenik duruma düştükten sonra 2 oyuncu birden değiştirmesi ise Dortmund taraftarını çıldırtmaktan başka bir işe yaramadı. Sonuçta Dortmund şampiyonluk yarışında ağır bir yara alırken, Leverkusen ise ilk 4 için iddiasını ortaya koydu.

KARTALLAR YENİLMİYOR

Yaralı Dortmund’un önümüzdeki hafta ağırlayacağı Eintracht Frankfurt ise 2020 yılındaki formunu sürdürüyor.

Yeni yılda henüz yenilgi yüzü görmeyen Adi Hütter’in takımı haftanın açılış maçında Augsburg’u sahadan sildi. Filip Kostic’in 2 gol 2 asist ile yıldızlaştığı maçta ilk 2 golü atan Timothy Chandler Bundesliga’daki en verimli sezonunu yaşıyor.

Geçen sezonu sakatlığı nedeni ile çok az oynayarak geçiren Birleşik Amerikalı oyuncu sağ ön bölgede adeta bir forvete evrildi ve herkesi şaşırtmaya devam ediyor.

Chandler’ın özellikle ilk golü değme forvetlere taş çıkartacak cinstendi.

Bakalım bu hafta Kartallar Signal Iduna Park atmosferinde nasıl bir performans sergileyecek?

SÜRPRİZLER HAFTASI

Ligin ateş hattında yer alan takımlar Paderborn, Fortuna Düsseeldorf ve Werder Bremen ise sürpriz sonuçlara imza attılar.

Ligin en zorlu deplasmanlarından Schalke 04 ile Veltins Arena’da 1-1 berabere kalan Baumgart’ın takımı Paderborn, son anlarda yakaladığı kontratak fırsatlarını gole çevirse sahadan galibiyet ile de ayrılabilirdi. 1 puana razı oldular ve çok büyük ihtimal ile düşecekler ama Paderborn’un bu sezon oynadığı futbol alkış almaya devam ediyor.

Yense de yenilse de hemen her lig maçında hücum futbolundan vazgeçmeyen ve zirvedeki takımların hemen hepsine gol atmayı başaran Baumgart’ın öğrencileri yetersiz olabilir ama kesinlikle bir futbol felsefeleri var.

Kaan Ayhan ve arkadaşları ise zorlu Wolfsburg deplasmanında 3 puanı kaçıran taraf oldu.

Kaan’ın talihsiz bir şekilde sakatlandığı maçta Zimmermann ile öne geçen Fortuna Düsseldorf, Steffen’in golüne engel olamadı ve 1 puana razı oldu.

Ve Alman futbolunun en köklü takımlarından Werder Bremen! Florian Kohfeldt’in takımı hafta içinde kupa mesaisinde güçlü Borussia Dortmund’u saf dışı bırakarak taraftarını ligde kalma yolunda da başarılı olabilecekleri konusunda umutlandırmayı başarmıştı.

Kendi evlerinde dişlerine göre bir rakip olan Union Berlin’e 2-0 yenilmekten kurtulamadılar ve ateş hattının içinde kaldılar.

Bremen için ligden düşme tehlikesi hiç olmadığı kadar fazla artık.

KLINSMANN GÖREVİ BIRAKTI

Düşme hattında haftanın en büyük sürprizini ise Mainz yaptı. Jurgen Klinsmann ile yeniden yapılanmaya girdikten sonra devre arasını flaş transferler ile tamamlayan ve ses getiren Hertha Berlin, saha içinde bir türlü beklenen seviyeye çıkamamıştı.

Klinsmann ve öğrencilerine son darbeyi de Mainz vurdu. İsveçli forvet Robin Quaison’un hat trick yaptığı maçı 3-1 kazanan Beirlorzer’in takımı ateş hattı ile arasındaki puan farkını 4’e çıkarmayı başardı.

Bu yenilginin ardından eleştiri oklarının hedefinde olan Klinsmann maçtan 3 gün sonra idari gerekçeleri öne sürerek teknik adam koltuğunu bıraktığını açıkladı.

İşin ilginci Mainz maçını eski Hertha teknik direktörü Pal Dardai tribünden izlemiş ve Alman yönetmen de sık sık onu ve eşini ekrana taşımıştı.

Klinsmann, Hertha yönetiminde danışman görevine devam edeceğini açıkladı. Bırakma nedenini ise özetle yönetimden bazı isimler ile yaşadığı fikir ayrılığı olarak belirtti.

Açıklamaların satır aralarından okunan gerçek ise şu: Almanya’da transferi sportif direktör ve yöneticiler yapıyor. Klinsmann ise İngiltere’deki gibi transferde tam yetki istiyor. Bu talep cevap bulmayınca da Klinsmann istifa ediyor.

NAGELSMANN’IN TAKTİK ZAFERİ

Bundesliga’da haftanın maçında ise Bayern Münih ile Leipzig, Allianz Arena’da karşılaştı. Herkesin beklentisi bol pozisyon, bol gol ve Bayern Münih’in galibiyeti yönündeydi.

Ancak Leipzig’in genç teknik patronu Julian Nagelsmann o kadar iyi bir strateji ile sahaya çıktı ki bu haftaya kadar ligdeki her maçta gol atmayı başaran Bayern Münih, bu sezon ilk defa bir maçı boş geçti.

3’lü savunmanın top rakipteyken Tyler Adams ve City’den kiralık gelen Angelino 5’liye dönmesine merkezde Laimer ve Sabitzer’in agresif oyunu da eklenince Bayern Münih alıştığımız ritminden uzak kaldı. Aslında bu defansif stratejinin önemli bir parçası da ileride serbest oynayan Nkunku ve Werner’in yarattığı kontratak tehdidiydi.

Bayern’in geriden oyunu rahat kurmasına ve hemen her rakibine yaptığı gibi stoperleri rakip yarı alana yerleştirmesine izin vermeyen Nagelsmann bu stratejinin ödülünü de Allianz Arena’da 3 net gol fırsatı bularak aldı ama bu fırsatları değerlendiremedi. Bayern Münih de önemli pozisyonlar yakaladı tabii ama Leipzig’in pozisyonları çok daha netti.

Yeni dönemin yükselen yıldızı Nagelsmann dev bir maçtan daha çok büyük taktiksel başarı ile ayrılmış oldu. Çok kısa bir süre sonra, belki de beklenenden daha erken bir zaman diliminde 32 yaşındaki dehayı dünya futbolunun zirvesinde görürsek kimse şaşırmasın.