SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

Alp Özgen’in Bundesliga Günlükleri 5: Teknik Adamlar

Bundesliga Günlükleri | 03.12.2019 14:24

Bayern’den fark yedikten sonra Köln’ün başında bu hafta gerçek test maçına çıkacak olan Marcus Gisdol’a kadar tüm teknik adamlar...

Alp ÖZGEN Alp ÖZGEN
Alp Özgen’in Bundesliga Günlükleri 5: Teknik Adamlar

Bundesliga’da 13. hafta teknik direktörler için podyum haftasıydı diyebiliriz.

10 yıl sonra Bundesliga arenasına dönen Alman futbol efsanesi Jurgen Klinsmann’dan kredisi dolan teknik adamlar Lucien Favre ve Florian Kohfeldt’e, kış arasına kadar takımın başına getirilmesine karşın Bayern başında çıktığı 5 resmi maçta kalesinde tek bir gol bile görmeden tulum çıkararak sezonu tamamlama ihtimalini arttıran Hans Flick’ten, geçen sezonu mumla aratan Peter Bosz’a, ilk maçında Mainz ile Hoffenheim’ı paramparça eden Achim Beirlorzer’e ve tabii ki kurtarıcı olarak geldiği ilk mücadelede Bayern’den fark yedikten sonra Köln’ün başında bu hafta gerçek test maçına çıkacak olan Marcus Gisdol’a kadar tüm teknik adamların mercek atında olduğu bir haftayı geride bıraktık.

ALMAN FUTBOLUNUN CHE’Sİ: JURGEN KLINSMANN

Azılı devrimcilerin itirazlarına analizimizin başında set çekmek adına Che Gueverra-Klinsmann benzetmesinin dönemin koşullarına göre bir benzetme olduğunu ve tabii ki içinde bir miktar mübalağa taşıdığını söylemekte fayda var. Ama herhalde hemen hemen kimse, Alman futbolunun 2000’li yılların başlarındaki dönüşüm-değişimde Klinsmann’ın devrimci kimliğini ve rolünü yadırgamaz.

r

2009’da gösterdiği performans nedeniyle Bayern Münih taraftarlarında pek olumlu izlenim bırakmamış olsa da Bavyeralılar dahil tüm Almanya’da futbolseverlerin saygısını fazlası ile toplamış bir isimdir Jurgen Klinsmann. Nasıl saygı duyulmasın ki?

İlk olarak milli takımda hayata geçirdiği ve ardından kulüpler düzeyinde de tüm ülkeye yayılan inovatif antrenman tekniklerinden tutun da takım içi profesyonellerin arttırılmasına kadar Alman futboluna getirdiği yenilikler başlı başına ayrı bir yazı konusu. Futbolculuk dönemi üzerine ise kitaplar yazabiliriz.

Alman futbolunun çağı yakalamasındaki 1 numaralı aktör olan Klinsmann, kısa bir süre önce (yaklaşık 3 hafta) Bundesliga’da bir türlü istikrar yakalayamayan Hertha Berlin yönetiminin imdat çağrısına cevap verdi ve danışman olarak çalışmaya başladı. Onun Alman futbolu adına yaptıkları düşünülünce bu başkent ekibi için son derece doğru ve heyecan verici bir hamleydi.

Ancak futbol dünyası (söz konusu dünyanın en rasyonel futbol ülkesi Almanya bile olsa) kolay kolay uzun vadeli planları hayata geçirmenize izin vermez. Özellikle de an itibarı ile tel tel dökülen bir takımınız var ise...

Sezona Ante Covic ile fiyakalı Bayern Münih beraberliği ile başladıktan sonra saha içi tatmin edici sonuçlar alınamayınca ve tabii kazanamama serisi de 6 maça çıkınca yönetim düğmeye bastı ve danışmanına danışarak onu rica ile takımın başına getirdi. Klinsmann’ın uzmanlığa son derece önem veren bir insan olarak uzun vadeli teknik direktörlük planları yapmadığını, hedefinin sezonu takımı ligde iyi bir konumda tutarak noktalamak olduğunu düşünsek de az önce söylediğimiz gibi futbol dünyasında neyin ne olacağını kestiremezsiniz. Çok iyiye gidecek bir sezon sonunda sözleşme uzatılabilir.

İşte bu koşullar altında Jurgen, 10 yıl aradan sonra Bundesliga’ya Olimpiyat Stadı’na Dortmund maçı ile döndü. Bundesliga’yı ne kadar özlediği de sahaya çıktığı anda Berlin’i gezmeye gelen Japon turistler gibi cep telefonunu çıkararak tribünleri çekmesi ile görüldü.

55

Hemen hemen bütün dünyada yer alan bu fotoğrafta telefonun arkasındaki Adidas logosu ise kulübün ve Klinsmann’ın başını biraz ağrıttı. Bildiğiniz gibi Hertha Berlin’in sponsoru Nike!

İşte bu tabloya Hertha’nın ilk yarım saatteki futbolu ve arka arkaya gelen 2 Dortmund golü de eklenince herkes Klinsmann’ın futbola ve Bundesliga’ya çok uzun süre uzak kaldığını düşünmeye başladı. Ama Hertha takımı önce Darida’nın şans golü arkasından da Hummels’in kırmızı kartı ile oyuna dönmeyi başardı. İkinci yarı Dortmund için çok zorlu geçecekti kuşkusuz. Aslında başlangıç itibarı ile de öyle oldu. İkinci 45 dakikanın ilk 3 dakikası içinde 2 net pozisyon buldu ev sahibi ve birini de Selke ağlara gönderdi.

Bu karşılaşmada aslında “tamam ya da devam” maçına çıkan Lucien Favre ve Berlin deplasmanına giden 20.000 Dortmund taraftarı donup kalmıştı ki, VAR imdada yetişti ve gol santimetre hesapları ile iptal edildi. Bu santimetreler Favre ve Dortmund’un bu sezonki kaderini değiştiren santimetreler olabilir. Çünkü o golün ardından yakalayacağı momentum ile Klinsmann’ın takımının maçı kazanma ihtimali çok çok yüksekti. Ancak gol iptal olunca morali bozulan Hertha 1,5 yıldır süren yaratıcılık sorununa çözüm bulamadı ve Favre (şimdilik) görevinde kaldı.

BAYERN MÜNİH AVCISI BAILEY

Haftanın maçı ise Allianz Arena’daydı. Kovac’tan görevi aldıktan sonra takımın başında çıktığı 5 resmi maçta hiç gol yemeden tulum çıkaran Hansi Flick ciddi bir testten geçecekti.

Kış arasına kadar takımın başında kalması planlanan ve devre arasında yeni bir teknik direktörle anlaşması beklenen rekortmen şampiyonun yönetiminde ve Alman kamuoyunda Flick ile sezonu tamamlama senaryoları ciddi ciddi seslendirilmeye başlamıştı.

yy

Öte yanda ise geçen sezon takımın başına geçtikten sonra harikalar yaratan ama bu sezona çok dengesiz bir başlangıç yapan Peter Bosz’lu Bayer Leverkusen vardı. Ligin en fazla pozisyona giren takımlarından Leverkusen geçen hafta Bay Arena’da sezonun şut rekorunu (27 şut) kırmış ancak sadece 1 gol bulabilmiş ve kalesine gelen 2 şuttan birini de yemişti. Maç inanılmaz bir şekilde 1-1 sonuçlanınca kimileri yeteneksizlik kimileri ise şanssızlık yorumları yapmıştı. Allianz Arena’da ise bu şansa fazlası ile ihtiyacı olacaktı Bosz ve takımının.

Öyle de oldu gerçekten.

Bir önceki hafta oynadığı maçtaki rakibi Freiburg’un rolünü üstlenen Leverkusen rakip kaleyi maç boyunca tehdit ettiği 3 pozisyonun 2’sinde gol attı ve 90 dakika abluka altındaki kalesinde çok büyük bir şans eseri sadece 1 gol gördü. Bayern; %76 oranında topa sahip olduğu, 23 şut çektiği, 4 kez direğe, 1 kez VAR kontrolüne ve 10 kez de Hradecky’e takıldığı gecede sadece 1 gol bularak futbol ilahlarının bolca kulağını çınlattı. 

Galibiyetin mimarları ise; geçen sezon da Bayern Münih’i avlayan Jamaikalı Leon Bailey (bu sezon bu maç dışında pek göremedik kendisini), ilk yarıyı %50 görme kaybı ile tamamlamasına karşın (maçın 25. dakikasında 1 lensi düşen Hradecky, ilk yarının son 20 dakikasını bu şekilde noktaladı) toplam 10 net kurtarış yapan Fin kaleci Hradecky oldu.

Bu sonucun ardından Bosz güven tazeledi.

WERNER: ŞAMPİYON OLACAĞIZ

Zirve takibini sürdüren Leipzig ise şampiyonluk konusunda ne kadar iddialı olduğunu Paderborn deplasmanındaki inanılmaz ilk yarı performansı ile gösterdi. Her zaman olduğu gibi maça fırtına gibi başlayan Nagelsman’ın takımı dakika 4’ü gösterdiğinde 2-0’ı yakalamıştı bile. Bundesliga’da ilk yarıların en etkili ekibi olan Leipzig, soyunma odasına 3-0 ile giderken ikinci yarıda Mamba’nın çabaları ile maça ortak olan Paderborn’u 3-2 ile geçti ve 1 günlüğüne de olsa liderlik koltuğuna oturdu.

Maç sonrası Nagelsman şampiyonluk iddiasından bahsetmekten kaçındı. 200. Bundesliga maçına çıkarak bu başarıya ulaşan en genç oyuncu olarak tarihe geçen Timo Werner iddiasını saklamadı ve net bir şekilde şampiyonluğun en güçlü adaylarından olduklarını söyledi.

GLADBACH GÜMBÜR GÜMBÜR

Leipzig’in 1 günlük liderlik keyfinin ardından sahneyi mekanın sahibi Borussia Mönchengladbach aldı. Bir önceki hafta Union Berlin’e deplasmanda kaybeden Marco Rose’nin öğrencilerinin konuğu ise tarihinin en iyi lig başlangıcını yapan Freiburg’du.

Haftanın en tempolu ve keyifli maçında goller de erken geldi. 3. dakikada bu sezonki 6. golünü atan (5 de asisti var) Marcus Thuram ile öne geçen ev sahibine cevap 6. dakikada Jonathan Schmid ile geldi ve ilk yarı beraberlikle sonuçlandı.

hh

Ancak Gladbach ikinci yarıya öyle bir başlangıç yaptı ki ligin en çok koşan kompakt takımlarından Freiburg bile direnemedi. 6 dakikalık bu sekansın tamamında Embolo vardı. İkinci yarının başlama düdüğü ile ilk atakta Embolo ile golü bulan ev sahibi, bu golden 1 dakika sonra da penaltı kazandı ancak Embolo topu direğe nişanladı. Daha tribünler kaçan penaltıya bile üzülemeden Embolo yine sahne aldı ve bu kez Hermann’a golü attırdı. Freiburg 5 dakika içinde 3-1 yenik duruma düştü. Bu sekansın başrol oyuncusu olan Breel Embolo 71. dakikada tamamen kendi çabası ile yarattığı gol ile maçı 2 gol 1 asist ile tamamladı ve galibiyetin mimarı oldu.

Bu sezon Gladbach’ın yükselen değeri olarak dikkat çeken ve şu ana kadar 11 gol katkısı ile Rose’nin en verimli oyuncusu olan Thuram maç sonu demecinde Bundesliga’yı çok güzel özetledi:

“Herkesin herkesi yenebileceği bir lig varsa o da Bundesliga’dır.”

Thuram ve arkadaşları haftaya Bayern Münih’i ağırlayacaklar. Rose’nin takımı Bayern engelini de aşarsa sezon beklentileri bambaşka bir noktaya taşınabilir.

KOHFELDT SÜREYİ UZATTI

Dortmund teknik direktörü Favre’den sonra “tamam ya da devam” maçına çıkan bir başka teknik adam da Werder Bremen’in genç patronu Florian Kohfeldt’ti.

Ligde 8 maçtır kazanamayan Bremen, ligin en iyi savunma takımı Wolfsburg karşısına çıktı. 12 haftada sadece 10 gol yiyen Wolfsburg’u deplasmanda 3-2 mağlup eden Bremen’de Kohfeldt de aynı Favre gibi kredisini uzatmış oldu.

BEIRLORZER TAKIMINI BULDU!

Köln takımının başında çok kötü bir performans gösterdikten sonra kovulan ve aynı hafta içinde Mainz’ın başına geçen Achim Beirlorzer, Mainz yönetimini eleştiren; hatta dalga geçenleri terse yatırmaya devam ediyor.

Geçen hafta 10 kişi kaldığı maçta Hoffenheim’ı 5-1 mağlup ederek herkesi şaşırtan Mainz haftanın kapanış maçında ligin güçlü ekiplerinden Eintracht Frankfurt’u da geçmeyi başardı. 1-0 yenik duruma düştüğü maçı rakibinin 10 kişi kalmasını da değerlendirerek 2-1 kazanan Mainz bu sezon ilk kez 2 maç üst üste galip geldi. Beirlorzer’in kulaklarını Köln taraftarı baya bir çınlatmıştır herhalde.

OZAN KABAK VE SCHALKE 04 IŞIL IŞIL

“Bu nasıl Bundesliga değerlendirmesi? Ozan Kabak hakkında bir satır bile yok!” diyenler buraya kadar okuduysanız, tatlıyı hak ettiniz. Zira ben; dünyanın en iyi santrforluğunun yanı sıra çok iyi bir beslenme uzmanı da olan Lewandowski’nin tersine tatlıyı sona saklayanlardanım.

ee

Geçen her hafta Ozan Kabak ile ilgili övgülerimiz de artıyor. Zira 19 yaşındaki milli stoperimiz her hafta üzerine koyarak devam ediyor.

Haftanın açılış maçında Union Berlin’i konuk eden Schalke’de maçın en iyisi Ozan Kabak oldu.

Benito Raman’ın jeneriklik golünde harika bir asist yapan Ozan, maçın kader anında da başroldeydi. Karşılaşma 1-1 eşitlikle devam ederken kaleci Nübel ile kale sahası içinde karşı karşıya kalan Bülter’e inanılmaz bir müdahale yaparak gol izni vermedi ve Alman futbol otoritelerinden de tam not aldı.

Ozan’ın maçın adamı seçilmesi ve haftanın 11’inde kendisine yer bulması onu destekleyenleri fazlası ile sevindirse de benim Ozan ile ilgili en çok mutlu eden iki not ile bitirelim.

Maçı Alman televizyonu için değerlendiren yorumcular Ozan’dan Schalke’nin Van Dijk’i diye bahsettiler. Yine maç sonu bir analizde sakat olan Stambouli ve Sane iyileştiğinde hangisi Ozan’ın partneri olur, hangisi yedek kalır tartışması vardı.

Unutmayalım ki bizler de; çok değil bundan sadece 1 ay önce Stambouli ve Sane’nin bu kadar iyi oynadığı sezonda genç stoperimizin 11’e girme ihtimali üzerine karalar bağlamıştık.

 

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya