SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

PANORAMA: 2 kere Hakan kaç 2 eder?

Süper Lig Panorama | 10.12.2019 12:37

Aslında haftanın 11’i de bu hafta yine çok zorladı. Aynı bölgede birden çok iyi performans olunca seçim yapmakta da zorlandık.

Didem DİLMEN Didem DİLMEN
PANORAMA: 2 kere Hakan kaç 2 eder?

Haftanın en keyifli mücadelesini seçmek biraz zor dolu. Aslında haftanın 11’i de bu hafta yine çok zorladı. Aynı bölgede birden çok iyi performans olunca seçim yapmakta da zorlandık.

FUTBOLU GÜLEN YÜZLE OYNAYAN ADAMLAR

Goller de açık futbol da hücumu düşünen iki takımın karşılaşması da uzun uzun yazılır... Maçın ardından özetlere yansıyanlar kadar Vedat ile Kruse’nin güler yüzlü futbolu da akılda kaldı.

11

İki oyuncunun da oynadıkları futboldan zevk aldıkları seyretmek, futbola dair belki en çok özlediğimiz şeylerden biriymiş, birilerinin bunun hala bir oyun olduğunu hatırlatması... Birilerinin futbolu sevdiği için oynaması, oyundan bir eğlence çıkarması... Futbolu güler yüzle oynaması...

Asık suratlara alıştık; bağırmalara çağırmalara, kavgaya gürültüye, birbirimizden nefret etmeye... Futboldan soğuduğumuzu fark etmeden güya en sevdiğimiz şeyi öfkelerimizin çığırtkanlığına çevirdik.

Oysa baksanıza... Vedat ve Kruse o kadar eğleniyorlar ki birlikte oynarken, takım arkadaşlarından tribüne oradan da ekran başına kadar yansıyor. Gözünüzü sahadan ayıramıyorsunuz. Bazen yaramaz çocuklar gibi haşarılık yapıyorlar bazen de aklı başında bir oyunun kurulmasının lokomotifi oluyorlar. En asık suratta bile tebessüm yaratıyorlar.

Maçları banttan da tekrardan da seyretmek cazip gelmez... Ama Fenerbahçe’nin Gençlerbirliği maçının tekrarını bulursam kaçırmam! Sadece biraz olsun futbolu seven iki güzel adamın hatırlattıkları için...

Maçın 7 golü de Fenerbahçe’nin 5 kez çizgiyi bu kadar kolay geçmesinin de elbette nedenleri var.

Fenerbahçe gibi takımlara karşı kendi oyununuzu oynamak için çıkmak, her türlü sonucu en başından kabul etmektir. Sarı lacivertlilerin savunma zafiyetinin üzerine oynamanın yolu, takımı ileriye kurmak değildir... Gençlerbirliği ileride kalınca arkadaki boşluğa yerleşmek Fenerbahçe için kolay oldu.

Max Kruse’nin Vedat Muriqi ile önlü arkalı çift golcü oyunu sezonun en iyi ikili performanslarından birine dönüştü. Rodriguez’in kanattan, Emre ve Luiz Gustavo’nun merkezden aktardığı toplar Gençlerbirlikli futbolcular arasından kolayca geçti.

Ama siz yine de aldırmayın bu eleştirilere.. Hiçbir şeyden memnun olmayan huysuz futbol izleyicisi modundan uzaklaşmak, güzel oyunu sevebilmek, açık ve hücuma dönük oynayan iki takımın futboluna eleştiri sokuşturmadan sadece keyfini sürmek bu kadar zor olmamalı.

Ferdi’nin sonradan oyuna girmesi, girdiği gibi harika bir gol atması maçın tatlısı, Ozan Tufan’ın her geçen gün biraz daha olgunlaşan futbolu da skorun artısıydı.

İKİ KERE HAKAN KAÇ İKİ EDER?

Öyle bir futbol oynuyorlar ki önlem almak gerçekten kolay değil. Sivasspor’u en çok zorlayacak takımlardan biri Yeni Malatyaspor olacaktı, kağıt üzerinde, bu tahminin temelinde de Sergen Yalçın’ın futbol anlayışı yatıyordu.

22

Sergen Yalçın, alanın tamamını kapsayan ve sahaya doğru yayılan takımlar kuruyor. Hücumda da savunma da sahanın her bölgesini en doğru şekilde kullanıyor. Rakibin 11 oyuncusunun hiçbirinin demarke kalmayacağı, tüm olası yolların en az 1 Yeni Malatyasporlu futbolcu tarafından kesildiği, bu sayede de çok koşarak değil doğru koşarak hareket ediyorlar. Bir Sergen Yalçın takımına pilot kameradan baktığınızda birbirleri arasındaki boşlukları hakim olabilecekleri kadar açan ve rakip o bölgeye geldiğinde birbirine yaklaşarak boşluğu kapatan, oradan yakaladığı topu yaratıcı kullanan yapı görürsünüz.

Sivasspor maçının ilk 20 dakikasında da kameranın gösterdiği buydu; Sivasspor’un hareket edebileceği boşluk da demarke durumda Sivassporlu futbolcu da yoktu.

Ancak mesele sadece alanı kapatmak ve hareketi kısıtlamak değil.

Emre Kılınç, Mert Hakan, Hakan Arslan, ilk yarıda Fernando ikinci yarıda Erdoğan Yeşilyurt dörtlüsünü topu aldıklarında atağa çıkarken bu denli tehlikeli kılan şey aralarındaki iletişim...

Her bir oyuncu, bir diğerinin tam olarak nerede duracağından emin, topu nereden ne nasıl çıkartacaklarını ve o sırada aralarındaki iş bölümünü çok iyi biliyorlar. Kimin nerede duracağını da...

Bir Sivasspor atağı sırasında zamanı durduralım, Sivassporlu futbolculardan herhangi birinin gözlerini bağlayalım, soralım, hangi arkadaşın nerede duruyor? İkinci soru; zamanı yeninden başlattığımızda kim ne yapacak?

Rıza Çalımbay’ın sürekli olarak “oyun disiplininden kopmayan” ve “söylediklerimizi harfiyen uygulayan” tanımlamalarını kurması da bundan. Kayserispor maçında Henrique’nin golü için “bunu çalışmıştık” dedi söz gelimi...

Öte yandan, maçtan sonra Sergen Yalçın da “İki Hakan’ın birbirleriyle oyunlarını çalışmıştık” dedi...

Rakip futbolcunun önceden planlanmış oyunlarına önlem alabilirsiniz. Ancak iki oyuncunun maç esnasında aralarında geliştirdikleri ikili oyunlara önlem alamazsınız!

Üstüne üstlük, Sivas’ta maç içinde kurulan bu ikili oyunlardan 1 tane de yok... Hakan’lar, Hakan ile Emre, Hakan ile Erdoğan, Hakan’lar ile Yatabare, Emre ve Erdoğan ile Yatabare ya da Kone...

Sivasspor’u durdurabilir misiniz? Çok hızlı olup ikili oyunlar kurmalarını engellerseniz ilk 45 dakika belki... Ama yetmez, ikinci yarıda geriden gelmelerini de engellemeniz gerecektir.

Sivasspor’un bu sezon tek mağlubiyeti Galatasaray’a... Önümüzdeki hafta Fenerbahçe maçı var. İkinci yarının ilk maçında da rövanşı isteyen Beşiktaş...

Bu kış gerçekten soğuk geçecek...

SERI’Lİ GEOMETRİ, SERI’SİZ MATEMATİK

Galatasaray-Alanyaspor maçını yazmaya başlamadan önce spoiler niyetine iki istatistiki bilgi verelim.

Dakika 30, Galatasaray’ın pas sayısı 126, Alanyaspor’un 62.

Dakika 90, Alanyaspor’un şut sayısı 21 (ilk yarı 9, ikinci yarı 12), Galatasaray’ın şut sayısı 7 (İlk yarı 5, ikinci yarı 2)

Bir futbol maçını istatistiklerle okuyamazsınız, normalde, bu maçı ise bu iki istatistikle özetleyebilmek mümkün...

Neden sorusunun cevabını da özetlemek de mümkün: İlk yarıda Seri’nin yanında Ömer Bayram ve Belhanda, arkasında Lemina ve önünde Adem Büyük ile kurduğu pas ağı oyunun kontrolünü geçirmişti.

İkinci yarıda Erol Bulut’un ilk işi Seri’yi marke edip topun ona ulaşmasını engelleyip Galatasaray’ın altından adeta sandalyesini çekmek oldu, sonra da Ceyhun’u çıkartıp Salih Uçan’ı oyuna sürdü.

Haftanın 11’ine yazacak olsak, Salih Uçan’ı hangi pozisyona koyardık? Düşünelim... Maç sırasında sağ kanat ve sol kanadı değiştirerek kullandı, o kanat değiştirdikçe Efecan, Bakasetas, Junior Fernandes de birlikte yer değiştirdiler.

Öyle bir hale büründü ki Alanyaspor, Galatasaraylılar hangi köşeden kimin geleceğini kestiremiyorlardı, kovalayacakları rakipleri sürekli değişiyordu.

Elbette maçın sonucunu Muslera tayin etti, yaptığı kurtarışlar akıl alır gibi değildi. Ancak Muslera’nın yanına Marcao ve Donk’u da eklemeyi unutmamalı...

Bu 3’lü ve önlerindeki Nzonzi, Alanyaspor’u birlikte durdurdular, bu sezonun belki en iyi savunma performansıydı. Öte yandan, Alanyaspor’un şut ve akınlarından topladıkları topları Seri’ye ulaştırabilseydiler, Seri de markajdan çıkmanın bir yolunu bulabilseydi...

Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde bu kadar büyük hayal kırıklığı yaşamasının en temel nedeni işte bu cümlenin “seydi”leri...

MUTLU MUSUNUZ?

Maçı izlemediyseniz, Trabzonspor’un Antalyaspor’u 3-1 mağlup ettiğini söylediğimizde aklınıza gelecek olası senaryo bu maçın hikayesi değildi.

Antalyaspor’un son vuruşlardaki başarısızlığı, aceleciliği, takım içindeki iletişimsizliğine, Trabzonspor’un kadrosundaki bireysel yeteneklerle Antalyaspor kadrosunun arasındaki kalite farkı eklenince skor tabelaya böyle yansıdı.

33

Sosa’nın yokluğunda stoperlerin önüne 2 merkez orta saha koydu Ünal Karaman; Abdülkadir Parmak ve Obi; önlerine de Sörlöth’le forvet arkası/ikinci santrfor görevinde Sturridge, kanatlar Yusuf Sarı ve Nwakaeme. Sezon başından bu yana Sosa’lı ya da Sosa’sız, bu takım gol yer, yiyor da zaten. Ama yediğinden fazlasını attığı için sorun olmuyor. Rakip biraz zor ve iyi hücum kadrosuna sahipse stoperlerin önüne 3. stoper Hosseini geçiyor, orta saha ikiye düşüyor. Bu dizilişle çıktığı 3 maçta da gol yemedi Trabzonspor, savunma sorununu böyle çözdü.

Antalyaspor maçı ise kağıt üzerinde hemen her şeyin doğru yapıldığı, mücadelenin ise Trabzonspor ortalamasının altında kaldığı bir maçtı.

Hosseini gibi 3. stoper olmadığı dizilişi görünce, Trabzonspor’un pozisyon göreceği ve gol yiyeceğini söylemek mümkündü, ancak bu denli Trabzon’un üzerine yüklenebilmiş kaç rakip gördük bu sezon...

Çaresizce, açlıkla, puan için, ne kadar zor olacağına aldırmadan, yani kısaca şuursuzca saldırdı Anlatyaspor... Ancak bu oyuncu grubunun Trabzonspor gibi bir kadroya karşı oyunu iki yönlü oynaması, hücuma çıkarken geride kalan Sturridge’ı nasıl durduracağına önlemi düşünse bile bunu gerçekleştirebilmesi mümkün olmadı.

Trabzonspor’un bu sezon oynadığı en iştahsız, en keyifsiz, en elini kolunu sallayarak kazandığı maç oldu. Bu futboldan da mutlu olmamışlardır, özellikle Ünal Hoca, en azından ben öyle umut ediyorum...

BU OYUNU BEŞİKTAŞ KAZANMALIYDI

Yeni teknik direktör etkisinin Beşiktaş’ı zorlayabileceğini bu sayfalardan yazmıştık, kazanmaya yetmeyebilirdi ama puan kopartabilirdi Kasımpaşa, Tayfur Havutçu ile...

Maç zor başladı, beklenenden biraz daha fazla... Abdullah Avcı yine sol bek Caner’i sol kanada atmış, merkezde Ljajic’i ve sağ kanatta Diaby’yi kullanmıştı. Ancak bu oyuncuların sahada alana ihtiyaçları olacaktı, topu kullanabilmeleri... 6 haftadır kaybetmeyen Beşiktaş’ın kanatlara beklerden destek alıp merkezden Atiba’yı da ileri atarak Ljajic/Diaby’nin arasına sızdığı çok adamlı varyasyonları hep alanları doğru ve hızlı kullanarak işlemişti.

444

Kasımpaşa ise Tayfur Havutçu yönetimindeki ilk maçına “kontratak futbolu” ile çıktı. Süper Lig’de artık çok az takımın uyguladığı, ceza sahasına kapanıp uzun toplarla hızlı çıkarak 1-2 adamla gol arayan bu plan, Kasımpaşa için acil eylem planı olarak düşünülmüştü. Hani mutfaktaki yangını üzerine havlu atarak sakinleştirmek, yangın söndürücüyü alıp gelmeye fırsat yaratmak.

Beşiktaş, Şenol Güneş’le özellikle Kasımpaşa gibi rakiplere karşı rakibi iyice ceza sahasına hatta 6 pasın içine kadar iter ve oradan gol çıkartırdı.

Abdullah Avcı ise oyunu daha geriden kuran ikinci bölge hücumlarını tercih eder, o yüzden rakibin yaslanması bu dizilişin işine gelmedi.

Oyun planına göre kalesinden 15 metreden daha fazla mesafesi açılan Beşiktaş’ta stoperler de takıma yaklaşınca arada kalan boşluğa Quaresma’nın attığı topları Vida alamazsa Karius’a kadar arada kimse yoktu. 2 gol de böyle geldi...

Beşiktaş, bu kadar kapanmış 11 kişilik ceza sahasına karşı 2 yol izleyebilirdi. Birincisi uzaktan şutlar, ikincisi beklerin kanattan kale çizgisine kadar inip ceza sahasına geri çevirmeleri.

Abdullah Avcı ikinciyi seçti. Sahaya Burak’ın yanına hem Umut Nayır’ı, hem Lens’i hem Güven’i sürdü. Elneny’den ve Diaby’den vazgeçti çünkü oyunun bürüneceği şekil onlara göre olmayacaktı. Hoca’nın elinde 1 değişiklik hakkı daha olsa 1 hücumcu daha atardı sahaya...

Uzaktan şutlardan daha etkin bir çözümü tercih etti Abdullah Avcı, kapanmış savunmanın arkası kaleye dönükken kale çizgisine kadar indirilip ceza sahasına çevirilen toplara karşı alabileceği hiçbir önlem yoktu. Oyunun vardığı yerde Beşiktaş’ın kazanması gerekiyordu, kazandı.

Abdullah Avcı üzerinden yorum yaparken klişeleşmiş ezber cümlelerini hala kullanmaya devam edecek miyiz?

44

HAFTANIN OLAYI: BAJIC

Konyaspor, son 7 maçında galibiyet yüzü görmedi ve 5’inde de mağlup oldu. Kimin başına gelse ortalık hortum geçmiş gibi yakılıp yıkılırdı. Konya taraftarı ise takımın kötü gidişatına rağmen sabrını ve sakinliğini hep korudu. Aykut Kocaman’ın görevi tartışılırken “Sen bizim Kocaman umudumuzsun” pankartı açtılar. Takımın arkasında durdular, hocalarına sahip çıktılar. Aşağıya giden performansı yukarıya taşımanın yolunun yuhalamak, ıslıklamak, istifaya çağırmak değil sahip çıkmak olduğunu gösterdiler.

Gaziantep FK maçında Konyaspor evinde kazanmak için çıkmıştı, mücadele ediyor, rakibini savunmada kalmaya zorluyor, pozisyon üretiyordu. Milosevic, Jönsson dış şutlarla rakip kaleyi zorluyor, Konya gol arıyordu. Bu denli yoğun baskının altında Konyaspor taraftarının tek beklentisi pozisyonları gole çevirecek santrforun topu çizgiden geçirmesiydi. Bajic ise öyle iki pozisyonu harcadı ki taraftarın da sabrının sonu geldi. Bunca zamandır yükselmeyen öfkeli sesler Bajic için stadı doldurdu.

 

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya