SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

PANORAMA: Şimdi maç dönecek, şimdi!

Süper Lig Panorama | 29.10.2019 12:37

Maçların ardından haftanın analizi, haftanın 11'i, en iyi asist, en güzel gol ve fark yaratan değişiklik ile Süper Lig’e dair detaylar panoramada...

Didem DİLMEN Didem DİLMEN
PANORAMA: Şimdi maç dönecek, şimdi!

Süper Lig'de 9. hafta geride kaldı, haftanın panoramasına lider, derbi ve şampiyonluk adayları damga vurdu.

Maçların ardından haftanın analizi, haftanın 11'i, en iyi asist, en güzel gol ve fark yaratan değişiklik seçimi ile Süper Lig’e dair detaylar panorama sayfamızda...

SUMUDICA SINAVI

Rakibini iyi çalışmış takımlara karşı varolan oyun planınıza sadık kalmak zordur. Gaziantep FK'nın Alanyaspor'a karşı en güçlü olduğu yanı da kendi oyununu rakibi bozmak adına uyarlayabilmiş olmasıydı.

Sumudica, kenar yönetimi ve maçöncesi hazırlıkları açısından Süper Lig'in en zorlu hocalarından biri. Takımının temelde aldığı şekli bozmadan rakibine göre esnetebildiği özellikleri ile hem karakter ortaya koyuyor hem de çözüm üretebiliyor.

Alanyaspor'un gerçekten iyi yaptığı ve takımı liderliğe yerleştiren ana planını bozduğunda sonucun neler olabileceğini Beşiktaş maçında görmüştük. Planın işlerliğini bozan bir rakibe karşı ise anlık çözüm üretmekte zorlandıklarını Gaziantep karşısında seyrettik.

Siopis ve Ceyhun Gülselam'ın önündeki Bakasetas'a geçirilen topların kanatlardan Efecan ile Junior Fernandes üzerinden ya da merkezden direkt Papiss Cisse ile hızla kaleye gitme planını hepimiz ezberledik. Rakipler de öyle...

degisiklik

Sumudica öncelikle dizilişle başladı, sezon başından bu yana 3'lü savunma ile oynayan takımını ilk kez 4'lü tandemden oluşturdu. Merkezde Chibsah'ı, Ceyhun'un üzerinden oyun kurmasını engelleme göreviyle sahaya sürdü. Ceyhun Gülselam'ın hareketini kısıtlayınca Alanyaspor'un ana yaşam damarını kesmiş oldu.

Papiss Cisse'yi durdurmak yine de mümkün olmasa da Gaziantep FK hem maçı beraberliğe getirdi hem de rakibinden sayıca çok daha fazla pozisyon geliştirdi.

Erol Bulut, maçın gidişatına zamanında müdahale edemedi. Beraberlikten fazlasını alabilmek için Bakasetas'ın yerine Bammou'nun girişi 78. dakikada geldi ve geç kalınmıştı. Efecan yerine Musa ve Junior Fernandes'in yerine Steven Caulker değişiklikleri ise faydasızdı.

Alanyaspor'da Erol Bulut'un en ciddi sınavlarından biri Sumudica'ya karşıydı, puan alabilmiş olsa da sınavı geçebildiğini söylemek zor.

FUTBOL BENCİLİ TAKIM

Fenerbahçe'nin Konyaspor'a karşı zorlanabileceğini, Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe'yi durdurduğu taktirde vurabileceğini öngörmüştük.

gol

Ancak durduramadılar. Daha ilk 15 dakikada kalesinde 2 gol gören Aykut Kocaman'ın bu dakikadan sonra tek yapabileceği durdurmaktan vazgeçip karşı hücum geliştirmekti.

Sonuç 5 gollü bir mağlubiyete dönüştü.

Fenerbahçe'nin coşkusunu bulduğunda durdurulması, Konyaspor gibi yerleşim takımları için bile çok zorlaşıyor. Direkt kaleye giderken pas ve tercih hatasını çok az yapıyor olmaları rakip savunmanın karşılamasını imkansızlaştırıyor.

Max Kruse'nin yokluğunda hücumu kanat forvetleriyle 4-3-3'e çeviren Ersun Yanal'ın yaratıcılık sorununu da bu şekilde çözmeye yaklaştığını gördük. Moses ve Rodriguez, kaleye yaklaştıklarında kenara açılarak veya içeri girerek ani kalabalık yaratıyorlar. Orta sahalar Emre Belözoğlu, yerine giren Tolga Ciğerci ve Ozan Tufan ile rakip sahayı ne kadar hızlı geçtikleri, kanat forvetlerin ve santrfor Vedat Muriqi'in de işini kolaylaştırıyor.

Konyaspor maçı genel itibariyle Fenerbahçe'nin en az hata yaptığı maçtı; Serdar Aziz'in talihsiz kendi kalesine golünü saymazsak...

Savunmanın şimdiye kadarki en derli toplu görüntüsünü vermiş olmasındaki temel etkenlerden biri Luiz Gustavo, stoperlerden önce yaptığı hamlelerle rakibin geriye sarkmasına izin vermedi. Oyuna topu sokmak konusunda da minimum riskle oynayarak asıl faydasını Ozan ile Emre (ve Tolga)'ya doğru servisi yaparak gösterdi.

Fenerbahçe'nin en güçlü olduğu an, topu ayağına alıp rakip sahaya yerleştiği an, topu kolay kaybetmiyor olması gücünün kaynağı... Ersun Yanal'ın takımı topu sadece kendisine almalı, sadece kendisi oynamalı ve 90 dakikanın tamamını domine etmeli. Fenerbahçe'nin kazanma formülü Ersun Yanal'ın takım olarak bencil futbolundan geliyor.

OYUNCUYU İKNA EDEMEYEN OYUN KAYBETMEYE MAHKUMDUR

Yazının girişini Beşiktaş gibi yapalım: Çabuk bas, hızlı gir, oyun kurmasına fırsat verme! Bu aslında daha birkaç gün önce Real Madrid’in de kullandığı taktikti.

Galatasaray’a alan verirseniz, zaman tanırsanız, gezmesine dolanmasına izin verirseniz kalenizin önünde bulursunuz.

asist

Pas hatası yapan, oyun kurarken ağır hareket eden, orta sahadan 3. bölgeye topu ulaştırana kadar vakit harcayan Galatasaray’a o anlarda doğru baskıyı yaparsanız topu kolaylıkla ele geçirirsiniz.

Çünkü Galatasaray’da Belhanda yok, oynamıyor, maç fotoğrafların görülüyor yalnızca...

Beşiktaş çok üstün bir top oynamasa da bu sezon başından bu yana gösterdiği en yüksek tempo oyunu vardı sahada, en hızlı Beşiktaş’ı izledik. Ancak hız tek başına yeterli değildi, doğru baskıyı de kurdular. Tam sahaya yayılan pres, topa sahip olmasına izin verdikleri anlarda Galatasaray'ın pas opsiyonlarını kapattı, sarı kırmızılı futbolcular takım arkadaşlarını bulmakta zorlanınca, zaten yavaş hareket ettiklerinden top kayıpları da arttı.

Her iki takımın da domine edemediği, topun orta sahayı kolay geçip kale önünde sıkıştığı ve savunmalar ile kalecilerin üzerine yığılan ilk yarının ardından ikinci yarı biraz daha akıl oyunlarına döndü.

Beşiktaş, Galatasaray’ı durdurmayı başaramadı, oyunu elinde de tutamadı, ama temposu ve presiyle rakibinin yerleşmesine izin vermedi, hızlı ataklardan gelen şutları da Vida ve Karius ile topladı.

Kazanmak zorunda olan Beşiktaş, belki çok iyi oynamadı ama nasıl kazanılacağını bilen akıllı futboluyla derbiden çıktı. Abdullah Avcı da sadece derbiyi değil, zamanı da kazandı.

Fatih Terim ise geçen sezon olduğu gibi bu sezon da geç toparlanan, yıldızlarından verim alınamayan, istediği tempoya yükselemeyen, oyundan çabuk düşen senaryonun adeta devam filmi ile karşı karşıya...

2018-2019 sezonunun ilk 9 haftasında bu sezon ile eşit mağlubiyeti vardı; 2. Ancak 6 galibiyete karşı bu sezon sadece 3 galibiyet alabildi. Sonuçlardan bağımsız, göz hesabıyla ise oyundaki sıkıntılar hemen hemen aynı...

Geçen sezonun başıyla bu sezon arasındaki tek fark, Galatasaray düştüğünde bile maçı kopartabiliyordu, bu kez olmuyor.

Fatih Terim’in kontrolünü hissettiremediği Galatasaray’da kriz devam eder, Abdullah Avcı ise şimdilik sadece zaman kazandı, öte yandan oyuncuların ikna olmadığı bir oyunla kazanılamayacağı da 3 puan kadar değerli bir bilgiydi...

MAÇ ŞİMDİ DÖNECEK, ŞİMDİ...

Haftanın en iyi futbolunu beklediğimiz maç elbette ki derbi değildi; pazartesi akşamı Başakşehir-Trabzonspor maçı 9. haftanın tatlısı olacaktı. Oldu da... Ama beklendiği kadar mı?

Maç boyunca 15 dakika aralıklarla Trabzonspor’un oyunu kopartacağını bekliyorsunuz, şimdi maç Trabzon’a dönecek, şimdi...

Başakşehir, Okan Buruk yönetiminde ne kadar güçlü bir takıma dönüştüğünün en net örneklerinden birini gösterdi. Az adamla çok hızlı çıktıkları hücumlarda rakibin açıklarını çok iyi kullanıyorlar, hangi aralığın daha zayıf olabileceğini önceden çalışmış, kolay top kaybı yapmayan, rakip ceza sahasına girdiğinde mümkün olduğunca hemen pozisyonu bitirme hedefindeler.

Ne kadar uzun süre kalırsanız o kadar alanınız daralır, işinizi çabuk bitirin, kapatıp çıkın!

11

Sosa’nın merkezde yanındaki oyuncu Doğan Erdoğan’dı. Abdülkadir Parmak’tan oldukça farklı bir tarzı var Doğan’ın; içeriye kat edip topu servis etmeyi kaleye vurmaya tercih ediyor. Rakibin arasında daha kolay hareket ediyor ve top ayağındayken rakibin ilgisinin üzerinde olmasını sürpriz yön değiştirmelerle avantaja çevirebiliyor. Sosa’nın hemen yanında böyle hareket kazandıran oyuncunun varlığı Trabzonspor’un hem orta hem kanatları etkili kullanmasına yardımcı oldu. Sturridge’ın Sörlöth’ün arkasında ikinci santrfor gibi yerleştirilmesi, bu iki oyuncunun yakaladığı uyum bordo mavililerin pozisyon sayısını da şut istatistiğini de yükseltiyor.

Öte yandan Başakşehir’de İrfan Can’ın oyun kuruculuğuna, Mahmut’un geriden çıkışlarına, Edin Visca’nın kanattan içeri kat edişlerine karşı Trabzonspor savunmasının önlem alabilmesi çok mümkün görünmüyordu. Gol yese de maçı kopartmayı başaran bordo mavililer, Başakşehir’le başa çıkamadılar.

Ama işte Trabzonspor, 90+6’da 2-2’ye geldiğinde skor, bir gol daha bulurlar mı maç bitmeden diye geçiriyorsunuz içinizden, maç bitse bile Trabzonspor’un kazanma ihtimali bitmiyor.

Bu takımın en güzel tarafı da bu olsa gerek...

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya