SÜPER LİG PANORAMA: Kaldığı yerden

Koronavirüs nedeniyle verilen aranın ardından Süper Lig yeniden başlıyor. 12 Haziran Cuma akşamı 2 maç var; Göztepe ile Trabzonspor ve Fenerbahçe ile Kayserispor karşılaşacaklar. Kalan 8 hafta bizlere nasıl bir resim çizecek ve Süper Lig gerçekten de kaldığı yerden devam edebilir mi?

KORONAVİRÜS ETKİSİ

Futbolcuların, koronavirüs nedeniyle alınan tedbirlerden etkilenebileceğini, birbirlerine temaslı oyundan çekinebileceklerini ve bu durumun hem savunmada hem hücumda zafiyet yaratabileceğini öngörmüştük. Ancak tüm bunlar Bundesliga ile birlikte ortadan kalktı.

Tüm koronavirüs testleri negatif çıkan takımlarda arada pozitif vakaya rastlansa da oyuncunun karantinası bittiğinde geri dönebiliyor.

Salgın ve hastalık korkusu maçın heyecanı içinde eriyor ve topla oynamak, kazanmak ağır basıyor.

2 aylık arada evlerine kapanan ve bireysel antrenman yapan futbolcular için yanlış çalışma, kas gruplarına yüklenme gibi ihtimaller de söz konusuydu. Ayrıca futbolda bireysel antrenmanın ne kadar faydası var, o da tartışma konusuydu.

Öte yandan takımların büyük bölümü çalışmalara erken başladılar ve birlikte antrenman yapacak kadar vakit buldular.

Çok az sayıda futbolcuda sakatlık ortaya çıktı; Galatasaray’da Marcao ikili mücadele sırasında sakatlandı.

Elbette maçlar başladığında fizik kondisyonları nasıl olacağını birlikte göreceğiz. Elbette Bundesliga’da bir eksik görmedik hatta futbolcuların kendilerini geliştirdiklerine de tanık olduk.

Koronavirüs sürecinde Bundesliga tüm takımlar için kötü örnek oldu, diyebilir miyiz? Yani, olabiliyormuş, dolayısıyla beklenti koyabiliriz.

ŞAMPİYONLUK YARIŞI

Süper Lig’de kalan 8 haftanın 3 hedefi olacak; şampiyonluk, Avrupa bileti ve küme düşmeme… Elbette UEFA’dan Trabzonspor’a gelen 1 yıl men cezası, biletlerin sayısını ve sahiplerini etkileyebilir. Öte yandan burada bir hata olduğu ve Trabzonspor’un CAS’tan döneceği umudumuz var.

Şampiyonluğun adaylarından ve an itibariyle averajla lider konumdaki Trabzonspor’da men cezasını bir kenara bırakıp yola devam etme mecburiyeti var.

Nihayetinde bu noktaya gelebilmek için çok çalışmış, hem oyunuyla hem de skorer kimliğiyle liderliği elde ettiler. Şimdiye dek attıkları 59 golle 15 galibiyet ve 8 beraberlik aldılar.

Başakşehir ise hem Avrupa’da yoluna devam ediyordu hem de ligde liderliğin ortağıydı. Avrupa tarafı muamma, ancak ligde “kaldığı yerden devam edecek” takım arıyorsak ben oyumu Okan Buruk’un takımına veririm.

26 haftada, koltuk ortağı Trabzonspor’dan daha az, 50 gol atabildiler. Galatasaray’dan sonra en az gol yiyen takım oldular.

Savunması ve hücumu dengeli, ne yaptığını bilen, belirli bir planı hiç aksatmadan sahaya koyabilen bir takım Başakşehir, bu da onları çok tehlikeli yapıyor, hem içerde hem dışarda.

Galatasaray’da sakinlik ve sükunet hakim… Son 8 haftayı kaos olmadan, sadece takıma ve oyuna odaklanarak geçirebilirler. Fatih Terim etkisi herkesin dilinde ancak bunu da doğru okumak gerekiyor.

İlk yarıda bir türlü istediği oyunu oynatamayan, kadroyu kontrolünde tutamayan Terim’in ikinci yarıda bir anda yükselen vitesi bugünkü 3.’lüğün temeli.

Hatırlayın, 26. haftaya gelene kadar Galatasaray, top rakipteyken bile oyunu kontrol edebilen, 90 dakikanın tamamına hükmedebilen bir takımdı.

Belki de en büyük beklentilerden biri de sarı kırmızılılarda; kaldıkları yerden aynı oyuna devam edebilecekler mi?

BİLET

Sivasspor’da ise geçen 2 aylık sürede çok şey değişti; bu takıma liderliği getiren iskeletten Hakan Arslan ve Fernando Andrade sakat, Emre Kılınç ve Mert Hakan Yandaş’ın sezon sonunda ayrılmasına izin verildi. Elbette ayrılacak olmaları performanslarında bir düşüş hakkını futbolculara vermez. Öte yandan kaybedilen liderlik sonrasında Sivasspor’un yaşadığı çöküşü, Rıza Çalımbay’ın tedavi edecek kadar vakti olduğunu umut edelim.

Beşiktaş’ta Sergen Yalçın’ın planları, puan hesapları, “ya”larla dolu listeleri var. Hiçbir şey olmaz değildir. Öte yandan, Sergen Hoca’nın kendisinin de söylediği gibi; ipler Beşiktaş’ın elinde değil, kendi kaderini kendisi belirleyemiyor. Tüm bunların yanı sıra ekonomik sorunlar, verilmeyen maaşlar nedeniyle yaşanan krizler, Beşiktaş’ı bu 2 aylık sürede çok yordu.

Kaldığı yerden de daha iyi başlayabilecek belki tek takım Beşiktaş olarak görünse de para soyunma odasına ne kadar zarar verdi, bilmiyoruz.

Öte yandan Sergen Hoca’nın genç takımdan oyuncuları sahaya sürebileceğini, sürpriz performanslar izleyebileceğimizi, önümüzdeki sezonun Beşiktaş’ına hazırlık yapılabileceğini de öngörelim, belki de yapılacak en iyi şey budur…

KUPA

Alanyaspor, sezona başladığı noktanın çok uzağına düştü, hatırlayın bu takım yenilmezdi, ta ki Abdullah Avcı’nın Beşiktaş’ına kadar.

Sonrasında başlayan düşüş, asla savunma yapmaya niyeti olmayan bir oyuncu kadrosu ve ligin başındaki verimsizliğini üzerinden atmış, daha sıkı hale gelmiş rakiplerin yaşattığı zorluklar, Alanyaspor’u geriye attı.

Bu 2 aylık arada da teknik direktör Erol Bulut’un adının Fenerbahçe için geçmesi, hocanın tüm açık sözlülüğü ile sorulara dürüstçe cevap vermesi olası bir krizi elbette engelledi.

Erol Bulut’un yurt içinden ve yurt dışından teklifler almasından doğal bir şey yok, ancak tek bir soru işareti var: Yeni Malatyaspor’da savunmacı diye eleştirdiğimiz Erol Hoca, Alanyaspor’da hücum oyunu oynatıyor.

Elbette Erol Bulut’un bir teknik direktör kimliği var ama biz onu ne zaman göreceğiz?

Ve Fenerbahçe… Her takıma dair bir fikir yürütebiliriz ama Fenerbahçe için çok zor. Kaç gün oldu? 101, 102?

Teknik direktör meselesi en sonunda, Tahir Karapınar ile sezon sonuna kadar anlaşma yapılarak, geçici olarak çözüldü. Tahir Hoca, sezonun bitimiyle birlikte altyapıdaki görevine dönecek, kulübede kim olacak sorusunun cevabı bulundu.

Peki takımı şu an kim çalıştırıyor? Sezon sonuna kadar kim çalıştıracak?

Elbette oyuncu grubunun başında biri var ve olacak, ama maçların taktik ve plan hazırlıklarını kim yapıyor?

Pandemi gibi bir felaketin başımıza geleceğini kimse tahmin edemezdi ama 100 günde Fenerbahçe’de neler değişti, bunu öğrenmek için maç saatini bekleyeceğiz.