Güç sizinle olsun

Basketbolun en büyük ligi olan NBA’de klişe tabirle iki gündür sular durulmuyor. NBA playoffları kapsamında oynanması beklenen Milwaukee Bucks-Orlando Magic mücadelesi, Bucks’ın sahaya çıkmaması üzerine iptal edildi. İçinde Milwaukee’nin de bulunduğu Wisconsin eyaletinin Kenosha kentinde Jacob Blake’in polis tarafından vurulması sebebiyle maçı boykot eden Bucks oyuncuları, ülkede halihazırda devam eden ırkçılık karşıtı protestolara yeni bir boyut kattı. Aynı gün oynanması beklenen diğer iki playoff maçı da takım oyuncuları tarafından boykot edilirken, ilk olarak ligdeki diğer oyunculardan ve daha sonrasında takım sahiplerinden bu harekete destek veren mesajlar paylaşıldı. Bucks’ın açtığı bu cepheye diğer spor dallarından da aynı şekilde destek geldi. Soyunma odasını saatler sonrasında terk eden takım oyuncuları yaptıkları kısa açıklamada Blake’i vuran polisin adalet önüne çıkarılmasını ve bu tip olaylarla ilgili kanun adamlarının değişime gitmelerini talep ettiler. 

                Boykotların başlamasından sonra balon içinde bulunan tüm oyuncuların katıldığı ilk görüşme oldukça dikkat çekiciydi. LeBron James ve Kawhi Leonard diğer oyunculara sezonu bu noktada bırakıp balondan ayrılmayı teklif ederken, görüşmenin sonunda yapılan oylamada Los Angeles takımları hariç diğer takımların hepsi sezonun devam etmesi yönünde oy kullandı. Bunun üzerine görüşmeden çıkan James, bu görüşmelere takım sahiplerinin de dahil olması gerektiğini belirtti. NBA yönetiminin, takım sahiplerinin ve oyuncuların hem kendi aralarında hem de diğer muhataplarla yaptığı uzun görüşmelerin sonunda maçların tekrardan oynanması yönünde karar verildi.

                NBA’i üç paydaştan oluşan bir lig olarak tanımlarsak, bu olayları paydaşlar açısından ayrı ayrı okumak doğru olabilir. Öncelikle oyuncular en doğru zamanda böyle bir olayın kahramanı oldular. Hem kendi kazançları hem de onların oynadığı oyun üzerinden gelir sağlayanlar için ailelerinden ve normal hayattan uzaklaşarak bir nevi karınca yuvasına girmeyi kabul ettiler. Tekerin dönmesi açısından en kritik yerde ellerini taşın altına koydular ve bu onlara büyük bir güç sağlamış oldu. Herkes bu zor dönemde eğlenmek adına maçları takip ederken, Amerika’da yüzyıllardır süregelen ırkçılık konusunda bu gücü kullanmış olmaları normalden daha etkili olacaktır. Ulaştırmak istedikleri mesaj ve belki de oluşturdukları kamuoyu bu adaletsiz düzenin kırılmasına ileride büyük katkı sağlayabilir. Toplum ve diğer paydaşlar açısından saçma bulunacak bir karar almadıkları sürece doğru pozisyonda kalmaya devam edecek gibi duruyorlar.

                Takım sahiplerinin içinde bu hareketi fazla bulan veya buna karşı çıkabilecek isimler olabilir ama böyle bir dönemde bunun beyanını yapmak oldukça güç. Irkçılıkla alakalı toplum içinde oluşabilecek negatif algıyı kimse istemez. Aynı zamanda takım sahipleri ve ırkçılık denilince Donald Sterling akıllara geliyordur. Los Angeles Clippers’ın eski sahibi olan Sterling, yaptığı ırkçı davranışlar sonucunda takımı zorla satmak durumunda kaldı. Sonuç olarak takım sahipleri bu dönemde oyuncuların beklentilerini karşılamak adına ellerinden geleni yapmaya daha yakınlar. Kendi aralarında yaptıkları toplantıda da bundan sonraki adımlarda oyuncularla uyumlu ilerleyeceklerini belli etmiş oldular.

                Bu dönemde kimse Adam Silver olmak istemez. Komisyoner görevini David Stern’den devraldıktan sonra attığı olumlu adımlarla takdir toplayan ve herkese ılımlı yaklaşan Silver, pandemi sürecinin üstüne yaşanan bu olay sonucunda NBA finallerinin son maçını görmek için dua ediyor olabilir. Orlando’daki balon için günlük ortalama 1.5 milyon dolar harcayan lig, şimdiden üç günlük bir duraksamayı görmüş olacak. Lig yönetimi olayla alakalı katı bir duruş sergilemek istese bu zararı oyunculardan tazmin edebilir.

                Maçların bu şekilde iptal olması maddi açıdan büyük cezaların kapısını aralıyor fakat yanlış yerde konumlanmak lig yönetimini uzun vadede daha büyük zararlara sokabilir. NBA içinde hal böyleyken dışarıda Donald Trump’ın ligin politize olduğuna dair yaptığı yersiz açıklamalar da bir çuval gibi lig yönetiminin sırtına biniyor.

                Ligde şu an herhangi bir şeyin sabit olduğunu söylemek oldukça zor. Yine de bu olayla birlikte ortaya çıkan bir kesinlik olduğu söylenebilir. NBA bir eğlence makinesiyse bu makinenin fişi oyuncuların ellerinde; talepleri de oldukça net. Büyüyüp yaşadıkları topluluğun artık ayrımcılığa uğramasını istemiyorlar. Ne kadar ciddi olabileceklerini de göstermiş oldular. Güç artık onlarda.