Asist Analiz, korona günlerinde sporun dünyasının enlerini ağırlamaya devam ediyor... Mario Jardel, Arda Turan, Yusuf Şimşek gibi futbolun önemli isimlerini Instagram canlı yayınında konuk eden Asist Analiz, bu akşam da Türk basketbolunun mihenk taşlarından birisi olan Mehmet Okur'u ağırlamanın ayrıcalığını yaşattı.
Başarılı Türkiye kariyerine 2002'de nokta koyup NBA'e açılan Okur, basketbol tarihimize adını altın harflerle yazdırdı. Efsane 5 numara, 2004'te Detroit Pistons ile şampiyonluk yaşayıp bunu başaran ilk ve tek Türk basketbolcu olarak tarihe geçti. Ardından da All-Star seçilmek vardı ve o da bunu 2007'de gerçekleştirmeyi başardı.
NBA'de şampiyonluk yüzüğünü parmağına geçiren ilk Türk olan Mehmet Okur, 2007 yılında; Utah Jazz forması giydiği sırada All-Star Batı Yıldızlar Karması'nda yer almayı da başardı. NBA'de ülkemize ilkleri yaşatan Okur, 2012'de de başarılı basketbol kariyerine nokta koydu.
MEHMET OKUR İLE SORU-CEVAP
Ay-yıldızlı bayrağı başarıyla temsil eden 40 yaşındaki efsane, Asist Analiz Instagram yayınında Ümit Avcı'nın sorularına tüm içtenliğiyle yanıt verdi.
Koronavirüs nedeniyle tüm dünyada sıkıntılı bir süreç hakim... ABD'de neler yapıyorsunuz? Nasıl geçiyor?
Sıkıntılı bir dönem. Ancak bizim en büyük artımız; site içerisinde ve yeşillik bir alanda olmamız. O yüzden birçok aktivite yapabiliyoruz. Bu sayede; yürüyüş yapıp çocuklarla basketbol oynayabiliyoruz.
Çocukların enerjilerini alabilmek için oldukça artı şeyler bunlar. İzoleyiz. Sitenin dışına çıkmıyoruz. Durumun bilincideyiz ve evde kalmaya çalışıyoruz. Yavaş ama sağlam adımlar sayesinde her şey çok daha iyiye gidiyor. Bundan sonra da çok daha iyi dünler göreceğiz diye düşünüyorum.
Geçtiğimiz gümlerde İbrahim Kutluay ile 2001 Avrupa Şampiyonası'nı konuşmuştuk. İnanılmaz bir İspanya maçı oynamıştın. O günler hakkında neler hissediyorsun?
Çok güzel günlerdi. 12 Dev Adam'ın ve Türkiye'de basketbolun popüler olmasındaki en büyük adımlardan bir tanesiydi; 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası... İyi bir jenerasyon yakalamıştık. Altyapılardan tutun da Yıldız Milli Takım'da dahi birlikte oynamış bir kadrodan oluşuyorduk. Başımızda da Aydın Örs gibi bir isim vardı ve çok güzel bir hava yakalamıştık.
İyi bir kimya yakalamışken kendi seyircimizin de karşısında oynamak bizim için büyük bir avantajdı.Güzel günlerdi. Evimizde oynamanın heyecanını hissettik ve ilk iki maç takım bizim açımızdan stresli geçti. Dediğin gibi İspanya karşılaşması bizim için çok kritikti. Ya gruptan çıkamayacaktık ya da birinci olacaktık. Kazanmayı başardık.
İbrahim'in de buradan kulaklarını çınlatalım... O gün Çok büyük oynadı. Yanlış hatırlamıyorsam; 35 sayı atmıştı. İspanya maçı; Milli Takım kariyerimdeki ilk 5 çıktığım ilk karşılaşmaydı. Kariyerim açısından oldukça önemli bir müsabakadır İspanya maçı. İyi oyunla kazanmayı başrdık. Zaman zaman açıp izliyorum. Çocuklarıma da izletiyorum. O günler, Türk basketbolunun gelişmesinde basamaktı diyebilirim.
Peki çocuklar o performanslarını seyredince neler söylüyor?
"Baba ne kadar gençmişsin? Gerçekten bu sen misin ile devam ediyor tabi cümleler... Tabii onlar da gurur duyuyorlar babalarının mücadelesinden. Kazandığımız bir maçın parçası olmam, göğüslerinin biraz da olsun kabarmasına yol açıyor.
Ne kadar stresli dönemlerden geçtiğimiz hep anlatıyorum. Türk basketbolu ve kendi kariyerim açısından; o karşılaşmaların ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorum."
Aydın Örs ile kulaklarını çok çınlatırız... Aydın Örs ve o jenerasyondan çok daha fazla madalya ve şampiyonluk bekliyorduk. Neden olmadı?
"Arkadaşlığın çok sıkı olduğu bir ekiptik. 2001'de çıtayı çok yukarılara çektik. 2002'de Dünya Basketbol Şampiyonası için Indianapolis'teydik. 2001'den sonra istediğimiz dereceyi elde edemedik orada. Devamında da düşüş dönemine geçtik diyebilirim. Taa ki; 2010'a kadar. O dönem Avrupa Şampiyonası Grup Elemeleri maçlarını saymazsak; şampiyonalarda çok da iyi performanslar sergileyemedik.
Senin de söylediğin gibi bu kadar değerli bir jenarasyonu, çok daha iyi yerlere taşıyabilirdik. Belki bir Avrupa Şampiyonluğu ya da olimpiyatlarda yer alma hakkını elde edebilirdik. Tarihte bir ilke imza atabilirdik. Çıtanın çok yukarıda olması; stres yarattı ve bunu başaramadık. O takımı çok daha iyi yerlerde görebilirdik."
2001'deki Avrupa Şampiyonası'ndan sonra NBA kapısı aralandı. Belki de senin için her şey İspanya maçında netleşti. Müthiş bir Mehmet Okur izlemiştik. Hem NBA'de şampiyonluk yaşayan hem de All-Star seçilen ilk Türk oyuncu oldun. Yalova'dan Bursa'ya ağlayarak giden Mehmet Okur, bu günleri hayal ediyor muydu?
"Basketbol kariyerimin başlaması biraz şans biraz da ailemin desteğiyle oldu. 13-14 yaşında 'Bundan sonran Bursa'da yaşayacaksın' dediklerimde; aile ve arkadaşlarımdan kopacağım için kafamda soru işaretlerine neden olmuştu. Okulda ve mahalle maçlarında futbol oynamış birisiydim ve basketbol topuyla geç tanışmıştım. Biraz da istememe rağmen parkelerle tanıştım.
Altyapı antrenörümüz İsmail Doğrutekin vardı. En büyük artım onunla çalışmış olmamdı. Bana basketbolu sevdiren adamların başında İsmail Hoca geliyor diyebilirim. Kariyerimin başlarında böyle bir hedefim yoktu... Hem antrenman hem de maç eksiklerimi kapatıp bir an önce A takıma çıkmak istiyordum. O zamanlar NBA hayali buradan aya gitmek gibi bir şeydi. Bizim için oldukça uzaktı.
O zamanlar Avrupa'dan NBA'e giden oyuncuların sayısı bir elin 5 parmağını geçmezdi. O zamanlar NBA hayalim pek de yoktu. Ancak Oyak Renault'tan Tofaş'a transfer olduğum zaman hem Avrupa'da hem de Türkiye Ligi'nde ilk 5 başlayıp buralarda yapıyorsam NBA'de gidebilirim düşüncesi gelişti. Bu hedefi de o zaman koydum ve o doğrultuda çalışmaya başladım.
Tofaş'taki ilk senemde bu hedefi belirledim. Mirsad Türkcan ve Hidayet Türkoğlu'nun ardından Türkiye'den NBA'e giden oyuncu oldum. Tabii bu sayede hayalimi de gerçekleştirmiş oldum."
İyi de kaleciymişsin. Bormio kamplarından hatırlıyorum... Kalede devleşiyordun... Futbola devam etsen Fenerbahçe'nin kalecisi olabilrdin diye düşünüyorum...
"2011 bıyunda bir kaleci. Sanki sorlanabilirdim... Artık kale direklerine sığmaz hale geldim. Dolayısıyla da ailemin de yönlendirmesiyle kararımı basketboldan yana verdim."
Detroit Pistons ile şampiyon olup yüzüğü taktın, 2007'de de All-Star'da yer aldın. Unutamadığın başka bir anın var mı?
"NBA'de Detroit'in benim açımdan önemli bir yeri var. Genç Mehmet Okur, ilk senesinde fazla oynayamaz dendi. Ancak ben her zaman kendimi hazır tuttum. Bunun uzun bir maraton olduğunu biliyordum. İlla ki şansın geleceğini biliyordum. Ve bir anda kendimi ilk 5'te buldum. Hazır olduğum için de hiçbir problem yaşamadım. Bir anda 25-30 dakikaları bulan bir oyuncu haline geldim.
Dolayısıyla da Detroit'in bende farklı bir yeri var. Ancak Utah Jazz'da 7 sene geçirmem, hem ilk 5 başlıyor olmam, ribaund ve sayıda çift hanelere çıkmam NBA'in dikkatini çekti ve 2007'de All-Star seçilmemi sağladı. Bir de Jerry Sloan'a parantez açmak isterim. Başıma gelmiş en iyi koç diyebilirim. Onun da yradımıyla sistemin bana uyması ve iyi bir oyuncu grubuyla birlikte oynamam performansımı yukarı çekti.
Detroit'te de kalabilirdim ancak tercihimi Utah'tan yana kullandım. Jazz'da 7 sene forma giyidim. Detroit'in de Utah'ın da bendeki yeri ayrı."
All-Star'da Shaq ile karşı oynadın... Kobe de takım arkadaşındı. Onun hakkında ne diyeceksin?
"2020 maalesef kötü hatırlanacak. Kobe Bryant ile 10 sene karşılıklı oynamamız, All-Star maçında da aynı sahayı paylaşmamız; çok güzel anılar. Çok erken yaşta kaybettik. Basketbol katacağı daha çok şey vardı. Bu önceliği de kızıyla gerçekleştirmeyi hayal ediyordu. Genç oyuncularla ilgilenip gelişimlerine yardımcı da oluyordu.
Dünya basketbolu Kobe'yi çok arayacak ve özleyecek. Aynı takımı ve sahayı paylaştığım için kendimi çok şanslı görüyorum.Onu erken yaşta kaybetmek beni de üzdü herkes gibi."
NBA'deki temsilcilerimizin benzer seviyelere çıkması; sence olası bir durum mu?
"Şu anki kadrolara baktığımız zaman buna en yakın isim Ersan... Philadephia Sixers'ın da oturmuş bir kadro olması; Furkan'ı da şanslı kılıyor. Furkan da iyi bir hava yakaladı. Cedili Cleveland Cavaliers'ta ise LeBron James'ten sonra bir iniş başladı. Ancak üçü de aldıkları sürelerin hakkını verip ellerinden geleni yapıyorlar. Gönlümden geçen; inşallah üçünün de NBA şampiyonluğu yaşaması..."
Sırtı dönük oynayabilen dış şutu olan bir oyuncuydun... Bu tarz oyuncular şu anda çok daha kıymete bindi. Senin döneminden daha kıymetliler. Buna katılıyor musun?
"Basketbol çok hızlandı. Benim dönemimde; daha çok yarı saha basketbolu hakimdi. Çok fazla hızlı hücum oynayan takım da yoktu. O zamanlar herkes Sahaq gibi oynamaya çalışıyordu. O dönemde dışarıya açılıp şut atmak popüler değildi. Hem Larry Brown olsun hem de Jerry Sloan olsun sistemlerini değiştirmeyi başardım. Bana yönelik sistem oynatmaya başladılar.
Şu anda farklı bir basktebol oynanıyor. 8 saniyede top kullanılıyor. Bu jenerasyon hızlı hücumu seven bu şekilde gelişen oyuncu grubundan oluşuyor. Çok farklı bir baskebol oynanıyor. Ben 3-4 üçlük attığımda çok fazla gözüküyordu. Şu anda James Harden tek başına 20 üçlük deneyebiliyor. Bu da basketbolun ne kadar değiştiğini gösteriyor."
Mehmet Okur, kariyerini sonlandırdıktan sonra ABD'de kaldı. Orada anretnörlük kariyerini başlattı. Çocuklarının basketbolcu olmasına dair isteğin ya da planların varı mı?
"Gönlümden geçen bayrağı onlara teslim edip bu yolda devam etmeleri şeklinde. Hedefim bu ancak illa basketbolcu olacaklar diye bir kaide yok. Şu an yapabildikleri tüm sporları denetiyorum. Bunların arasında beyzbol, basketbol ve golf gibi sporlar var.
Kızım hem okul hem de kulüp takımında basketbol oynuyor. Yiğit; hem Amerikan Futbolu, beyzbol ve basketbolu bir arada götürüyor. Mert daha 5 yaşında ve onun için daha çok erken. Ancak ağabeyini ve ablasını izleyerek büyüyor. Umuyorum ki o da basketbolun içinde olacak."
Bir dönem Türkiye'ye dönüp Efes'e antrenör olacağın konuşuldu. Bu bir iddia mıydı ya da senin konuşulan bir düşünce miydi?
"Böyle bir diyalog geçti aslında. Efes'te koçluk yapmakla ilgili bir proje vardı. Biraz erken olduğunu düşündüğüm için askıda kaldı. ABD'de 10 sene aktif sporculuk yaptım ama burada koçluk hayallerimi gerçekleştirip ileriki zamanlarda Türkiye'ye dönmek istiyorum.
Menajerlik ya da menajerlik yardımcılığı değil de; gençlere bir şeyler verebileceğimi düşünüyorum. Dolayısıyla antrenörlüğü seçtim. Önce çocuklarıma bunu öğretip daha sonra da bulunduğum takımlardaki genç arkadaşlara deneyimlerimi aşılamak istiyorum."
Andrei Kirilenko ile aran çok iyiydi şu an nasıl?
"Andrei ile 7 sene birlikte aynı takımda yer almamız, milli takımlarda altyapılarda karşılıklı oynamamız; farklı bir yer edinmesine yol açtı. Hem iyi bir oyuncu hem de iyi bir insan. Ben ABD'deyim, Andrei Rusya'da... Dolayısıyla çok görüşme fırsatımız olmuyor. Arada mesajlaşıp telefonda konuşuyoruz. Aramız hala iyi. Hiçbir problem yok ancak arada mesafe var."
Fenerbahçe'de koçluk yapmak gibi bir hayalin var mı?
"Tabii bir Fenerbahçeli olarak koçluk yapmak isterim. Böyle bir planım var. Ancak tarih veremiyorum kaç sene olur bilmiyorum. Kendimi Fenerbahçe'de koçluk yaparken görebiliyorum."
Ömer Faruk Yurtseven ve diğer oyuncularımızın draft şanslarını nasıl görüyorsun?
"Bu sene 4 oyuncumuz katılacak. Ömer burada daha göz önünde. Ben NBA'de oynayabileceğini düşünüyorum. Draftlarda rakamlar çok önemşi değil... Ona ve diğer arkadaşlara da burdan bol şans diliyprum."
Yazları Çeşme'ye geldiğinde genç oyuncularımızla yakından ilgileniyorsun. Melih, Furkan ve Cedi ile çalışıyorsun. Bu devam edecek mi?
"Bu yazki planlarımız arasında gelmek vardı. Pandemiden dolayı planlarımız değiştirmek zorunda kaldık. Hatta Antalya'da basketbol kampı projem vardı, onu da iptal ettik. İnşallah önümüzdeki seneden itibaren Çeşme'de gençlerle bir araya gelebilme fırsatımız olur."
Ümit Avcı'nın sorularına tüm içtenliğiyle yanıt veren Mehmet Okur, Türkiye'ye geldiğinde Asit Analiz'in stüdyo konuğu olacağının sözünü verdi.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum