Türk futbolunun efsane isimlerinden Başakşehir Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, Asist Analiz’in konuğu oldu. Nazlıcan Elestekin’in sorularına samimi cevaplar veren Belözoğlu’nun Fenerbahçe-Galatasaray kıyasında söyledikleri gündem yaratacak!
İşte Emre Belözoğlu röportajı…
Öncelikle nasılsınız, böyle başlamak istiyorum.
- İyiyiz, 20 gündür kamptaydık. Çocukları görmeye geldim. Her şey yolunda… Takımımızda bir yenilenme var. İyi olacağına inanıyorum. Futbolu çok seviyorum, ne kazandıysam hayatta futbol sayesindedir. 2 senem bitti teknik direktörlükte, önemli olan bunu devam ettirebilmek. Uzun soluklu olsun istiyorum.
Transferde son durum ne? Yenileri yolda mı?
- Transfer konusunda bizden bir şey olmuyor, büyük takımların maşallahı var. Devamlı size manşet veriyorlar. Bu sene lig tarihinin en daralmış ekonomisiyle mücadele ediyor takımlar… Fenerbahçe ve Galatasaray buna dahil değil gibi duruyor. Çünkü çok büyük transferler yapıyorlar. Gerçekçi olmak lazım. Kur çok yükseldi. Kulüplerin giderleri euro-dolar, gelirleri TL… Böyle olduğunda kulüplerin yaşaması ve sansasyonel transfer yapmaları çok zor. Sağ olsun başkanımız ve yöneticilerimiz; ellerinden geleni yapıyorlar. 3 değerli oyuncu kattık. 2 oyuncu daha takıma katmak istiyoruz. Ekonomik kısmı kolay aşılmıyor. İnce eleyip sık dokuyoruz.
Hull City’den teklif var mı?
- Hull City bizim kulüp gibi… Abimizin kulübü olunca… Acun abi ile böyle bir konuşmamız olmadı. Gizli saklımız olmaz. Hull City’nin iyi bir hocası var. İnşallah Premier Lig’e çıkarlar. Başakşehir’de çok mutluyum. Halimden memnunum.
Avrupa’da teknik direktörlük düşünüyor musun?
- En büyük arzum Avrupa’da teknik direktörlük yapmak. Avrupa’nın teknik adam bazında baktığımızda çok geliştirici olduğunu düşünüyorum. Bazen olaylara Türkiye’den başka bakabiliyorsunuz, oradan başka bakabiliyorsunuz. Futbolcu olarak başardım, inşallah teknik direktör olarak da başarırım.
İdol aldığın teknik direktör var mı?
- Çok değerli teknik adamlar var ancak idol olarak görmüyorum kimseyi… Benim için dünya futbolunu değiştiren kişi Johan Cruyff’tur. Futbol adına, teknik adamlık adına, felsefe adına onu söyleyebilirim. Büyük fotoğrafta Cruyff’u söyleyebilirim.
Fenerbahçe’nin başındayken Sivasspor maçından sonra Ali Koç ile aranızda neler yaşandı?
- Bizim Ali Koç ile aramızda bir şey yaşanmadı. Kulübün başkanıdır. Benden sportif direktör olmamı daha sonra da teknik adamlık yapmamı istediler. Ben de elimden geleni yapmaya çalıştım. Sivasspor maçı üzüntü verici… Ben takımın başına geldiğimde kimsenin inancı yoktu, ben hariç… Ekibimizle inanmıştık. Şampiyon olacağımıza inanıyordum, olmadı. O gün bizim kaderimizde olmayan bir süreçmiş diye bakıyorum. Şampiyonluk, Fenerbahçe tarihinin açık ara en kötü iç saha performansını sergilediği dönemde gelseydi. Biraz absürt olabilirdi. Biz gelene kadar 8 iç saha mağlubiyeti vardı. Tarihinde yoktur Fenerbahçe’nin… 10 maçın 7’sini kazandık ve 1 maç kaybettik. Yani şampiyonluk tek maçla kaçmadı. Kolay bir süreç değildi.
Galatasaray’dan teklif gelse, gitmeyi düşünür müsünüz?
- “Büyük sözler söylemek, büyük laflar söylemek doğru değil diye cevap vermiştim” daha önce… Benim Galatasaray’ı çalıştırmak gibi bir niyetim yok. Galatasaray’ın içinden yetişmiş Okan Buruk gibi başarılı bir teknik adam var. İleride inşallah Selçuk İnan, Arda Turan… Benim gönlümdeki takım Fenerbahçe. O gün verdiğim cevabı speküle ettiler. Ne benim Galatasaray’a ne de Galatasaray’ın bana ihtiyacı var. Zaten Türkiye’ye gelirken tercih yaptım ve bu tercihten çok mutluyum. Şu an Fenerbahçe’yi de çalıştırma gibi düşüncem yok. Başakşehir ile başarılı olup Avrupa gitmek istiyorum. Fenerbahçeli Emre oldum ben zaten… Yarın bir gün yollarımız kesişirse, bu Fenerbahçe olsun isterim. Fenerbahçe tercihimden dolayı haddi aşan çok şey yaşadım. Artık onlarla yaşamamayı öğrendik. Çok ağır hakaret olmadığı sürece kaldırmaya çalışıyorum. Fenerbahçe taraftarındaki dağılmışlığı görmek beni üzüyor.
Teknik direktör olmak hayatınızda neleri değiştirdi?
- Futbolculuktan daha zor. 25-30 tane genci idare ediyorsunuz. Türkiye’de bu mesleği icra etmek kolay değil. Futbola ve inşallah bir gün ülke futboluna katkı vereceğimden dolayı bu kararı aldım. Futbolcu olmak kolaymış, teknik direktörlük çok zormuş.
Ailenizle teknik direktörlük arasındaki dengeyi nasıl buluyorsunuz?
- Şikayetçi herkes… Çocuklar şikayetçi, anneler babalar şikayetçi… Çok zaman ayıramıyorum. Hayatımın merkezine futbolu koydum. Çalışma ortamında da kalitelendirilmiş zaman dilimim var ailemle geçirdiğim. Çok uzun olmasa da 1-2 saat bile olsa onlara ayırıyorum. 40 yaşından sonra hayata başka bakmaya başladım. Ailemle vakit geçirmek ve futbol bana yetiyor.
İşkolik misin?
- Kaliteli bir işkolik diyebilirim. Futbolun parçalandırılmış kısımları olması lazım. Kendi sorumluluğu altında, başarıya hizmet edenler anlamında takımdaşlık önemli… En iyisini yapmaya çalışıyorum. Kaliteli şekilde işimi yapmaya çalışıyorum. Sabah 7’de gelip gece 12’de çıkalım yok bende… Bazen istisnalar oluyor tabii ki raporlama vs…
Fenerbahçe?
- Bütün Fenerbahçelilerin hem ilacı hem zehri…
Galatasaray?
Fatih Terim?
- Çok büyük bir teknik direktör.
Ali Koç?
Arda Turan?
- 2000’lerin ülke futbolunun en iyi futbolcusu.
Aziz Yıldırım?
Atletico Madrid?
- Futbol hayatımı uzattığım sürecin başladığı yer…
Inter?
Newcastle?
- Çok büyük bir kulüp, kültürü olan bir kulüp… Taraftarın sevgisini sokaklarda hissettiğini bir kulüp.
Başakşehir?
Acun Ilıcalı?
- Şöhret herkesin yaşamak istediği bir duygu. Bunun başlamasına vesile olanlardan birisi Acun abi. Acun abinin hayatı örnek alınması gereken bir insan. Şöhretin getirmiş olduklarını hayatına geçirmiş ama mütevaziliğini korumuş bir insan… Acun abi dostu unutmaz, herkesin elinden tutar.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum