SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

Yalçın Koşukavak'tan Fenerbahçe itirafı!

Yalçın Koşukavak, futbol gündemini Asist Analiz'e değerlendirdi.

Yalçın Koşukavak'tan Fenerbahçe itirafı!

Asist Analiz, spor dünyasının önde gelen isimlerini ağırlamaya devam ediyor. Altay'dan ayrıldığı günden bu yana boşta olan Yalçın Koşukavak, futbol gündemindeki konuları bugün Asist Analiz canlı yayınında İlke Cancanoğlu'na değerlendirdi. İşte 48 yaşındaki teknik adamla gerçekleştirdiğimiz uzun soluklu röportajın tamamı:

Koronavirüs sürecinin futbola etkisini nasıl yorumluyorsunuz?

"Hem oyuncular hem tribünler hem de medya açısından zor bir süreç. Dünya açısından da çok meşakkatli bir dönemden geçtiğimizi söyleyebilirim. Seyirci desteği yüksek olan büyük takımlar açısından ciddi bir dezavantaj söz konusu. İşin çalışma boyutunda da pek çok problemle karşılaştık. Sürekli bir panik havası olduğundan hem oyuncuların hem de antrenörlerin konsantrasyonu bozuluyor."

Türkiye’deki futbol iklimini nasıl görüyorsunuz?

"İklim biraz kış. Daha doğrusu ayaza doğru gidiyoruz. Futbolun bütün paydaşları bunu biliyor. Her geçen gün Avrupa ve dünya futbolundan geri kaldığımızı hissediyorum. Herkesin sorunları bildiği ama kimsenin çözüm üretemediği bir keşmekeşin içindeyiz. Futbolun içindeki herkes bütün sorunları biliyor ama bu bir işe yaramıyor. Mühim olan bunları çözebilmek. Ancak biz bunu beceremiyoruz. Aslında çözüm üretecek insanlar var ama bazıları sorunların çözülmesini istemiyor. Türk futbolu için topyekûn bir kalkınma gerekiyor. Almanya bunu zamanında başardı. Biz ise yıllardır aynı şeyleri yapıp farklı sonuç bekliyoruz. Mesela bu ülkede yabancı sınırı varken de Marco Aurelio'yu Türk yapmadık mı?"

Türkiye’deki spor kültürünün anlatıldığı kadar yüksek olduğunu düşünüyor musunuz?

"Spor açısından yorumlayacak olursak diğer branşlardaki uluslararası başarılara bakmamız lazım. Ancak futbol özelinde doğru bir kültüre sahip olduğumuzu söyleyemeyiz. Her bahçede basketbol sahası var ama NBA'da oyuncumuz yok. Kentsel dönüşüm başladığında sokak futbolu kültürünü geri getirebilmek için bir halı saha projesi yapılabileceğini söylemiştim. Mesela benim oğlum, 24 saat bilgisayar oynuyor. Böyle bir çocuktan nasıl sporcu çıkabilir? olsa olsa espor oyuncusu çıkar. Oysa Brezilya'nın plajlarında bir futbol kültürü olduğunu görüyoruz. Oradan çıkan futbolcular ülke ekonomisine de katkı sağlıyor. Bizde ise bir kültür var ama doğru değil."

Hem Türkiye’de hem de Avrupa futbolunda takip etmekten zevk aldığınız hocalar ve takımlar hangileri?

"Chelsea'de Antonio Conte şampiyon olduğunda 3-4-3 oynatıyordu. Kendisi çok ilgi çekici bir antrenör. Öğretici yönü olan bir teknik adam. Öte yandan Hoffenheim'da Julian Nagelsmann'ın da çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Jurgen Klopp, Pep Guardiola ve Maurizio Sarri de gittikleri kulüplere damgalarını vurdular. Son dönemlerde Sassuolo, Atalanta ve RB Leipzig'i yakından takip ediyorum. Roberto De Zerbi, Gian Piero Gasperini ve Nagelsmann'ı çok beğeniyorum. İtalyanlar taktiksel anlamda hep başarılı antrenörler çıkarmıştır."

Marcelo Bielsa’nın rol modeliniz olduğunu düşünüyor musunuz? Onu örnek almanızın sebepleri nelerdir?

"Marcelo Bielsea'ya bütün ekip olarak hayranız. Ancak onun oynattığı futbol başka bir boyutta. Bizim o seviyede oynamamızın mümkünatı yok. Atletik açıdan çok üst seviyede bir takım çalıştırıyor. Bunu bizim ülkemizde başarmak çok kolay bir şey değil. Futbol, 90 dakikalık bir oyundan. Bu oyunun içinde dayanıklılık ve koşu mesafesi gibi parametreler var. Bunları yok sayamayız. Ancak yalnızca bunlarla da hiçbir şeyi halledemeyiz. Zira skoru belirleyen unsurlar, şut atmak gibi yüksek şiddetli hareketler oluyor."

Mehmet Zeki Çelik'te ne gördünüz? Onun bu seviyelere çıkacağını tahmin ediyor muydunuz? Diğer oyunculardan ne farkı vardı?

"Mehmet Zeki Çelik'i ilk gördüğümde kendisinin Türkiye'deki sağ ve sol bek profiline aykırı olduğunu fark ettim. Çünkü Eric Abidal gibi stoper özellikli bir bekti. Futbolda bir boy standardının olduğunu düşünüyorum. 1.90'ın üzerine çıkıldığı vakit oyuncunun ergonomisi bozuluyor. Çok kısa olunca da duran toplarda dezavantajlı oluyorsunuz. Bu nedenle Zeki'nin uzun olmasının sıkıntı yaratabileceği konusunda bazı endişelerim vardı. Ancak kendisini izlediğim bir maçta yaptığı bir hamleyi gördükten sonra onu geliştirebileceğimi hissettim ve transfer etmeye karar verdim. Zeki, öğrenmeye çok açık ve yüksek konsantrasyonlu bir oyuncu. Kendisi 'Yavaş, bugün antrenman yapma.' dediğim nadir oyunculardan biriydi. Mesela onu dinlendirmek istediğimde bana bozuluyordu. Bıraksan arka arkaya 10 maç oynar. Bununla birlikte Zeki'ye bek özelliğini kazandırmam gerekti. Onu üçlü stoperin sağında, sağ bekte ve sağ kanatta oynattım. Bu da Fransa'da ona büyük katkı sağladı. Karakter anlamında her şeyi hak ediyor. Allah yolunu açık etsin."

İstanbulspor döneminde oynattığınız futbol büyük keyif veriyordu. Keza Altay’da da öyle. Gaziantep’te aynı başarının yakalanamamasının sebepleri nelerdi?

"Ben İstanbulspor'a bir oyun kültürü getirdim. Nitekim bugün de aynı felsefeye bağlılar. Üç yılda İstanbulspor'da birçok şeyi başarmıştım. Bilinen bir hoca hâline gelince TFF 1. Lig'de şampiyonluğuna oynayan takımlar benimle ilgilenmeye başladı. Gazişehir'de üçüncü sıradayken istifa etmiştim. Nedeni de Boluspor ve Gençlerbirliği'nin sekizde sekiz yapması sonrası yarıştan koptuğumuza yönelik bir algıydı. Halbuki öyle bir şey yoktu. Onun dışında takımda bazı oyuncuları ikna edemedim. 30 yaşın üstünde üç oyuncuyla sıkıntı yaşadım. Başkandan ricacı olmama rağmen problemi çözemedim. Ben teknik adam olarak istediğim futbolu oynatamayacaksam bulunduğum takımda işim olmadığını düşünürüm. Bu yüzden ayrılma kararı aldım. Belli yaşın üstündeki oyuncular kısa vadeli düşünüyorlar. Bense Başakşehir seviyesinde bir futbol takımı yaratabilmenin derdindeydim."

Türkiye liginde oyun çeşitliliğinin bu kadar dar olmasında hocaların payı nedir? Üşengeçler mi? Sonuç elde etmek için bu yolu mu tercih ediyorlar?    

"Premier Lig'de Watford'un sıradaki maçına hangi dizilişle çıkacağını bilemezsiniz. Bu da bir keşmekeş yaratır. Biz antrenör olarak dizilişi değiştirmekten korkuyoruz. Bunu bana antrenör arkadaşlarım söyledi. Formasyonu değiştirdiklerinde oyunun çorbaya döndüğünü ifade ediyorlar. Bir metotla başarılı olunduğunda ona muhafazakarca sarılınıyor. Oysa Arsene Wenger'in de dediği gibi geçmişte başarılı olduğunuz metotlarla bugün başarılı olamazsınız. Modern futbolun trendlerini yakalabildiğiniz ölçüde başarılı antrenörsünüz."

Yardımcı seçimine önem verdiğiniz ortada. Yağız Çekem Hoca'nın mimar olduğunu biliyoruz. Yağız Hoca'yı ekibinize dahil etmenizdeki sebep nedir?    

"Yağız bana denk geldiği için biraz şanslı. Şahsen adama iş değil, işe adam bulma taraftarıyım. Tek başıma modern futbolU takip etmeye çalışırken zorlanıyordum ama Yağız geldikten sonra bana bu konuda çok yardımcı oldu. Ben Yağız'da yetenek görmesem onu almazdım. Yağız'a bunu sormadım ama kendisi, belki de ailesinin telkinleriyle mimar oldu ama sonra hayata daha geniş bir perspektiften bakınca antrenörlüğe yetenekli olduğunu keşfetti."

Beşiktaş ve Fenerbahçe, sezon başında B takımların da en aşağıdan başlamasını ve her kulübün birer B takımının olması gerektiğini söylemişlerdi. B takımı veya rezerv lig konusuna nasıl bakıyorsunuz?     

"Real Madrid ve Barcelona gibi kulüplerin B takımları var. Pep Guardiola Barcelona'dan önce, Zinedine Zidane da Real Madrid'den önce aynı kulüplerin B takımında çalışmış. B ligi kurulabilir. Bu, zor bir şey değil. Ancak işlevi ve uzun vadeli olup olmayacağı çok önemli. Biz coşkuyla başlayor ama engellerle karşılaşınca sıkılıyoruz."

Abdullah Avcı’nın bana göre Beşiktaş’ta tutmamasının sebebi aşırı idealist olmasıydı. Türkiye’deki taraftarların idealist hoca yerine kısa sürede sorun çözen profilde hoca istemelerinden ötürü sistemin yerleştirilemediğini düşünüyoruz. Sizin bu konuyla alakalı düşünceniz nedir? Bir gün şampiyonluğa oynayan herhangi bir takıma gelseniz kısa sürede sorun çözmeyi mi yoksa üç-beş yıllık plan yapan idealist bir hoca olmayı mı tercih edersiniz?

"İnsanlar takımlarını şampiyon olarak görmek istiyor. Bu noktada da pragmatiklik ön plana çıkıyor. Ülke olarak sabırsızız. Bugün de Sergen Yalçın aynı problemi yaşıyor. Çünkü sürekli Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor ile yarış hâlinde. Sizi büyük takımlara getirenler de kısa vadede başarı istiyor. Şampiyonluğa gidecek bir takımda kazanmam gereken maçlarda pragmatik olmam gerektiğini öğrendim. Maç kazanacağım ama oynamaktan da asla vazgeçmeyeceğim. İstanbulspor'da yarattığım takımı izlemenin keyfi ise bambaşka. Ben Gençlerbirliği'nde yaptığım hocalığı Beşiktaş'ta yapamam. Bunu çok net gördüm. Her takımda farklı antrenörlüğe ihtiyaç var. Bu da deneyimle öğrenilen bir şey. Antrenör istediği futbolu futbolcuların da oynaması gerekiyor."

Ligin daha ilk haftaları ancak şampiyonluğa daha yakın gördüğünüz takım hangisi?

"Fenerbahçe, Emre Belözoğlu ve Ali Koç ile geçtiğimiz sezondan itibaren sağlam bir yapılanmaya gitti. Fenerbahçe, şu an sadece sahaya odaklanmış vaziyette. Diğer takımlarınsa geçmişten gelen sorunları var. Bu nedenle Fenerbahçe'yi biraz daha avantajlı görüyorum."

Avrupa sıralamasında 12'ncilikten 13'üncülüğe düştük. Bunun sonucunda da 2021/22 şampiyonu, 2022/23 Şampiyonlar Ligi'ne çift ön elemeli gidiyor. Bu duruma hep birlikte düştük. Buradan hep birlikte nasıl çıkarız?

"10 yılda bozulan bir şeyi bir yılda düzeltemezsiniz. Bu abes bir yaklaşım. Şampiyonun iki ön eleme oynaması insanın içini acıtan bir durum. Bunlar, ülkemize yönelik çok ciddi mesajlar ve içinde bulunduğumuz durumun vahametini anlatıyor. Bize 'Aklınızı başınıza alın. Gidişat sakat.' diyor. Yapılanmak, üretmek gerekiyor. Taraftarlık duygusunu anlıyorum ama böyle giderse bir gün sevdiğiniz takımı destekleyemeyecek hâle gelirsiniz."

Fenerbahçe ile yaptığınız görüşmelerin içeriği neydi? Sezon sonunda bu görüşmeler yüzünden mi Altay’dan ayrıldınız?

"Ligin bitmesine 10 hafta kala Fenerbahçe kısa vadede bir antrenör arıyordu. O dönemde iki takım çalıştırdığım için sıkıntılı bir pozisyondaydım. Ancak Fenerbahçe tarafı bunu da sıkıntı etmedi. Fakat Altay ile şampiyonluk potasındaydık ve yönetim durumdan rahatsız oldu. Yaptığımız görüşmeler sonucunda Altay kulübü, Fenerbahçe'yle yürüttüğüm görüşmelerin sezon sonuna bırakılmasını istedi. Ali Koç da etik kurallar çerçevesinde bunu kabul etti. İki kulüp de resmi sitesinden açıklama yapınca bana da konuşacak bir şey kalmadı. Erol Bulut gelince bana başka bir departmanda pozisyon ayarlamaya çalıştılar. Ancak bu beni heyecanlandırmadı. Ben saha içinde olmak istiyordum. Altay'dan ayrılma sebebimse Fenerbahçe değil. Felsefe ve vizyon olarak yönetimle ayrı düştük. Kulüpte başarılı olamayacağımı ve bazı işlerin yürümeyeceğini gördüğüm için başkandan ayrılık talebinde bulundum. Çalıştığım süreye kadarki haklarımı talep ettim ve sözleşmem feshedildi."

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya