Yeni Malatyasporlu Stevie Mallan'dan çarpıcı itiraflar!

Yeni Malatyaspor'da forma giyen Stevie Mallan, İskoç basınına verdiği röportajda Türkiye günlerine dair çok çarpıcı itiraflarda bulundu. Football Scotland adlı internet sitesine konuşan 25 yaşındaki futbolcu; Sarı Siyahlılar'a gelme nedeni, geçtiğimiz sezonun son haftasında oynanan Galatasaray maçı, 5-1'lik Trabzonspor yenilgisi, Beşiktaş tribünleri ve yeni hocaları Marius Sumudica hakkında açıklamalar yaptı. İşte o sözler:

"Malatyaspor ile işler iyi gidiyor. Açıkçası buraya geçen sezon kiralık olarak geldim ve bu zor bir durum. En önemli şey ailemden, arkadaşlarımdan ve kız arkadaşımdan uzak olmak. Bazen olumsuz etkileniyorum çünkü yalnızım ve uçak bileti alıp eve dönmem mümkün değil. Malatya fena bir yer değil. Pek çok cazibe merkezinin ve yapılacak şeyin olduğu İstanbul, Glasgow veya Edinburgh gibi değil. Bir gün antremanı bitirip sinemaya gidemiyorsun ya da golf oynayamıyorsun. İşin zor yanı bu.

Türkiye'nin batısında daha çok ilgi çekici yer ve yapılacak şey var. Batıda çok daha fazla insan İngilizce konuşuyor. Bense doğu tarafındayım ve burada daha çok Türkçe konuşuluyor ki bu da zorlayıcı olabiliyor. Çok fazla dükkan yok ve bu yüzden hayat oldukça zor olabiliyor. Bu yüzden 7/24 futbola odaklanmış durumdayım. Ancak buna da alışıyorsunuz. Zaten o kadar kötü olsaydı geri dönmezdim. Önümüzdeki iki-üç yıl boyunca futbola konsantre olmaya ve işlerin nereye gideceğini görmeye çalışacağım.

Daha önce de söylediğim gibi işin futbol tarafı güzel ve bu yüzden oraya geri döndüm. Türkiye'yi futbol anlamında seviyorum. İskoç futbolu zaman zaman vahşi bir tempo alabiliyor, Türkiye ise çok daha sakin. Ancak tempoda eksik olan şey oyuncu kalitesinde mevcut. Burada karşılaştığım oyunculardan bazıları inanılmaz ve kendi ülkemde asla oynama şansını bulamayacağım isimler.

Burada bulunduğum kısa sürede Lukas Podolski, Nuri Şahin ve Mario Balotelli gibi büyük isimlerle karşılaştım. Hayatım boyunca hiç tanışamayacağım insanlardı. Dolayısıyla buraya gelmek inanılmazdı.

Bu sezonun başında Trabzonspor'a karşı 5-1 mağlup olduk. Onlar büyük bir kulüp. Kağıt üzerinde topa daha fazla sahip olduk ve daha çok pozisyon ürettik. Ancak yakaladığımız şansları engelleyip kontratağa geçtiler. Marek Hamsik ve Gervinho gibi kaliteli oyunculara sahipler. Bu isimler önde oynuyor ve girdikleri tek pozisyonda skor üretiyor. Bu yüzden en büyük farkın kesinlikle kalite noktasında olduğunu söyleyebilirim. 

Burada herkes herkesi yenebilir. Ama Fenerbahçe, Galatasaray ya da Beşiktaş maçları öncesindeki antrenman yapma şeklimiz, Celtic veya Glasgow Rangers'a karşı olan hazırlıklarımızla aynı. Sezonun ilk maçı zordu. Trabzonspor'a yenildik ama onlar iyi bir takım. Geçen sezon Fenerbahçe ve Beşiktaş ile oynadık ve ikisiyle de berabere kaldık. Bu sezonla ilgili tek iyi şey, taraftarların harika bir şekilde stadyumlara geri dönmesi.

Beşiktaş deplasmanına gittik ve stat yarı kapasitede dolu olmasına rağmen taraftarlar inanılmazdı. Seyirciler harikaydı ve bu atmosferi tam kapasiteyle görmeyi çok isterdim. Çıkardıkları gürültü inanılmazdı. Türkiye liginin iyi yanı bu. Birçok üst düzey kulüp var ve gittiğim her stadyumun mükemmel olduğuna yemin edebilirim. Kariyerim boyunca gördüğüm en iyi stadyumlar burada. 

Geçen sezon son maçımız Galatasaray deplasmanındaydı ama taraftar yoktu. Şampiyon olmaları için bizi dört veya daha farklı bir skorla yenmeleri gerekiyordu. İlk golü biz attık ve maç 4-1 bitti. Böylece şampiyonluğu Beşiktaş'a kaybettiler. Tüm savunma oyuncularını çıkardılar ve yerlerine hücumcularını aldılar. Tekme atıyorlardı. Stadyumda taraftar olmaması gerekiyordu ama tüm yöneticilerin içeri girmelerine izin verildi. Böylece o taraf doldu. 

Stadyumun her tarafında VIP locaları var. İçlerini göremiyorsunuz ama sanırım hepsi doluydu çünkü şarkı söyleyen taraftarları duyabiliyordunuz. Stadyumun dışında da bir sürü taraftar vardı. Arda Turan VE Ryan Babel gibi tüm hücumcuları oyuna soktular ve saldırıya geçtiler.

Marius Sumudica, milli aradan sonraki ilk gün geldi. Bu yüzden doğrudan işe atıldı. Ancak kapıdan içeri girdiğinden beri gerçekten çok iyi görünüyordu. Söyledikleri gerçekten olumluydu. Buraya geldiğimden beri sadece Türk antrenörlerle çalışmıştım. O ise bir Rumen ve kendi ülkesinden üç yardımcı antrenörle geldi. Fakat hepsi İngilizce konuşuyor. Fitness koçu ise Londra'dan. O da Rumen ama Londra'da doğup büyümüş. Çevirmenler aracılığıyla iletişim kurmaktansa doğrudan konuşmak daha iyi. İngiliz aksanlı biriyle konuşmak taze bir nefes gibiydi.

Takımda çok sayıda kaliteli oyuncu var. Yeni teknik direktörümüzün en sevdiğim yanı da bu kaliteyi görebilmesi. Üst üste beş maç kaybetmiştik. Sumudica bizi sarsıyordu çünkü muhtemelen kulüp olarak buna ihtiyacımız vardı. Bu beş maçta puan alamamak hiç iyi değildi ve bizi başarısızlığa sürükleyebilirdi. Kendisi de bu yüzden geldi ve kesinlikle ligin üst yarısına çıkmamız gerektiğini söyledi. Bunun için elimizden gelen her şeyi yapacağız."