Son Tur: Karanlık Kırmızı

Teknolojinin, pilot yetenekleriyle aynı seviyeye hatta daha ön plana çıkmasıyla beraber Formula 1 bıçak sırtı bir spora evrildi. Artık yapılan bir hata 2000’li yılların başında olduğu gibi çabuk ve kolay bir şekilde kompanse edilemiyor. Tam tersi olarak ise yapılan doğru bir hareket domino taşı etkisiyle zirveyi, daha da erişilemez, dokunulamaz bir noktaya taşıyor. Aslında Belçika’da geçen 44 turluk yarış bize bu iki görüşün haklılığını ispatladı.

2009 sonrasında ilk kez bir Ferrari’nin normal koşullarda, antrenman seanslarından birini son sırada bitirmesinin ardından korkular artmıştı. Ki sıralama turları öncesinde gelen ikinci seansa kalma şüphesi tifosilerin canını yakıyordu. Nitekim ikinci seansa kaldılar… kaldılar da sonra geri düştüler…

İkinci seansta sadece Williams’tan George Russell’ı arkasına alabilen Ferrariler yarışta çok daha büyük bir sorunla karşılaşmaya hazırlanıyordu. Geçtiğimiz seneki rakibi Mercedes ise Lewis Hamilton ile uçarken Red Bull’dan Max Verstappen, Valtteri Bottas’ı zorlar mı soruları akıllarda yer alıyordu.

Yarışın başlangıcı ise aslında rutin, yer yer sıkıcı ve sıradan bir yarış izleyeceğimizin ispatı oldu. Mercedes’ler iyi kalkıp hızla uzaklaşırken, Max Verstappen, Renault’dan Daniel Ricciardo’nun ataklarını savunurken ön tarafla teması kaybetti. Bu kaybettiği teması yarış bittikten sonra podyumda tekrar yakalayabildi genç Hollandalı…

Mercedes’in ve Hamilton’ın yaptıklarına son paragrafta geri dönmek koşuluyla izin isteyip Ferrari’ye geri dönüyorum. Formula 1 tarihinde ekstrem koşullar olmadığı sürece bir yarışı üst üste 2 sezon kazanan bir takımın iki pilotuyla birden puan alamadığı bir örnek yok. 2018’de Vettel, 2019’da Leclerc ile Spa’da zafere uzanan Ferrari, kaza veya mekanik arıza yaşamadan puan alamadı. Hatta Charles Leclerc’nin startta 13. sıradan 8. sıraya yükselişi ve startta kazandığı sıraları pist üstünde 3 tur içinde geri vermesi çok garip bir durum oluşturdu. 

Leclerc bu sıraları almaya çalışırken hem aracını hem de lastiklerini zorlayıp bir de üstüne birbirinden kötü 2 pit stop yapınca trajedi, komediye dönüştü. Vettel ise takım arkadaşı kadar riske girmedi. Aracından alabileceği hiçbir şey olmadığının farkında olan 4 kez dünya şampiyonu Alman pilot, yarışı Leclerc’nin önünde bitirerek en azından kendi açısından bir artıya ulaştı. Yine de yarış esnasında eski takım arkadaşı ve Ferrari’nin çıkardığı son dünya şampiyonu olan Kimi Raikkonen’e karşı çaresiz hali Vettel’in değil; Ferrari’nin durumunu gösteriyor. Gelecek sezon Aston Martin’le yarışmasına kesin gözüyle bakılan Sebastian Vettel, Ferrari’yle geçirdiği günlerin bitmesine fazlasıyla seviniyor olsa gerek. Bir de son olarak Charles Leclerc’in yaklaşık 4 tur boyunca Romain Grosjean’ı geçmeye çalışıp bunu zar zor yapması ise… Ferrari’nin kırmızısının karanlığa gömüldüğünün ispatı. 

Mercedes’e, daha doğrusu Lewis Hamilton’a gelerek satırlarımızı noktalayalım. 89 yarış galibiyetine sahip olan Lewis Hamilton, bir terslik yaşamazsa Mugello’da ya da bir başka deyişle Ferrari’nin sahip olduğu bir pistte bir Ferrari efsanesini, Michael Schumacher’i yakalamış olacak.

 Belçika’da yapılan hafta sonunda Lewis Hamilton’ı değil tehdit etmek zorlayabilen olmadı. Yarışın başlarında ufak bir mekanik sorunla karşılaşıp güç kaybı yaşadığını dile getirse de Mercedes bu noktada Valtteri Bottas’ı tampon bölge olarak kullanıp Max Verstappen’in tehdit oluşturma şansını yok etti. Nitekim Russell-Giovinazzi kazasının ardından pite giren Lewis Hamilton, baştan sona lider götürdüğü yarışı kazanıp tarihin en büyük birkaç isminden biri olduğunu da teyit etti. Haftaya Monza’da, kırmızıların evinde tekrar görüşmek üzere, hoşça kalın.