'Futbol Tarihinden Bir Yaprak’ köşemizde bugün size bu oyunun en özel figürlerinden biri ‘Sarı Fare’ Johan Cruyff’un intikamından bahsedeceğim.
1947 yılında doğan, annesinin temizlikçi olarak çalıştığı Ajax kulübünde bir antrenörün, tesislerde top sektirirken fark etmesi üzerine Hollanda kulübünün altyapısına alınan Hendrik Johannes Cruijff, futbol tarihinde çok büyük yer edeceği yolculuğuna başladı.
Ajax forması ile elde edilen sayısız kupanın (bunlar arasında 3 yıl üst üste kazandığı Şampiyon Kulüpler Kupası’nı tabii ki ayrı bir yere koymak gerekir) ardından Barcelona’ya transfer olan, efsane Hollanda Milli Takımı ile de 1974 Dünya Kupası finaline kadar yükselen Cruyff hep farklı tarzı ile öne çıktı.
Kuşkusuz Hollandalı efsanenin hayatı ve karakteri başka ve geniş kapsamlı bir yazının konusu olmalı. Bugün Cruyff’un kariyerinin son sezonundan bahsetmek istiyorum size.
Sivri dilli, özgür karakterli, asi kahramanımız kariyerinin son yıllarından Ajax forması giymek ister ve 1981 yılında Amsterdam kulübüne geri döner. Kulübüne döndükten sonraki iki sezon üst üste şampiyonluk kazanan Cruyff’a 1982-83 sezonunun sonunda Ajax yönetimi sözleşme yenilmek istemediklerini ve futbolu bırakmasını söylerler.
Büyük efsane bu karara karşı çıkarak, takımı şampiyonluğa taşıdığını ve bir sezon daha oynayacak kadar iyi olduğunu söyler.
Ancak nedendir bilinmez Ajax yöneticileri kararlarında ısrar ederler.
36 yaşındaki Cruyff jübile yapmayacağını ve kendisine yapılan bu saygısızlığın hesabını ödeteceğini söyleyerek kapıyı çarpar ve çıkar. Böylece futbol tarihinin en önemli intikam hikayelerinden birinin de startı verilir.
O sezonu Ajax’ın gerisinde tamamlayan ve 10 yıldır şampiyonluğa hasret kalan Feyenoord bu fırsatı kaçırmaz ve Sarı Fare’nin kapısını çalar. Cruyff efsaneleştiği ancak yüz üstü bırakıldığı Ajax’a, kendisine yapılan bu haksızlığı ödetmek için teklifi kabul eder. Ajax efsanesi Cruyff artık ezeli rakip Feyenoord’un oyuncusudur. Genç ve yetenekli bir kadroya sahip Rotterdam ekibi, 10 numaralı formayı sırtına geçiren efsane ile eksik parçayı tamamlamıştır.
Ancak Cruyff’un yeni takımı ligin başlarında şevk kıran bir mağlubiyet yaşar. İlk 6 haftada 5 galibiyet 1 beraberlik alan Feyenoord son şampiyon Ajax’a konuk olur. Cruyff ve arkadaşları için kabus gibi geçen, Marco van Basten’in yıldızlaştığı maçı Ajax 8-2 kazanır.
Feyenoord’a hem saha içinde hem saha dışında büyük güç katan Cruyff, özgüvenleri yerle bir olan takımın toparlanması için çok çaba harcar. Kırmızı siyahlılar sonraki 14 maçta 11 galibiyet 3 beraberlik alır ve bu yıkıcı yenilgiyi atlatmayı başarır.
Ligdeki 2. ve son yenilgisini 22. haftada Groningen deplasmanında alan Feyenoord bir sonraki hafta ise Ajax’ı konuk eder.
Lider Ajax ve 1 puan gerisindeki Feyenoord’u karşı karşıya getiren maç şampiyonluk yolunda büyük önem taşımaktadır.
Ruud Gullit’in 12. dakikada attığı harika serbest vuruş golüyle öne geçen Feyenoord’da 2 dakika sonra Cruyff sahneye çıkar. Sarı Fare eski takımına golünü atar ve sonrasında büyük sevinç yaşar. Cruyf’un sakatlanıp tamamlayamadığı maçı Feyenoord 4-1 kazanarak ezeli rakibinden liderlik koltuğunu devralır. Şampiyonluk ateşi artık iyiden iyiye yakılmıştır.
Rotterdam ekibi kalan 12 haftada liderlik koltuğunu bırakmaz. Bu maçlarda elde ettiği 9 galibiyet 3 beraberlikle sezonu 57 puanla rahat bir şekilde zirvede tamamlamayı başarır. Ajax ise 6 puan geride 3. olur. Feyenoord ayrıca Hollanda Kupası Finali’nde Fortuna Sittard’ı 1-0 mağlup ederek sezonu çifte kupa ile noktalar.
Cruyff amacına ulaşmıştır. Cruyff’lu Feyenoord bir önceki sezonu çifte kupa ile kapatan Ajax’a kazanacak kupa bırakmamıştır.
Hollandalı futbol efsanesi sezonun son haftasında 13 Mayıs 1984’te Zwolle ile oynanan maçta kariyerinde son kez sahaya çıkar. Maçta 1 de gol atar ve kendisine yapılan saygısızlığın bedelini ödetmiş, intikamını almış olmanın huzuru ile futbolculuk kariyerini noktalar. Maç sonunda takım arkadaşları efsaneye, onu omuzlarında taşıyarak veda ederler.
Johan Cruyff, Avrupa futboluna sonraki yıllarda damga vuracak genç yıldız Ruud Gullit, 21 golle takımın en golcüsü olan Peter Houtman, 19 golle ona yardım eden André Hoekstra, sezon boyunca önemli katkılar veren Stanley Brard, Michel van de Korput ve Ivar Nielsen gibi futbolcuların yanında tecrübesi, kalitesi, liderlik vasıfları ve 36 yaşında 44 maçta attığı 11 golle çifte kupa başarısında en önemli pay sahibi isimlerden bir olur.
Cruyff’un kariyerinin sonundaki bu intikam hikayesi, o günün manşetlerinde olduğu gibi bugün de futbol tarihinin tozlu yapraklarında, en parlak ifadelerle yazılmaya ve anlatılmaya devam ediyor.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum