Galatasaray, ligin 1 puanlı, zaten geçen sene düşen ama zorla ligde tutulan, en zayıf kadrosunun yarısı koronalı haline karşı Ömer Bayram ve Etebo'dan kurulan bir merkez orta saha ile sahaya çıktı. Böyle bir ilk 11 tercihini hiç beklemiyordum.
Hatta Nevzat Dindar'ın Galatasaray Gündemi programında yaptığı bu muhtemel 11 tahminine karşın "Çok defansif olur, bunun yerine Feghouli'nin sağ önde, Emre Kılınç'ın merkezde olacağı bir düzen bence daha iyi" gibi bir yorum yazmıştım. Maalesef Nevzat Dindar muhtemel 11 tahmininde haklı çıktı.
Galatasaray sanki ligin en zayıf takımının %50'si koronalı haliyle değil de deplasmanda Şampiyonlar Ligi grubunun en zorlu takımlarından biriyle oynuyor gibiydi. Nitekim bu iç oyuncuları Ömer Bayram ve Etebo'nun yapamayacağı gibi organize olamadı, 3 pas üst üste yapamadı.
Geçmişte yazılarımı okuyanlar hatırlar, Etebo'yu gelmeden önce saatlerce izlemiş biri olarak kendisini Ömer Bayram'a benzettiğim olmuştu. Dar alanda güçlü driplinglere karşın dar oyun görüşü, kötü pozisyon bilgisi ve skorerliği hiç olmayan bir futbolcu. Ömer'e haksızlık etmeyeyim çünkü kendisinin duran top kullanma becerisi sayesinde asist katkısı olabiliyor ve zaman zaman kanada açılıp ortalarla da etkili olmaya çalışıyor. Etebo hücumda onları da yapabilen bir isim değil.
Durum buyken, elde Emre Akbaba, Arda, Feghouli gibi çok daha kaliteli oyuncular varken kiralık Etebo'yu kazanmak pahasına oyunu kaybetme tercihi insanı düşündürüyor. Sanki Galatasaray para verip Etebo'yu kiralamış değil de, Etebo para verip Galatasaray'ı kiralamış ve Galatasaray'da zorla kendisini oynatarak form tutuyor gibi.
Erzurumspor maçında Belhanda'yı ve bu maçtaki iç oyuncularını izleyin. Aradaki zenginlik farkını, üreticilik farkını çok kolay anlayacaksınız. Zaten Galatasaray sezona 4'te 4 ve bunun çok daha üzerinde bir oyun kalitesiyle başladığında merkezde Belhanda ve Emre Kılınç gibi hücum zenginliği kat be kat yüksek oyuncularla oynadığı için bu oyunun çok daha üzerindeydi. Fatih hoca nedense o 4 haftadaki oyunu istemiyor gibi habire oyuncuları veya oyuncuların oynadıkları pozisyonları değiştiriyor.
Alanyaspor kadar zor bir rakibe karşı sakatlıktan yeni çıkmış Emre Akbaba ile başlayıp Ankaragücü maçına Ömer - Etebo ile başlamak da ayrı bir gariplik.
Hepsinden öte, oyuncularda bu sezon olmayan bir disiplinsizlik de dikkat çekti. Sezona hırslı başlayan Diagne 2 maç yedek kaldı diye küskün gibi sahada dolandı durdu. Feghouli'nin pas ve şut tercihleri de garipti, Babel'in ayağında çok top tutup habire uzun vuran Luyindama'ya bağırması da...
Neden yedeğe çekildiğini anlamadığım isimlerden Arda ise Erzurumspor ve Ankaragücü maçında oyuna girerek, topu önde tutarak galibiyeti koruyan isim gibiydi. Evet belki 90 dakikalık bir kondisyonu yok ama Etebo'yu kazanmaya çalışmaktansa kendisini kazanmaya çalışmak uzun vadede çok daha faydalı olur. Aynı şey Feghouli ve hatta Emre Akbaba için de geçerli.
Son olarak Saracchi ve Marcao'nun kas sakatlıkları da önemli. Scott Piri'nin sert bir yükleme yaptığını duymuştum. Bu durum bu tip kas sakatlıklarını da beraberinde getiriyor. Fiziksel olarak daha güçlü ama sık sakatlanan bir takım doğabilir. Kadronuz zengin olsa bu tercih edebileceğiz bir durum olurdu. EURO 2008'de de böyle olmuştu zira. Türkiye yarı finale kaldığında kadrosunda sadece 13 futbolcu kalmıştı diye hatırlıyorum ama ilk 11'i de 23. yedeği de zımba gibi bir takımdı o.
Taylan'ın yükselişi, Marcao'nun iyi sezon başlangıcı, Saracchi'nin sakatlıklar dışındaki oyunları da bana iyi bir yükleme düşüncesi getirdi ama sakatlıklar da geliyor gibi ve Galatasaray'ın elinde bu sakatlıkları ikame edebilecek bir havuz var mı emin değilim. Belki var ama ortaya çıkarılamıyordur. Kerem'i, Ali Yavuz'u, Oğulcan'ı göremiyoruz ki bu konuda yorum yapabilelim.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum