Galatasaray derbiden çok daha önemli bir maça çıktı bu gece. Hatta Türk futbolunun yakın döneminin en kritik maçıydı bu. Gün be gün durdurulamaz bir şekilde uçurumdan yuvarlanıyor Türk futbolu. 2017'deki Beşiktaş performansından beridir 3 yıldır Türk takımları Avrupa'da nal topluyor. Hepimiz biliyoruz ki Başakşehir ve Sivasspor ön eleme oynamış olsalar onlar da eleneceklerdi.
Galatasaray da diğer Türk takımları gibi...
Geçmiş Avrupa başarılarını mumla arıyor ve bu maç kulübün son yıllarda Avrupa'da kaybettiği reputasyonu toparlama maçıydı aslında. Fatih Terim ilk şampiyonluğunun ardından "Knock knock! Guess who is back?" şeklinde bir tweet atmış ve en büyük hayalim diyerek Şampiyonlar Ligi'ni göstermişti.
Geldiğimiz noktada daha önce kazandığı UEFA Avrupa Ligi'nde gruplara bile giremeyen bir Galatasaray görüyoruz. Neden bu duruma geldiğimizi yıllardır konuşuyoruz. Yeni bir şey yok. 90'larda Avrupa'ya futbolcu üreten, genç, dipçik gibi takımlarımız şimdi Avrupa'nın en yaşlı ligini oluşturuyorlar.
Bu tabloda Rangers ise Avrupa'ya çıktığımızda hep karşılaştığımız gibi bizden daha atletik ve fizikli bir takım. Maç başında ve dinlenip çıktıkları 2. yarı başında da bu fizik avantajını kullanıp sert baskı ile başladılar.
İlk 15 dakika şanslı olan Galatasaray, 2. yarının ilk 15 dakikasında o kadar şanslı olamadı ve en nihayetinde yenik duruma düştü. Maçın böyle olacağı barizdi. Rangers iki devre başında 10-15 dakika basacak, fiziksel olarak biraz yorulup takımlar eşitlenince daha teknik olan Galatasaray oyun yapabilecekti. İlk devrenin başındaki 15 dakika atlatılınca daha sonra gayet iyi bir 30 dakika oynandı ama bu maçta ilk golü bulan büyük ihtimalle fişi de çekecekti. O 30 dakikada gol bulamayıp 2. yarının başındaki 15 dakika golü yiyince maç aslında orada bitti.
Senelerdir hızı ve dayanıklılığı nedeniyle savunması iyi denilen ama arka direğe gelen her ortaya kafa vurduran Linnes yine komik bir hava topu hatası yapınca 2. gol de geldi. Her maç üzerine koyan Marcao'nun direnişi ile fark 1'e inse de fazlası olmadı.
Başakşehir maçından sonra Fenerbahçe ve Rangers maçlarında da stoperlerin kucağından çıkamayan bir Falcao izledik ama her nasılsa hala "Top gelmiyor" denilerek savunuluyor Kolombiyalı. Bu 'vizyon transferi' sevdalısı ülkede, bu fanatikleri sayesinde daha çok ekmek yiyecektir. İki stoperin kucağından çıkama, sen 90 dakika boyunca topa gideme, silik maçlar oyna ve sonunda "Top gelmedi" yorumuyla kurtul.
Hoş yerine giren Diagne de ondan hallice. Galatasaray bu iki santrforuna bonservis + maaş, 3-4 yıllık tam 45 milyon Euro yatırım yaptı. İsim transferi, vizyon transferi adı altında yapılan bu şov merağı aslında Türk futbolunu uçuruma sürükleyen, yüzünü batıdan Katar'a çeviren 1 numaralı şey. Fakat kimseye anlatmak mümkün değil.
Seneye ligimizi 21 değil 31 takım yapalım da. Ne de olsa Avrupa'da yokuz, Katarlıların yayınladığı ligimizde 3 günde bir maç yapıp, biraz daha Katarlaşıp kendi kendimize eğlenelim.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum