Maçın Hikayesi: Yaşamak Cesurların Hakkı!

Fatih Terim, Beşiktaş deplasmanında Etebo ile çıkmış ve önce rakibi durdurmayı planlamıştı. Terim'in "En iyi savunma, oyunu oynamaktır" felsefesine uygun olmayan bu tercihi sonrasında bu kez Galatasaray'ın Etebo yerine Belhanda - Emre Kılınç - Arda - Onyekuru gibi isimlerle oynamaya çalışacağını esame listesinde gördük. Zira Galatasaray 20 yıllık özlemi de bu şekilde ofansif bir düşünce ile bitirmişti. 6 numara Seri, 8 numaralar da Belhanda ve Ömer Bayram'dı geçen sene de. Hatta Galatasaray'ın 5 yıldır Kadıköy deplasmanında yenilmemesinin sırrı da buydu. Korkunun ecele bir faydası yoktu veya Terim'in deyişiyle "Yaşamak cesurların hakkı"

Ben, o 20 yıllık serinin ilk 10 senesinde çok korkan, sinen, kapanan Galatasaray kadroları hatırlıyorum. 2017-2018 sezonundan itibaren ise Fatih Terim hiçbir Kadıköy deplasmanına beraberlik için çıkmadı. Hep kazanmayı istedi ve hiç de kaybetmedi.

Geçen sene olduğu gibi topu alan, kendine güvenerek oyun kurmaya çalışan bir Galatasaray gördük. Gustavo'suz Fenerbahçe için de rakibi geride karşılamak kabul görmüştü. Sosa'yı daha dar bir alanda korumak için savunma hattını daha geride kuran ve ilerideki koşucuları üzerinden kontra silahlarıyla rakibini tehdit etmeye çalışan bir Fenerbahçe vardı. 

Fatih Terim'in ilk etapta Caner'in üzerine Onyekuru'yu gönderme fikri kağıt üzerinde mantıklıydı ama Onyekuru, sağ önde oynadığında çok etkisiz kalan bir oyuncu. Geldiği ilk sezonun ilk yarısında da sol kanatta Garry Rodrigues olduğu için zaman zaman sağ kanatta oynamış ve o maçlarda da çok etkisizleşmişti. İlk 30 dakikalık denemenin ardından Onyekuru sola, Arda da sağa geçti. Bunda sonra Arda'nın top tutma ve Belhanda'nın oyun kurma becerisi sayesinde Linnes de hücuma çıktı ve çok etkili işler yaptı.

Set oyununu oynamaya çalışan rakibini geride tutup pas yapan Galatasaray'ın Mohamed'i daha çok kullanıp kenar ortalarla onu beslemesi gerekirdi ilk yarıda bu yapılamadı ama Arda'nın sağa geçmesiyle kullanılmaya başlayan Linnes'in ardından bu ortalar da geldi ve 2. yarıda Mohamed, yakaladığı az ama öz pozisyonları bitiriciliğini konuşturarak gole çevirmesini bildi. Ceza sahası içinde çok güçlü olan Mohamed bu ortalarla desteklendiği sürece cezayı kesmeme şansı çok düşük. Bugün 2 kafayı auta attı ama bundan sonra çok fazla affetmez. Sadece kafayla değil, yerden vuruşlarda da çok güçlü. Galatasaray merkezi deldiğinde de topu aldı, bu kez tekte vurmadı, rakibini çalımladı ve köşeye çok keskin bir plase vurdu. Hatta öyle ki, plase vuruşu bile çok sert ve Altay'a yapabilecek hiçbir şey bırakmıyor.  

1-0'dan sonra Galatasaray'ın kontralarla etkili olması beklenebilirdi ancak hem Onyekuru yorulmuş ve etkisizdi hem de yerine giren Babel'in top tutmasını ve hava toplarında da uzun boyuyla takıma yardımcı olmasını istedi Terim. Maalesef Babel hem top tutamadı hem de kontrada maçı bitirmeyi engelledi. Son 30 dakika Fenerbahçe'nin duran top silahı dışında set oyununda hiç becerisi yokken Galatasaray'ın durmaksızın duran topluk faul yapması da gecenin Galatasaray için en olumsuz durumuydu... Bunlardan birinde golü de buldu Fenerbahçe ama Galatasaray şanslıydı; Ozan'ın kafası VAR'a yakalandı. 

Sözün özü, "Yaşamak cesurların hakkı" diyen Terim, Beşiktaş maçı sonrası 5 puan geriye düştüğü liderlik koltuğunu kapmış oldu.