Alp Özgen'in Bundesliga Günlükleri -1

BUNDESLIGA GÜNLÜKLERİ

Herkese selamlar.

Bundan sonra elimden geldiği ve vakit elverdiği oranda Asist Analiz sayfalarında; yıllardır yakından takip ettiğim ve en sevdiğim lig olan Bundesliga ile ilgili yazılar yazacağım.

O yüzden ilk yazıda neden Bundesliga’yı diğer liglerin önünde gördüğümü açıklayarak başlamak isterim.

NEDEN BUNDESLIGA?

Taraftar

Pek çok futbolsevere garip gelebilir ama benim için futbolun en önemli aktörü futbolcular ya da teknik direktörler değil; taraftarlar. Belki de tribünden geldiğim için duygusal davranıyorum ama benim için taraftarsız futbol asla futbol değil. Bu yüzden de Bundesliga’nın yeri bende apayrı bir var. Dünyada futbolun en çok ilgi gördüğü 42 ülkede CIES’in (Uluslarası Futbol Gözlemcileri ve Araştırmaları Birliği) 2013-2018 yılları arasında yaptığı araştırmaya göre en fazla seyirci ortalamasına sahip lig Bundesliga.

Yere göğe sığdırılamayan (ki Premier League’i çok sever ve takip ederim) İngilizlere bile ciddi fark atıyor Almanlar. Sıralama her şeyi anlatıyor: 1- Bundesliga: 43.302 / 2- Premier League: 36.675 / 3- La Liga: 27.381 . Bundesliga 2 bile Dünyanın en çok taraftar toplayan ligleri (diğerlerinin hepsi en üst lig) arasında ilk 10’da yer alıyor.

Burada taraftarını en çok düşünen ulusal futbol organizasyonunun da DFB (Alman Futbol Birliği) olduğunu belirtmekte fayda var. Avrupa’nın 5 büyük ligindeki en mantıklı bilet fiyatları Bundesliga’da. (Premier League’i bekleyen en büyük tehlike de; uluslararası yayın gelirleri ve sponsorlardan gelen çılgın rakamlardan dolayı taraftarı arka plana atmak olabilir.)

Gençlik

Bundesliga bu alanda tartışmasız Dünya’nın en iyi organizasyonu. Gerek genç oyunculara verilen şanslar gerekse deneyimsiz ve genç teknik adamlara sunulan fırsatlar başka hiçbir rekabetçi ligde yok. Burada bunun örneklerini sıralarsak inanın sayfalar yetmez. Ama sadece yakın dönemdeki birkaç çarpıcı örneğe bakalım. Julian Nagelsman Hoffenheim’In başına geçtiğinde sadece 28 yaşındaydı ve ona alanında sınırsız özgürlük tanındı. Florian Kohfeldt, Domenico Tedesco vb ile örnekleri çoğaltabiliriz. Nuri Şahin dünya devi Borussia Dortmund’da süre aldığında 17 yaşından gün almamıştı. Julian Draxler, Mario Götze, Leroy Sane, Serge Gnabry, Luka Waldschmit, Kai Havertz, Jadon Sancho, Luka Jovic, Milot Rashica, Josh Sargent, Alphonso Davies vb ( inanın saymakla bitmez ) sayısız örnek ile bunu listeyi uzatabiliriz.

Son olarak çarpıcı bir veri ile bu konuyu noktalayalım: Bundesliga takımlarının 2002-2018 yılları arasında altyapıya yaptıkları harcama toplamı 1.5 milyar dolar.

Kulüp Yapıları ve Rasyonel Ekonomi

Bugüne kadar tek bir kulübü bile UEFA’dan hiçbir Finansal Fair Play uyarısı ya da denetimi almayan bir organizasyon Bundesliga. Gerek transfer hüllelerinde, gerek karşılıksız harcamalarda, gerekse mali yapıdaki aksaklıklar nedeniyle dünya devleri Barcelona ve PSG’nin dahi pek çok soruşturmada adının geçtiğini biliyoruz. Ama bunu Bundesliga söz konusu olunca duyamazsınız. Çünkü bunu Alman Futbol Birliği zaten hali hazırda çok keskin (belki UEFA’dan bile daha sert kurallar ile) regülasyonlar ile yapıyor. Bir futbol kulübü sahip olmak için multimilyarderliğin yetmediği tek organizasyon olabilir Bundesliga.

Dünyanın en iyi Kalecileri

Konu kalecilere gelince hiçbir ülke Almanların eline su dökemez. Tarihin her döneminde Dünya futboluna damga vurmuştur Alman kaleciler. 11 sezonda tek bir maç kaçırmayan Sepp Maier’den Fenerbahçe’de canlı da izleme şansı yakaladığımız Toni Schumacher’e, Oliver Kahn’dan Manuel Neuer’e, Ter Stegen’den Alexander Nübel’e kadar hemen her dönemde dünyanın en iyi kalecilerinde ilk sıralara girdi Almanlar. Bunun yanı sıra Bundesliga’da oynayıp Alman olmayan müthiş kaleciler de apayrı ve uzun bir liste oluşturuyor.

Aslında bu hafta Ruhr derbisinden şampiyonluk yarışına, İnsan üstü golcü Lewandowski’den ara transfer dönemi için başlayan dedikodulara ve haftalık değerlendirmelere de yer vermek istiyordum. Ama ilk yazıda ‘Neden Bundesliga?’ sorusunun yanıtı tahminimden uzun sürdü. Ancak çok sayıda gelen Ozan Kabak ve Ahmed Kutucu sorusu var. Onları kısaca yanıtlayarak noktayı koyalım.

OZAN KABAK VE AHMED KUTUCU

Öncelikle Ozan Kabak’ın genç bir oyuncu için en doğru yapının içinde bulunduğunu söyleyeyim. Daha önce altyapılarda önemli genç futbolcuları üst yapıya çıkarmış David Wagner ile çalışmanın yanı sıra; birlikte antrenman yaptığı, maçlara çıktığı, her gün sohbet ettiği çok kaliteli ve iyi stoperler ile bir arada olması da onun kişisel gelişimi için büyük bir şans. Stambouli, Sane, Nastasic’ten öğrenecek çok şeyi var Ozan’ın.

Bu sene rotasyonda 4. stoper bile olsa bu Ozan’ın orta ve uzun vadeli kariyerinde çok sorun teşkil etmez. Ancak fırsat onun ayağına beklenenden önce gelmiş gözüküyor.

İnanılmaz bir form yakalayan Stambouli’nin beklenmeyen sakatlığı sonrası Ozan’ı Nastasic’in bir adım önünde görüyorum. Bunun sinyalini Wagner, Dortmund derbisinin son 10 dakikasında 3’lü savunmaya geçtiğinde Nastasic yerine Ozan’ı oyuna alarak verdi. Kupa maçında da ilk 11 tercihi bunu pekiştirdi.

Ahmed Kutucu’nun milli takım olayına ve tercihine gelince… Öncelikle hemen belirteyim; Ahmed benim gerçekten çok beğendiğim ve kariyerinde çok ciddi sıçrama potansiyeli gördüğüm bir oyuncu. Hızı, gücü, futbol aklı, temposu, şut-pas ve dripling yetenekleri ile dolu dolu bir forvet. Türkiye olarak bizim onu milli takımımıza alma şansımız da hayli yüksek. Çünkü Suat Serdar’ın aksine alt yaş kategorilerinde hep ay yıldızlı formayı giydi. O yüzden en büyük beklentim EURO 2020’yi bir an önce garantilememiz ve Ahmed’i en kısa sürede (Almanlar kapmadan!) A milli yapmamız. Bu arada Ahmed’in her kararına da saygı duyacağımı ekleyeyim.