24 YIL 8.760 GÜN 901 MAÇ
24 yıl ve 8.760 günde 901 maçta Milan forması giydi, Serie A rekoru Paolo Maldini’ye ait.
8 Avrupa Kupası finali oynadı. 5’i Şampiyonlar Ligi olmak üzere 26 kupa kazandı. Şampiyonlar Ligi tarihinin kupa kaldıran en yaşlı kaptanı oldu.
2005’te İstanbul’daki finalde 50. saniyede attığı ve finaller tarihinin en erken golü oldu.
4 Dünya Kupası’nda 2.216 dakika forma giydi.
FIFA Yılın Futbolcusu ödülüne aday gösterilen ilk savunma oyuncusu oldu.
1994 Dünya Kupası sonrası World Soccer dergisi tarafından “Yılın Futbolcusu” seçildi ve ödülü kazanan ilk savunma oyuncusu oldu.
Ödül konuşmasında Paolo Maldini şöyle demişti:
“Benim için çok büyük bir gurur çünkü savunma oyuncuları, forvetler ve golcülerle kıyaslanınca taraftarların ve medyanın daha az ilgisini çekerler. Bizler zaferle anılmayız, daha çok makine dairesi gibiyizdir.”
AİLE MİRASI
“Babamın Avrupa Kupası’nı kaldırırken çekilmiş fotoğrafı vardı, ben de babam gibi olmak istedim. Babam Milan kaptanıydı, ben de öyle...”
En büyük idolü babası, Cesare Maldini’dir…
Paolo Maldini’nin Milan ile olan bağı, bir futbolcu ile kulüp ilişkisinden farklıdır, babasından aldığı bir miras olarak kabul eder.
Bayrak adam olarak adlandırılsa da tüm diğer isimlerden, Totti’den Gerrard’dan Giggs’ten ve diğerlerinden de bu nedenle ayrılır, aslında Maldini ile Milan ilişkisinin bir benzerini bulmak çok zordur.
Sadece kaptanlık değildir mesele, aile mirasıdır.
Oğullarının Milan altyapısında oynaması da aile geleneğine dönüşür. Christian, ismine rağmen Milan için yeterli bulunmayıp alt liglere kiralandı, Daniel ise formayı giymeyi başardı ama henüz kendisini kanıtlamadı. Adınız Maldini olsa bile Milan’da olmanız yetmez, Milan’ı taşımak zorundasınızdır.
Çünkü miras forma değil, çok daha ötesidir.
SANTFORDAN DEFANSA
Milan altyapısında büyüdü. O yıllarda santrfordu, “Forvet olarak başladım ve o karakter oyunumun içinde hep kaldı” diyor.
Ronaldinho, yıllar sonra, “Tarihin en iyi savunmacılarından biriydi ama topu ayağına aldığında kusursuz bir orta saha gibiydi” diye tanımlamıştı Maldini’nin futbol karakterini.
Altyapıdaki son yıllarında stopere dönüştürüldü. 20 Ocak 1985’te, 16 yaşında, babasının takım arkadaşı Nils Liedholm ona ilk kez forma verdiğinde, maçtan önce sormuş, “Nerede oynamak istersin?” Maldini de “Sağ” demiş… Sağlaktı ve sağ stoperi seçmişti.
Ancak Maldini’ydi işte… 16 yaşında bir savunma oyuncusu, “Benim sol ayağım da sağ ayağım kadar iyi olmalı” diye saatlerce çalışır mı? İlk değişimini altyapıda santrfordan stopere dönüşerek geçirmişti, 1987’de ise Sacchi ile bir kez daha dönüşecek ve sol beke evrilecekti. 292 kez stoper, 243 kez sol bek olarak oynama hikayesini işte böyle yazmıştı.
Ve 1997’de artık Milan’da yeni kaptan, Kaptan’ın oğluydu.
Çalışkanlığı dillere destandı. Milan’da her sezon başında performans testleri yapılırdı ve Maldini her yıl önceki sezonlardan daha yüksek sonuçlar çıkartırdı.
“YAPMAK İSTEMEDİĞİM İŞLERİN TOPLAMI”
1985’ten 2009’a Milan’ın tarihi oldu.
Onlarca dev teknik adam: Önce Sacchi sonra Capello’nun namağlup Milan’ı ve ardından yine Sacchi ve Capello! İtalya forması ile 1990’da yarı final, ABD 1994’te finalde Baggio’nun kaçan penaltısı ile yıkılan dünya…
Fransa 1998’de çeyrek finalde Fransa’ya eleniyorlardı ki bu kez teknik direktörü babasıydı üstelik!
“Garipti. O babamdı, ben kaptan. Babanızın teknik direktörünüz olması garip.”
Babası 3 kez hocalığını yaptı, U21 Milli Takımı, 1998 Dünya Kupası ve 4 aylığına Milan’da...
Ezberden kadrosu sayılabilen Milan’da Zaccheroni başa geçmişti. Fatih Terim’inden Ancelotti’sine kulübeden birbirinden farklı futbol fikirleri geçiyordu.
Ama kendisi hiçbir zaman teknik direktörlük yapmak istemedi hatta şöyle söyler:
“Teknik direktörlük hayatta yapmak istemediğim işlerin toplamı...”
YILDIZLAR TAKIM ARKADAŞI, KALANLARIN RAKİBİ
17’sinde Milan forması ile Napoli maçında Maradona’yı marke ediyordu ve ilk 11’in değişmeziydi.
1987-1988 sezonunda kalesinde yalnızca 14 gol gören “tarihin en iyi savunma hattı”nın kilit ismine dönüşmüştü. Babasından sonraki idolü Baresi, “Genç bir oyuncuya tavsiyelerde bulunmak önemlidir ama Maldini’nin hiç ihtiyacı olmadı” diye anlatıyor.
“Kaç tane takım arkadaşım oldu, sayısını bilmiyorum” demişti. Biz de sayamadık...
Gullit’li Van Basten’li kadronun yerine Kluivert, Davids ve Weah geliyor, ardından Shevchenko, Leonardo, Inzaghi ayak basıyordu. Ümit Davala’dan Rivaldo, Rui Costa’ya ve El Fenomeno’ya…
Dünya futbol tarihinin gelmiş geçmiş tüm büyük yıldızları ya takım arkadaşıydı ya rakibi...
“Çocukken futbolcu olmayı hayal ederdim, büyüdüğümde ise insanların saygı duyduğu bir adam olmayı. Hayatımın iki amacına da ulaştım” diyor Maldini.
Eski takım arkadaşlarından David Beckham onu anlatırken, “Milan’da oynamanın en güzel yanı Maldini’ydi” der.
20 yıl boyunca onunla ilgili kötü bir anı anlatabilen tek kişi çıkmadı. Paolo Maldini denince akıllara iki kelime gelir, başarı ve karakter.
41 yaşında çıktığı son Inter derbisinde rakip tribünlere, “Yıllarca rakibimiz oldun ama hayatta saygımızı kazandın” pankartı açtıracak kadar hem de...
Okuyucu Yorumları
0 Yorum