İtalyan Oyunu: Kayıpsız

Milan’ın şu ana kadar gösterdiği performans kabul etmeliyim ki beni fazlasıyla şaşırttı ve bir noktadan sonra hata yapacakları noktayı beklemeye başladım. Bu hafta deplasmanda mağlup ettikleri Napoli maçı için bu sezon verdikleri ilk ve en önemli sınavlardan biriydi diyebiliriz. 39 yaşındaki kendi deyişiyle yarı insan yarı tanrı Zlatan’ın performansı iki golle tabelaya yansırken Gattuso’nun Napoli’sinin eleştirilmesi gerekli. 

Evet, Milan efektif oynayabiliyor. Evet, Zlatan inanılmaz bir noktada ama şu da bir gerçek; sezon başından beri tek bir hücum planı üretti Milan. Napoli’nin buna iyi hazırlanması gerekiyordu. Sonuç mu? Büyük bir başarısızlık. Orta sahada efektif olamayan bir takımın deplasmanda bu kadar elini kolunu sallayarak kazanması pek akıl alır bir gerçeklik değil. Hele ki Bakayoko’nun atılması… Napoli, o noktadan sonra ne yapacağını kendi de bilmez bir haldeydi. Milan ise ne olursa olsun buralardan çıkmayı bilerek umutlandırıyor taraftarlarını. Ben yine de kısa bir süre içinde nefeslerinin kesileceğini ve arka arkaya puan kayıpları yaşayacakları düşüncesindeyim. Bakalım, umarım Milan konusundaki düşüncemde haksız çıkarım…

Juventus için bu sezon Sampdoria maçından sonra en takım gibi oynadıkları maçın Cagliari’ye karşı olduğunu söylersem sanırım bu haftaki performanslarının memnun ettiğini aktarabilmiş olurum. Bir şekilde sonuç alan takımdan, sonucu bildiği şekilde alan takıma evrilmeleri için bir milli ara gerekiyormuş sanırım. Pirlo’nun öğrencilerinin ilk önceliği gol atmaktan ziyade golü nasıl atacaklarını düşünmek olmuş. Bu doğrultuda rakip kaleyi, pres ve iyi alan paylaşımıyla abluka altına alan Juventus, Ronaldo’nun iki golüyle sonuca ulaştı. Hala istediği noktadan uzak olsa da Cagliari karşısındaki performansları olumlu düşünceleri de yeşertti. Federico Bernardeschi’nin Fiorentina’da kilit çözen oyuncudan Juventus’ta girip iki şut çeken oyuncuya dönüşümü ise bir başka yazı konusu olabilecek bir detaydı… İtalya’nın, Euro 2021’de bu tür kulüp tercihi yapan oyuncular sebebiyle son eşiği aşma şansı olmayabilir…

Ekşi sözlük tarihine geçen bir entry vardır, 0-0 biten Lecce-Cagliari maçının tekrarını izlemek diye… Hem o maçı tamamen izlemiş hem de 0-0 biten Spezia-Atalanta maçının tamamını izlemiş biri olarak ekşi sözlük’ten bir yazarlık talep edip o başlığı değiştirmek isterim. Hayatımda bu maçı izlerken olduğu kadar hiç yaşamı sorgulamadım. Sartre’a bu maçı izletmiş olsaydık “Bulantı” kitabındaki karakterlerden birinin adı mutlaka sahadaki oyunculardan biri olurdu. Spezia’nın tek planı Atalanta’yı bozmaktı ve başarılı oldu. Atalanta’nın tek planı ise golü atıp rahatlamaktı ama başarısız oldu. Sonuç olarak bu maçı izleyenlerin gözleri başarısız göz doktorları başarılı oldu…

Inter’in parçası olduğu bir maçın haftanın en keyifli maçına dönüşmesini dürüst olmak gerekirse beklemiyordum. Ki rakibi olan Torino’nun küme düşme adaylarından biri olup adeta ülkemizden Ankaragücü, Yeni Malatyaspor gibi “o gitsin, bu gelsin. O da mı olmadı, şu gelsin” şeklinde yönetiliyor olması daha da rutin bir bekleyişe soktu bizleri.

 Ama maçın 2/3’si geride kaldığında tabelanın 2-0 Torino’yu gösteriyor oluşu şaşkınlığımızı gizleyemez durumda izlememize sebep olmuştu. Ardından Conte’nin öğrencileri varını yoğunu sahaya yansıttı. Önce bir karambolde Alexis Sanchez çıktı sahneye. Ardından biri penaltı olmak üzere iki golle Lukaku yıldızlaştı. Ki maç 2-2 giderken Torino defansının yaptığı amatörce hata, yukarda neden küme düşme adayı dediğimin bir görüntülü ispatı gibi de oldu. Maçın ve belki de haftanın yıldızı olan Romelu Lukaku, son anlarda bir de Lautaro Martinez’e harika bir pas atıp skoru 4-2, Inter lehineye çevirtti. Lukaku’nun bu maçta gösterdiği reaksiyon gecikmiş olsa farklı şeylerden bahsediyor olabilirdik. Inter’in Conte güveni ya onları zirveye çıkaracak ya da bir uçurumun başına itecek. Ne olacağını sezon ilerledikçe beraber göreceğiz diye umuyorum…

Kasım ayının, hatta Ekim ayının ikinci yarısından bu hafta oynanan maçlara kadarki sürecin en efektif ve iyisi Roma’nın Ermeni futbolcusu Henrikh Mkhitaryan’dı. Borussia Dortmund günlerini hatırlatan performansıyla takımının üçüncü sıraya kadar yükselmesini sağlayan futbolcu, başkent ekibinin Parma’yı sahadan silip 3-0 kazandığı maça 2 gol atarak damga vurdu. Kadrosunun çok büyük çoğunluğunu gönderince güç kaybı yaşamasını beklediğimiz Roma, sanki sırtındaki yüklerden kurtulup, hafiflemiş gibi sonuç almaya başladı. Mkhitaryan’nın harika performansına eşlik eden Borja Mayoral ise maçın kopmasını sağladı. Orta sahada takımın dinamosu konumuna gelen Jordan Veretout da takdir topladı Parma’ya karşı.