Büyük bir heyecanla beklediğimiz Şampiyonlar Ligi dönemi geldi. Biz de sizler gibi ALG’nin Arnavutluk deplasmanında alacağı bir galibiyete kilitlenmiştik ancak istediğimizi alamadık maalesef. Şüphesiz, son cümle canınız sağ olsun kızlar olacaktır ama bu kadar ayağımıza kadar gelen bir turu kaybetmek çok moral bozucu oldu. Derya’nın jeneriklik golü, İlayda’nın harika performansı, Ecem, Ebru, Seyfadinova, Bedriye ve diğer tüm kızlarımızın çabası akıllarımızda yerimizi aldı. Onları amatör potasına koyup sonrasında da sıfır resmi maç ile “Şampiyonlar Ligi” maçına çıkmak zorunda bırakanlara da selamlar olsun.
Bugün de sizlere keyifli bir röportaj sunacağız. 4 yıllık molanın ardından Altay formasıyla yeniden yeşil sahalara dönen Eylül Elgalp Tekten ile futboldan anneliğe, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdik. Bu söyleşinin en güzel detayı ise şu dijitale kaptırdığımız dönemde Eylül Kaptan’ın cevapları el yazısı ile göndermesiydi. Altay Kadın Futbol Takımı’ndan 2 isimle gerçekleştirdiğimiz bu nehir söyleşirler için yardımcı olan sevgili Andrew Simes’a da teşekkür ve sevgiler.
Merhaba, öncelikle röportaj için çok teşekkür ederim. Kızım Duru iyi teşekkürler. Hem futbolcu, hem anne, hem kaptan olmak birbirine benziyor kısmen. Yol gösterici konumunda oluyorum ve ikisinin de sorumlulukları var üzerimde. Benzeşmeyen tarafları da var şüphesiz. Evde bir anneyim ama sahaya çıktığım zaman kendimi bir çocuk gibi hissediyorum.
Evet, Adana futbolu çok seven bir şehir. Adana’da futbol sevgisini maç günü sokağa çıkınca anlıyorsun. Her yer ya mavi-laciverttir ya da turuncu-beyazdır, şenlik havasında ve çok eğlenceli olur. Taraftarı çok olan bu şehirde futbolcu olmak hep hayalimdi. Maçlara da küçük yaşlarda gitmeye başladım.
Oturduğumuz mahallede hiç kız çocuğu yoktu benim yaşlarımda. Tabii ki bizim zamanımızda sokaklar daha güvenilirdi. Erkek çocukları sokakta ne oyun oyuyorsa onları oynayarak büyüdüm. Futbol tutkusu sokakta başladı anlayacağınız. Amcamın benden 3 yaş büyük olan kızı Şirin, Adana İdman Yurdu Futbol Takımı seçmelerinde beğenilmiş ve seçilmişti. Ben de bir gün onu takım kıyafetleriyle antrenmana giderken gördüm ve takıldım peşine, “beni de götür” diye ağladım. 12 yaşındayım o zaman. Daha sonra takımla bir antrenmana çıktım ve benim futbol maceram başladı.
Adana’da 8 sene oynadıktan sonra Trabzonspor’a transfer oldum. 1 sezon orada oynadıktan sonra Lüleburgaz Gücü Kadın Futbol Takımı’na transfer oldum. 2 sezon orada oynadıktan sonra Konak Belediyespor’da da 2 sene ve ardından 4 senelik bir ara. Ve sonrasında Büyük ALTAY. Adana’da güzel günler yaşadım.
Orası hem doğduğum şehir hem de futbola başladığım ilk basamağım. Adana İdman Yurdu Kadın Futbol Takımı’nın yeri bende çok ayrıdır. Trabzonspor ise maddi kısmı bir tarafa manevi olarak bambaşka bir seviyeydi. Özellikle köklü ve büyük bir camia oluşu yeterince motive ediyordu. Orada yaşlısından gencine, çocuğundan yetişkinine herkes mutlaka futbola ve Trabzonspor’a aşıktır. Dolayısıyla kadın futbol takımı da çok değerliydi Trabzon halkı için. Tribünde çok destek gördük, içeride ve dışarıda tüm maçları taraftarımızla oynadık. Trabzonspor A takımı deplasmanlarda nerede konaklıyorsa, aynı imkanlar bize de sunuluyordu. Beslenme ve ulaşım koşulları da aynıydı. Lüleburgaz’a geldim sonra. Orası küçük bir yerdi ve herkes tüm kadın futbolcuları yolda görünce bile tanırdı. Çok ilgi gösterildi orada da bize. Sonra Konak Belediyespor, biz bu takımla başarıdan başarıya koştuk. Şampiyonlar Ligi’nde ilk 16’ya kaldığımızda Alsancak Stadyumu’nda 20 bin kişiye oynadık. Çok özeldi benim için. Henüz bu başarıya ulaşmış bir takım yok Türkiye’de. Ve şimdi de ALTAY
Evet, dönmeyi istiyordum. Kızımın biraz büyümesini bekledim. Doğru zamanda doğru bir takım çıkınca karşıma, hiç düşünmeden evet şimdi zamanı dedim.
Bu düşünceniz için teşekkür ediyorum. Evet oldu. A Milli Takım’da oynarken birkaç menajer yurt dışı teklifiyle geldi ama ben üniversite okuyordum ve eğitimimi Türkiye’de tamamlamayı istediğimden kabul etmedim.
Eşim de futbolcuydu ve aynı zamanda antrenörlük de yaptı. Dolayısıyla evde sohbetimizin ana konusu futboldur(gülümsüyor). Birbirimizi eleştirir yorumlar yaparız. Futbol maçlarını da takip ederiz.
Kadın futbolu bence çok yol kat etti. Şu an Türkiye’de neredeyse herkes kadın futbolu hakkında bir şeyler biliyor. Daha çok destekleniyor ve takip ediliyoruz. Kadın futboluna bakış açısının biraz olsun değiştiğini hissediyorum. Sponsorlar arttı ve kadınların her alanda başarılı olabileceği algısı iyice oturdu diye düşünüyorum.
Ben küçükken sokakta futbol oynarken çevremizdekiler anneme “kızın hep erkeklerle futbol oynuyor neden izin veriyorsun?” diye baskı yaptılar. Ama başarılı olunca, gazeteler benden bahsedince geri adım atıp takdir etmeye başladılar.
Toplumda kadına ve kadın futboluna baskı oluyordu. Bize ne yapacağımızı söyleyen, yakıştırmayan, kadının yeri evidir diyen zihniyetlerle karşılaştık. Şu an doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine ülkenin dört bir yanında ligde mücadele eden takımlar var ve gittikçe çoğalıyorlar. Gurur duyuyorum, sahada kadınlar da var ve olmaya devam edeceğiz.
Evet, Monica takım arkadaşımdı. Konak Belediyespor’da birlikte Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ettik. Birçok başarıya imza attık. Şimdi ise çok başarılı bir teknik direktör. Hoca ve sporcu olarak yine başarılara imza atacağız.
Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni olduğum için birçok spor branşını takip ediyorum. Futbolcu olmasaydım, basketbolcu olmak isterdim.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum