ANALİZ: Günün sonu

Çok değil, sadece bir sene önce bu dönemi, bu ayları bir düşünelim. Ligler bitmiş, Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi kupaları sahiplerine gitmiş. Büyük kulüpler, zenginliklerine zenginlik katmıştı. Ardından bir bilim-kurgu evreninin içine sıkıştığımız şu günleri yaşamaya başladık. Dünyanın en fazla maç günü hasılatını kazanan, ultra zengin kulüpleri hayal dahi edilemeyecek derecede zor günlerle karşı karşıya.

Dünyanın en fazla maç günü hasılatı kazanan on takımının beşi İngiltere Premier Lig, ikisi İspanya La Liga, birer tanesi ise İtalya Serie A, Almanya Bundesliga ve Fransa Lig 1 temsilcisi.

Bu ligler ve kulüpler arasında COVID-19 sebebiyle verilen ara ve ardından gelen seyircisiz dönemde en ağır hasarı La Liga temsilcisi Barcelona aldı.

2018-2019 sezonunda 174 milyon Euro gibi astronomik bir maç günü hasılatı kazanan İspanya temsilcisi, COVID-19’un ardından geçen sürede 36.2 milyon Euro’dan oldu.

Bu geliri daha iyi anlayabilmek için kendi ülkemize bakmamız gerekmekte. Süper Lig takımlarının tamamının 2018-2019 sezonunda kazandığı maç günü geliri Barcelona’nın bu süreçte kaybettiği rakamın yarısından biraz fazlasını oluşturmakta.

Barcelona ardından en ağır hasarı alan kulüp ise Real Madrid oldu. 34.4 milyon Euro gibi bir geliri seyircisiz maçlar sebebiyle kasasına dahil edemedi Madrid.

Gelir kaybı bakımından üçüncü sırada olsa da en ağır hasarı alan kulübün Manchester’ın kırmızı tarafı yani United olduğunu söylesek yanlış olmaz. Özellikle son 5 sezonda eskisi kadar ilgi odağı olmaktan uzaklaşan United için sponsorlukla beraber en önemli kalemin maç günü olduğu bilinmekte.

Bu gelir kaybıyla beraber, son yıllarda tamamen kendi içinden yıldızlar çıkarmaya dönen United’ın, bu tercihini devam ettireceği düşünülmekte. İnsanın aklına, “zararın neresinden dönsek kardır” cümlesi geliyor.

Başta United olmak üzere zor durumdaki büyük kulüpler için, “zararı unutup, bugünü ilk gün sayalım” düşüncesi daha hakim olacaktır.

Önceki yıllarda da bilinse de 2016 yazında iyice gün yüzüne çıkan astronomik bonservis ücretleri için bir duraklama hatta kaybolma dönemi getirebilir COVID-19...

Televizyon ve sponsorluk gelirlerinde dahi düşüş beklenen bu düzlemde büyük kulüpler, kapılarını da açamadığı için olmayanı son sürat tüketmekten uzak durmak isteyeceklerdir. Ne zaman olacağı bilinmese de umutlarımızın yakın bir zamanda tüm koşulların sağlanmasıyla tribünlerde taraftarların olduğu bir dönem.

Zamanı geldiğinde seyircilerine kavuşacak takımların izleyeceği yol da bir diğer bilinmez. Birçok spor yazarına göre kulüpler, bilet fiyatlarında gözle görülür zamlar ve stadyum içi etkinliklerle kaybedilen geliri kazanmaya çalışacak.

İtalya Serie A devi Juventus’un COVID-19 öncesi dönemde bir maçını izlemek isteyen futbolseverin ödeyeceği en düşük ücret 50 Euro’yken, COVID-19 sonrası en iyi ihtimalle 75-80 Euro bandında çıkması…

Ki maç esnasında acıkan ve bir şeyler içmek isteyen futbolseverin cebinden çıkan ortalama ücret 25-30 Euro’yken bu rakamın neredeyse ikiye katlanması bile işten değil…

Diğer görüş ise kulüplerin bilet fiyatlarında zam yapmaması ama gelen her taraftara maç girişinde yiyecek, içecek, stadyum içi etkinlik vb durumları içeren ekstra bir bilet satıp buradan gelir elde etmeye çalışması olacak. Eğlence sektöründe, elektronik müzik konserlerinde görmeye alışık olduğumuz bu sistemin uygulanırlığı ve alacağı tepkiler ise henüz bilinmemekte.

“Futbol seyircisiz olmaz” cümlesinin bu kadar ciddi bir anlama geldiğini çoğu futbolsever fark etmemişti. Ama evet, futbol seyircisiz, bir başka deyişle o ürünü tüketecek bir müşteri olmadan, olmaz…

Büyük, orta ölçekli veya küçük kulüpler fark etmeksizin tüm kulüpler, zor günler geçirmekte. Bu ekonomik kaybı kısa bir sürede geri kazanmak ise mümkün görünmemekte. Bu zorluktan avantaj sağlayanlar yeni düzende ileri gidecekken geride kalanlar için tablo iç açıcı görünmüyor. Günün sonunda kazanan doğru planlamayı yapabilenler olacak.