SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

PANORAMA: Sakin ve derinden

Süper Lig Panorama | 08.12.2020 12:38

Süper Lig'de 11. hafta liderin serisini kaybettiği ve şampiyonluk adaylarının yeniden seslerini yükseltmeye başladıkları maçlara sahne oldu.

Didem DİLMEN Didem DİLMEN
PANORAMA: Sakin ve derinden

Süper Lig’de 11. haftanın sürprizi, lider ve yenilgisiz Alanyaspor’un Gençlerbirliği’ne mağlup olmasıydı.

Bizler Alanya’nın serisinin bitmesi için Beşiktaş maçını öngörsek ve Gençler de Mustafa Kaplan yönetiminde kötü başlamış olsa da bir teknik adamın doğru çözümleri bulduğunda nasıl kazanabildiğinin en önemli göstergesiydi. Alanyaspor’un kaleciden hücumu kurma taktiğine karşı 3 oyuncu ile kaleciyi ve stoperleri kapatan Gençlerbirliği haftanın en dikkat çekici galibiyetini aldı. Çağdaş Atan’ın çözüm üretememesi, övgüleri Mustafa Kaplan’a yazdı.

Süper Lig PANORAMA başlıyor…

ATIBA-MENSAH-ABOUBAKAR

Kasımpaşa gibi kademeli oynayan takımların arasında alan bulabilmek zor olabilir. Beşiktaş’ın ilk yarıda kanat oyuncularının etkisizliği, orta sahanın oyun kurmaya çalışırken takım arkadaşlarının görüş alanının dışında olmasına bağlanabilirdi. Pas hataları, düşük tempo ve kaleye gitmekte zorlanmaların nedeni de Kasımpaşa’nın çok etkili şekilde alanı daraltmasıydı.

İlk yarıyı Mensah’ın uzatmalarda gelen golüyle 1-0 tamamlamaları, Beşiktaş adına kilidi açtı. Golde Aboubakar’ın topu taşıması ise izlenmeye değerdi.

İkinci yarı ise daha farklı başladı. Beşiktaş’ta orta saha üçlüsü Atiba, Mensah ve Aboubakar birbirlerine daha yakın oynayınca Kasımpaşa da merkeze odaklandı. Bu sayede Ghezzal ve N’Koudou daha fazla alan buldu. Gollerin Mensah, Atiba ve Aboubakar’dan gelmesi de bu yerleşim ve plan açısından bakınca kesinlikle sürpriz olmadı.

Beşiktaş’ın beş oyuncudan oluşan hücum hattı, Kasımpaşa için karşılanması zor bir hal aldı. Her ne kadar savunmayı ve ana hatlarını ileriye kurmaya çalışsalar da temposu artan rakibe karşı ister istemez kaleye doğru çekilmek durumunda kaldılar. Bu da Beşiktaş için daha fazla pozisyon anlamına geliyordu.

10 kişi kalan ve rakip kaleye gitmekte çok zorlanan Kasımpaşa’nın az sayıda etkili pozisyonunu Utku engelledi. Beşiktaş’ta kalecilerin eldivenleri ele geçirdikten sonra geri vermedikleri bir sezon izleyeceğiz gibi görünüyor.

PIRI

Kapalı savunma ve hızlı kontratak futbolu, her ne kadar çok beğenilmese de gerekli olduğunda, iki rakip takım arasında güç farkının fazla olduğu durumlarda etkili olabilir. Hatayspor kapanmaya çok meyilli bir takım olarak sezon başından beri göze çarpıyordu. Galatasaray karşısında ise ceza sahasını tutmak yerine yay üzerini tutup arka alanda rakibin bırakacağı boşluklara atletik kanat oyuncuları ile sarkma planıyla çıktılar.

Bu plan, hücum hattı rakip yayda savunması ise kendi yayında olacak şekilde takım boyu uzayan bir Galatasaray’ı ortaya çıkardı. Alan o kadar genişledi ki Hatayspor forvetleri her atakta yaklaşık 65-70 metre depar attılar. Galatasaray ise hücumunun ana planı olan pas oyununu kaybetti.

Maçın genelinde topun serseri kurşun misali bir o tarafa bir diğerine çok hızla gitmesi, iki takımın da yerleşim planlarını uygulanamaz hale getirdi. Galatasaray savunmasını az adamla yakalayan Hatayspor’un çok sayıda etkili olabilecek atağı, vuruş seçimlerindeki hatalar nedeniyle eridi. Galatasaray ise Diagne’nin ilk yarıda kale önünde yakaladığı pozisyonda artistik vuruşuyla öne geçmeyi başardı.

1-0’lık skor ikinci yarıyı daha da tahmin edilemez hale soktu, Hatayspor daha cesur çıkışlar yaparken hız avantajını kullanmaya çalıştı. Takım oyunu bozulan Galatasaray’ın rakibi kovalamak gibi bir şansı yoktu, böyle bir atletizm sarı kırmızıların özelliği de değil planı da… Dolayısıyla 70 metreye varan takım boyuyla geniş alanda oyunu kontrol etmek zorunda kaldılar. Bunu da gayet başardıkları söylenebilir. Elbette Scott Piri’nin ne kadar önemli bir hamle olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

Elbette, Hatayspor’un yakaladığı çok sayıda pozisyonda son vuruşlar bu denli dengesiz olmasa ve golü bulabilseler elbette başka şeylerden bahsediyor olacaktık. Öte yandan hem o hızlı deparları atıp hem son vuruş için doğru tercihi yapmak üst düzey oyuncular gerektir ve Hatayspor hem gücünün hem oyuncu yeteneklerinin çok ötesinde bir planla çıkmıştı. İki beden büyük ceket yerine en iyi olabileceği oyunu tercih etmiş olsalardı, skor değişir miydi?

FENERBAHÇE GERİ ÇEKİLMEZ

Fenerbahçe, Denizlispor maçında bu sezonun en düzenli oyunlarından birini oynadı. Planları, görev dağılımı ve taktikleri çok iyi çalıştıkları belli oluyordu. Yay şeklinde bekler, kanatlar ve iki orta saha ile rakip ceza sahasını çevreleyerek başladıkları atakları sağa ve sola döndükçe yayın en ucundaki bek ceza sahası çizgisi içine kadar giriyordu, set hücumu uzadıkça geriden de diğer futbolcular tek tek girip alanı kalabalıklaştırıyorlardı.

Fenerbahçe kale çizgisine ne kadar yakın topla buluşursa o kadar gol oranı artıyor. Cisse de son haftalara göre kale sahasında daha uzun süre vakit geçirirken rakip stoperlerin arasında top kullanabilecek kadar fizik olarak güçlü göründü.

Fenerbahçe’nin ikinci golü artık klasik diyebileceğimiz, Caner-korner-ön-direk-Gökhan-kafa diziliminden geldi. Bu plana çözüm bulunamıyor, bu ikilinin uzun yıllardır aynı şekilde gol atmasını seyrediyoruz. Elbette bunda Gökhan’ın tuttuğu ön direkte marke edilmesinin zor olması ve Caner’in artık ezberlediği bir alana nokta atışı yapması da büyük rol oynuyor.

Savunmada yatay pozisyon alarak karşıladıkları Denizlispor ise birkaç üst üste pas, birkaç duran top ve Altay’ın kurtardığı penaltı sonrasında yakaladıkları tehlikeli pozisyonlar dışında hemen hiçbir şey üretemiyordu.

Fenerbahçe’nin geri çekilmesi, Denizlispor’un üzerine gelmesine ve maçın son dakikalarının Fenerbahçe kalesinde geçmesinin temel nedeniydi. 2-0 önde olan takımın 10 kişi kaldıktan sonra bu denli savunmaya gömülmesi, hele ki elinde hızlı kontratak bulabilecek oyuncular da yokken, sadece puan kaybına davetiye oluyor.

Ancak dedik ya Denizlispor’un gücü yoktu, vuruş kaliteleri çok düşük olduğu gibi Altay’ı zorlamaktan öteye de gidemedi.

Fenerbahçe, çok rahat kazanacağı bir maçın son çeyreğini stresle geçirdi.

İNŞAAT DEVAM EDİYOR

Çok pasla, sakin, tek toplarla ve üçgenlerle ilerleyen, sabırla oynayan bir Trabzonspor oluşmaya başladı. Tempo yükselmiyor ve henüz oyunu domine edemiyor, ancak zamanla bunları da yapmaya başlayacak.

Her ne kadar çok gol atmıyor olsa da bu golü aramadığını göstermiyor, sadece skora yansımıyor. Bu da elbette kalesinde gol gördüğünde işlerin çok zorlaşmasına neden oluyor. Zor gol atan takım sorunu, Avcı’nın yapılacaklar listesinde en üst sırada olsa gerek.

Takımın Abdullah Avcı’nın oyun felsefesine çok çabuk uyum sağladığını söyleyebiliriz. 3 kilit oyuncu var, bunların en başında Abdülkadir Parmak geliyor. Merkezde oyunu kurma ve yönlendirme görevini üstleniyor ve oyun zekası çok yüksek bir oyuncu olduğundan bunu son derece iyi yapıyor. Pas istasyonu gibi çalışıyor, takım geri döneceği zaman da ileriye çıkacağı zaman da yönü ve planı belirliyor.

İkinci stratejik oyuncu ise Abdülkadir Ömür. Sivasspor maçında olduğu gibi koşu alanları ve koridorlar bulamadığında paslarla ilerliyor, önünde yer bulursa takımı kanattan ileriye taşıyor. Henüz performansı hala çok yüksek olmasa da sezon başındaki halinden daha iyi olduğunu söylemek mümkün.

Ve Ekuban… Savaşçı, yırtıcı, hızlı ve ne zaman vurup ne zaman pas vereceğini çok iyi sezinleyebilen, zeki bir forvet.

Bu üçlüye Marlon, Edgar ve Baker’ın da eklenmesiyle Trabzonspor’da oyunu merkezden ileriye doğru konumlandıran bir yapı ortaya çıkıyor. Kadronun iyi olduğunu zaten biliyorduk, mesele onları bir plan çerçevesinde bir araya getirebilmekti. Abdullah Avcı ile inşaat başladı, binanın bitmesi içinse zaman gerekecek. Sezon içinde yapılan böylesi köklü bir teknik adam değişikliği sabrı gerektirir.

Bu süreçte yenilmemek önemli, oyun ise gol sayısı artmaya başladığında umut verici olacak.

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya