SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

SÜPER LİG PANORAMA: Güç ve kontrol

Süper Lig Panorama | 10.11.2020 09:56

Süper Lig'de 8. haftadan geriye, bir basit kıssadan hisse kaldı: Ne yapacağınızı bilmek yetmez, bildiğinizi sahaya yansıtabiliyor musunuz?

Didem DİLMEN Didem DİLMEN
SÜPER LİG PANORAMA: Güç ve kontrol

Milli ara öncesindeki son maçı kazanmak, hem moral hem matematik açısından değerliydi. Kazanabilmek içinse ne yapacağını bilmenin yetmediğini gördük, bildiğinizi sahaya yansıtmanız gerekiyor.

Trabzonspor ile Alanyaspor'un berabere kaldığı 8. haftada Fenerbahçe’nin Konyaspor ve Beşiktaş’ın Gaziantep FK mağlubiyetleri üzerinde konuşulması gereken maçlardı. Galatasaray ise Sivasspor’a karşı kontrolü nasıl bir anda kaybedebildi, analiz edilmeye değer…

Süper Lig’de 8. haftanın PANORAMA’sı başlıyor.

KONTROL SENDE DEĞİLSE…

Gaziantep FK teknik direktörü Sumudica’yı 5’li savunma hattıyla oynadığı için ne kadar eleştirsek azdır. Ancak bu dizilişin defansif olmadığı da aşikar, iyi kapanan bir takım olabilseler de savunmada beklemezler.

Geçtiğimiz sezonun ilk yarısında sert, faullü, rakibi oynatmama üzerine kurulan Gaziantep, ikinci devre itibariyle çok ciddi bir dönüşüm geçirmişti, alanı daraltıp genişleten ve daha fazla boşluk yaratmak üzerine planlarını sahaya koyuyordu. Bu sezonki Gaziantep ise buna ek olarak daha hızlı ve atletik bir takıma dönüştü.

Gözünüzü kırptığınız anda Gaziantep hücumda o kadar hızlı yer değiştirmiş oluyor ki yetişmek de durdurmak da çok zor oluyor. Hücumdaki bu pozitif futbola rağmen savunmada ceza alanına kadar çekilip kapanan negatif futbol oynuyorlar.

Beşiktaş gibi yavaş bir takıma karşı Gaziantep’in sorun çıkarması olasıydı, öte yandan Beşiktaş, maçın belli bölümlerinde son haftalarda aldığı galibiyetlerin püf noktası olan dönen topları alabildiğinde son derece etkili olabildi.

İkinci yarıya orta sahasını değiştirip Jozef de Souza ve Bernard Mensah’la başlaması, Sergen Yalçın’ın merkezi tutma, geriden oyunu taşıma ve dönen topları alma fikrinin tezahürü olabilirdi.

Ancak işler planlandığı gibi gitmedi, hızlı ve atletik rakiplere karşı Beşiktaş’ın fiziksel gücü yetmedi. Hele ki rakip kapandığında açmak için devreye girecek bireysel yaratıcılık gösterebilecek oyuncuların da devreye girmekte zorlanması, mağlubiyetin nedenlerindendi.

Kontrol edemediği her maçı kaybeden bir Beşiktaş var, bunda iki etmen söz konusu: Biri fiziksel olarak mücadele gücünün zayıf olması, ikincisi mental olarak sahada kalmakta zorlanması. Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’ın bulmacalarını çözmesi beklediğimizden daha uzun zaman alacak.

CAULKER

Alanyaspor’u nasıl durdurursunuz? Topla oynamalarına izin vermeyerek, pas bağlantılarını kopararak ve yerleşmelerine izin vermeyerek. Bunu yapmanın pek çok yolu olsa da Trabzonspor’un çözümü hamleli, faullü baskı kurmak oldu. Oyunun çok kez faulle durması, Trabzonspor’un lehine görünüyordu.

Trabzonspor’un Eddie Newton’ın yokluğunda İhsan Derelioğlu hoca yönetiminde son derece agresif bir oyun planıyla sahaya çıkması, Alanyaspor’un son çizgiler dahil sahanın hemen hiçbir yerinde top kullanamaması maçı ilk yarıda kilitledi. Daha etkili pozisyon bulan taraf Trabzonspor olsa da Alanyaspor’un defansif olarak karşılamayı başardığını izledik.

Ancak Çağdaş Atan’ın bir çözüm üretmesi gerekecekti. Ve o çözüm de bir duran top organizasyonuydu. İkinci yarının hemen başında kalenin sol tarafında çizgiye yakın ve yaklaşık 35-40 metrede mesafeden kullanılan serbest vuruşta Alanyaspor kaleye ceza sahasının dışına kadar çekilerek konum alınca Trabzonsporlular da rakip oyuncuları tutabilmek için kale alanını boş bıraktılar. Bu mesafeden rakip markajı son derece zorlaşınca boş kalan alanda Caulker kaleyi buldu.

Afobe’nin oyuna girmesi ve Uğurcan’ın uzun pasında kontrataktan buldukları pozisyon, Trabzonspor’a beraberliği getirdi, topa son dokunan Steven Caulker olunca İngiliz oyuncu, biri kendi kalesine diğeri rakip kaleye olmak üzere maçın tüm gollerine imza atmış oldu.

“ZAMAN, SADECE BİRAZCIK ZAMAN”

Fenerbahçe’nin oyun sisteminin fazlasıyla yerleştiğini söylemek mümkün, neredeyse maç başlamadan en azından ilk 25 dakikada gol yemediği taktirde sarı lacivertlilerin ne yapacağını kestirebiliyoruz.

Fenerbahçe’nin iki ayrı oyunu var, biri top kendisindeyken, diğeri top rakipteyken. Topu kullanırken paslarla, top rakipteyken ön alan baskısıyla, her iki oyunda da alanı ve oyunu kontrol ediyor. Bir diğer deyişle, topun konumundan bağımsız olarak, Fenerbahçe’ye karşı oynuyorsanız, onlar nasıl istiyorlarsa öyle olmasını engelleyemiyorsunuz.

Öte yandan Fenerbahçe’nin gol atmasını, bir yere kadar engelleme şansınız var. Bunun temel nedeni, Fenerbahçe’nin orta saha oyuncularının sahanın genelindeki etkinliklerini ve yaratıcılıklarını kale sahası içerisinde kullanamaması, son vuruşları da etkisiz hale getirme şansını sunuyor.

Ceza sahasını kapattığınızda ise ikinci silahı nasıl durduracağınızı bulmanız gerekir ki uzak mesafeden çok sayıda şut çekmeye başlıyorlar. Bu vuruşların isabet oranı düşük olsa da gole dönüşme ihtimali her zaman söz konusu.

Burada aynı anda iki yerde birden, hem son vuruşları durdurmak için ceza sahasında hem dış şutları engellemek için dışarda olamayacağınıza göre ya çok güçlü olacaksınız ya da akıl koymanız gerekiyor.

İsmail Kartal’ın seçimi ise sabırdı. Fenerbahçe’nin gol atamadığı her dakika, gol için daha fazla bastıracağı anlamına geliyordu. Artık ezberlediğimiz Cisse ve çift santrfor hamlesiyle Konyaspor giderek daha sık ve daha kalabalık çıkmaya başladı, aklı hücumda kalan Fenerbahçe’nin geride bıraktığı boşlukları değerlendirecekti ki Jevtovic’in golü de 65’te geldi.

Konyaspor’un öne geçmesi, Fenerbahçe’nin sadece kazanmak için oynamasının, oyunu çift yönlü kurmakta zorlanmasının bir sonucuydu. İsmail Kartal’ın çıkmayan takımı, Fenerbahçe’yi gafil avladı. Daha fazla yüklenen Fenerbahçe, güvenliği hepten bırakınca 77’de durum Kravets ile 2-0’a geldi.

Tahmin edilebilir ve statik oyunlar, rakip teknik adamların çözüm geliştirme şansını artırıyor. İsmail Kartal’ın Konyaspor’u çok sabırlı, sakin ve kontrollü oyunla, gol vuruşlarında fazlasıyla zorlanan Fenerbahçe’yi yenmeyi başardı.

DEĞİŞİKLİK

Her hafta farklı bir rotasyon ve beraberinde farklı bir oyun planı kullanan Fatih Terim, Sivasspor maçında da yeni bir sistemle çıktı. Ryan Babel savunma düzeninden uçtaki santrfor gibi görünse de aslında Galatasaray santrforsuz oynadı. Babel’in sürekli kenara, ortaya ve geriye hareketlenmesi, Arda Turan’ın sahte 9’a yakın bir pozisyonda yer alması ve beraberinde tüm hücum orta sahasının ceza sahasının çevresinde konumlanması etkinliği de oldukça artırdı.

Rakip Sivasspor için sürekli değişen bir planla oynayan rakibi karşılamak oldukça karmaşık ve zor oldu. Galatasaray etkiliydi, ancak bu etki pozisyona dönmekte sıkıntı yaşadı. Bekler Omar ve Emre Taşdemir’in taşıdıkları topları aktarmadaki iyi performansları, etkili oyunun pozisyona dönüşmesindeki kilit oldu. Galatasaray’ın Arda Turan’la gelen ikinci golü bu durumun net örneği oldu.

Öte yandan Galatasaray’ın Taylan’ın iki stoper önünde tek kalması, beklerin de hücuma gitmesi, arka taraftaki kesiciliği, skoru korumak için elzem hale getirdi. Az adamla defans yapmanın en zor yanlarından biri, eğer rakip sizi geçerse o topun kaleye gitmesini engelleyemeyebilirsiniz. Dolayısıyla sarı kırmızılıların savunmadaki müdahaleleri çok sert, faullü ve hatta penaltı getirecek kadar da kontrolsüzdü.

Fajir’in penaltıyı direğe vurması, maçın kırılma anıydı, durum 1-1’e gelebilir, dengeler Avrupa Ligi yorgunu olsa da Sivasspor’un lehine değişebilirdi ki Sivasspor son 20 dakikada vitesi yükseltebildi ve golü 77’de Caner Osmanpaşa ile bulup 2-1’i yakaladı. Fark bire inip ev sahibi daha yüklenmeye başladı, Okan Koçuk neredeyse yüzde yüzlük 3 pozisyonu engelledi. Galatasaray’ın maçın son bölümlerinde Sivasspor’dan yediği baskı iyi bir işaret değildi, oyunun kontrolünü kolay kaybettiler.

Fatih Terim de Diagne, Ömer Bayram ve Etebo hamlesiyle hem dizilişi hem planları bir kez daha değiştirdi.

Fatih Terim’in takımla bu denli çok ve köklü değişiklikler yaparak her hafta karşımıza çıkması, henüz hocanın kafasındaki seviyeye ulaşabilen bir sistemi bulamamış olmasından kaynaklanıyor. Kazanan takımları bile bir sonraki hafta görmedik, skordan bağımsız, Terim’in istediği noktaya ulaşana kadar bu değişimler devam edecek gibi görünüyor. Milli maç arasından sonra da her Galatasaray maçında başka bir Galatasaray izlemeye devam edebiliriz, en azından bir süre daha…

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya