SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

SÜPER LİG PANORAMA: Futbolun doğası...

Süper Lig Panorama | 01.12.2020 12:30

Derbinin mücadelesinin damga vurduğu Süper Lig'in 10. haftasında Trabzonspor ve Galatasaray da oynadıkları oyunla konuşuldular.

Didem DİLMEN Didem DİLMEN
SÜPER LİG PANORAMA: Futbolun doğası...

Süper Lig’de haftaya derbi damgasını vurdu. Hem futbol, hem mücadele hem skor anlamında Fenerbahçe-Beşiktaş karşılaşması beklentileri tam anlamıyla karşıladı diyebiliriz. Elbette bir sevinen taraf bir üzülen taraf var ki bu da futbolun doğası…

Süper Lig’de Alanyaspor’un liderliğinde geçirdiğimiz haftada Başakşehir şok bir sonuçla son dakikalarda yediği gollere Denizlispor’a karşı 2 puan kaybetti. Bir diğer öne çıkan olay ise elbette teknik direktör değişikliği furyasının devam etmesi oldu.

Süper Lig Panorama’da bu hafta futbolun doğası var…

PRES VE PAS

Muhtemelen Trabzonsporlular maça çıkmadan önce karşılarında böyle bir Ankaragücü beklemiyorlardı.

Baskılı, yüksek pres yapan, alanı kapatan, rakibinin top sürmesine, koşmasına, içeri girmesine müsaade etmeyen, mücadele gücü yüksek ve tam saha oynayan bir Ankaragücü izleyeceğimiz bizim de aklımıza gelmemişti.

Ankaragücü’nün son yıllardaki sorunu oyuncularının performanslarının maç içerisinde çok fazla iniş çıkışlı olmasıydı. Bu kadar stabil oynayabilen bir takımı uzun zamandır izlememiştik. Disiplinli ve çok istekli bir Ankaragücü vardı.

Trabzonspor ise topu tutmakta zorlandığı gibi ileriye çıkma yollarını da bulamadı. Maçın tek golü duran toptan ilk yarının sonunda geldiğinde, Ankaragücü’nün henüz şutu yoktu, Trabzonspor’un ise ilk kez şutu kaleye isabet ediyordu.

İkinci yarıda her iki takımın da şut ve gol denemeleri arttı, özellikle de Ankaragücü’nün son 15 dakikada her fırsatta kaleyi yokladılar. Kalabalık Trabzonspor savunmasını geçemeyince ellerindeki tek imkan şut kalmıştı, ancak çok şut golü getirmeye yetmiyor.

Trabzonspor’un forvetleri rahat top kullanabilme fırsatı bulamadılar, ceza sahasına bile girmekte zorlandılar. Topa sahip olmakta zorlandıkları gibi rakipten alma konusunda da sıkıntı yaşadılar.

Böyle bir tabloda, Trabzonspor’u verimsiz olmakla değil de oyunu domine edememekle eleştirebiliriz.

Bordo mavililerin en dikkat çeken özelliği ise bu sezon sürekli olarak eleştirdiğimiz takım savunmasının belirgin şekilde iyileşmesiydi. Bunda elbette ileriye çıkamamanın ve rakibin presinin de rolü büyüktü.

Lewis Baker’ın golünü ayrıca alkışlamak gerekiyor, son derece etkileyici ve gözlere bayram bir gol izletti. Bu kadar sıra dışı vuruşlar, hikayesi olmayan bir maçı bile izlenir kılmaya yeter.

MR. FEGHOULI

Galatasaray’ın bir önceki hafta Kayserispor maçına çıkan 11’iyle sahada boy gösterdiği Çaykur Rizespor karşılaşması oyun olarak da birbirinin neredeyse aynısı oldu. Ancak bu defa iki önemli fark vardı.

Birinci fark, Feghouli ve Emre Akbaba’nın hem görevlendirmeleri hem de performansları oldu. Feghouli merkezde Taylan ile birlikte çift yönlü oynarken yaratıcı pas istasyonu oldu. Emre Akbaba ise ileride ceza sahasına yakın ve Diagne’ye bir adım geriden konum almıştı.

Bu planın en büyük faydası, Diagne’nin rakip stoperlerin dengesini bozması ve diğer oyunculara alan açmasının yanı sıra belki Galatasaray’a geldiğinden beri ilk kez bu kadar çok topla buluşma şansı buldu.

İkinci fark ise savunmadaki Galatasaray’dı. Rakibe presle topu çevirme imkanı vermezken alanı da çok başarılı kapattı, Çaykur Rizespor’un kanatlara ve hatta çizgilere inmekten, topu oradan taşımaktan başka çaresi kalmayınca hücum alternatifleri de çok azaldı.

Galatasaray’ın ağırlıklı pas oyunu, rakibin savunma dengesini iyice bozdu, bu da çok sayıda hücum fırsatı yakalamalarına yardımcı oldu. Öte yandan yine Kayserispor maçında olduğu gibi tüm bu orta-uzak mesafeli şutlar ya kalecide kaldı ya da dışarı gitti, şut sayısının çok olması verimlilik anlamına gelmiyordu.

Galatasaray’ı rahatlatan 2. gol ve 3. gol de zaten kale alanı içinde Diagne’yle topu buluşturmaları sayesinde geldi. Verimsiz şutlardan çok içeriye daha sık girmeyi denemek, gole giden yolu açıyordu.

Galatasaray’ın çok şut çekiyor olmasının bir diğer dezavantajı ise dönen top şansının beraberinde de hücumda sete yerleşmesini engelliyor. Bu denli şut denemesinden vazgeçmek, Galatasaray’ın daha etkili pozisyonlar bulmasının önünü açacaktır. Elbette bu görüşe Taylan’ın 86’da kaleye gönderdiği müthiş şut dahil değildir.

NE DERBİ AMA!

Fenerbahçe-Beşiktaş derbileri, son 10 yılda hep mücadelesi yüksek, tempolu ve gollü geçmiştir. Bu derbi de bizleri yanıltmadı ve daha ilk dakikalarla birlikte çok heyecanlı bir maçın bizleri beklediğini gösterdi.

İlk 5 dakika Fenerbahçe’nin baskısı ve hatta ceza sahasına kadar girebilmesi, ev sahibinin domine edeceği bir karşılaşma fikri vermiş olsa da daha henüz Beşiktaş’ın ilk atağı golle sonuçlanınca dengeler bir anda değişti.

Beşiktaş’ın ikinci bölgede top yapmaya çalışan rakibine presi, Fenerbahçe’nin çıkmasını engellerken az adamla hızlı ataklar Beşiktaş’a ikinci golü de getirdi.

Ghezzal, Larin ve Aboubakar üçlüsünün bireysel yetenekleri, Fenerbahçe’yi savunmada çok sıkıntıya soktu. Fenerbahçe’nin golünün ilk yarıda gelmesi, en azından Erol Bulut’a ikinci yarı için hamle yaratması açısında son derece kritikti.

Larin’in kırmızısı, birkaç dakika sonra Necip’in golüyle farkı yeniden ikiye çıkarması, Fenerbahçe için işleri daha da zorlaştırdı. Yırtıcı, rakibi hırpalayan, çok yakın ve hamleli presle rakibini hareketsiz bırakan Beşiktaş, Fenerbahçe’yi çözümsüz bıraktığı gibi bireysel oynamak zorunda bıraktı.

Öte yandan panikle, sabırsız ve aceleyle Beşiktaş kalesine gönderilen şutlar, Fenerbahçe adına avantaj sağlamaktan çok dezavantaja dönüştü çünkü henüz daha ataklar olgunlaşamadan ya kalecide kaldı ya da auta gitti.

7 golün atıldığı derbide iki taraf da pes etmedi, son dakikaya kadar tempo hiç düşmedi ve mücadele, beklentileri karşılamaya yetti.

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya