Aldair’i izlemiş Roma taraftarları onu şöyle tarif ediyorlar: “Müthiş sol ayağıyla sıra dışı bir savunma oyuncusuydu. Tekniği ve üstün yeteneği sayesinde izlemek büyük keyifti. Gerçek bir liderdi. Topu savunmadan alıp orta sahayı geçerken ayağına hiç bakmazdı. Mükemmel zamanlaması sayesinde ona saat gibi derlerdi.
Aldair’in lakabı Pluto’ydu. Mickey Mouse çizgi filmindeki köpek Pluto’dan geliyor bu isim.
Üç nedeni var bu lakabın: Birincisi Aldair koşarken ayaklarını yere sürterdi. İkincisi ise son derece sessiz bir yapısı vardı, çok az konuşurdu. Üçüncüsü; nasıl Pluto Mickey Mouse’a sadıksa, Aldair de Roma’ya öyle sadık kaldı…
Aldair Nascimento dos Santos, 1965’te Ilheus-Brezilya’da doğdu. Minik takım antrenörü olan babasının yanında futbola başladığında 8 yaşındaydı. Aslında santrfordu ancak o kadar çok tekme yiyordu ki savunmaya geçmeyi kendisi istedi.
14’üne geldiğinde babası onun futbola daha büyük bir akademide devam etmesine karar verdi ve Aldair’i Vasco de Gama seçmelerine götürdü, seçildi de… Ancak ailesinden uzak kalmak genç Aldair’e zor geldi, 4 ay sonra evine döndü. Öte yandan, yeteneği sayesinde Brezilya’nın devlerinin radarına girmişti, bu kez Flamengo scout sorumlusu Juarez Dos Santos kapılarını çaldı. Amacı Aldair’i ikna etmekti.
“Duque de Caxias’ın çamurunda kendini heba etmene izin vermek istemiyorum, bunu sen de kendine yapma”… Bu cümle Aldair’e bir kez daha şansını denemek için ilham kaynağı oldu. 1986’da, 21 yaşında profesyonel sözleşmesini imzaladı, Botafogo’ya karşı derbide ilk kez sahaya çıktığında takım arkadaşları Bebeto ve Jorginho’ydu.
1989’da Roma’dan ayrılıp Benfica’nın başına geçen Swen-Goran Eriksson’un teklifiyle Avrupa’ya adım attı. Eriksson, Roma’daki görevini bırakmış olsa da başkan Dino Viola ile dostluğu sürüyordu. “Bu çocuğu almalısınız” dedi Viola’ya, 6 milyon liret karşılığında Aldair, Roma’nın, efsaneleşeceği formanın yolunu tutuyordu.
Aldair gelir gelmez Roma savunmasını derleyip topladı. Roma’da bir terim türemişti; “Aldair Zamanlaması”, doğru zamanda doğru yerde olabilmek demekti, her defasında olması gereken yerde bitiverirdi, topun hareketini sezerdi, Roma’nın saha içindeki yüreğiydi.
Aldair’in en fazla öne çıkan özelliği sessiz liderliğiydi, takımı az kelime kullanarak ancak gözleri ve vücut diliyle yönetiyordu, fazla bir şey söylemesine gerek yoktu zaten. Takım arkadaşlarının ona olan güveni yeterliydi.
1998’de Roma’nın kaptanlığı Abel Balbao’dan aldı. Bir yıl sonra, 31 Ekim 1999’da 22 yaşındaki Francesco Totti’ye vermek istediğini söyledi. Nedenini sorduklarında ise, “Totti’nin takım için sorumluluğu benden almasının zamanı geldi” dedi, Totti’yi, Roma’nın başına geçiren Aldair’di; o seçti.
1989 ve 1997’de iki kez Güney Amerika Şampiyonluğu, 1997’de Konfederasyon Kupasını kazandığı, 1994’te Dünya Kupası kaldırdığı sarı Brezilya milli takımı formasının zafer anılarına rağmen, Roma’da 2000-2001 sezonu Serie A şampiyonluğu en değerli ödülü oldu. O sezona sakatlıklarla boğuşarak başlayan, sıklıkla takımı kenarda izlemek zorunda kalan Aldair’in adı, kupa seremonisinden sonra soyunma odasında takım arkadaşlarının dilinde tekrar ediliyordu: “Aldair, Aldair, Aldair…”
Aslında o gün o zafer sarhoşluğunda kimse farkında değildi ama sakatlık süreci Aldair’in bedenini gitgide yormaya başlamıştı, sonun başlangıcı denen o çaresi olmayan noktada duruyordu. 2 sezon daha Roma formasını giymeye devam ederken kendisine itiraf etmek zorunda kaldığı gerçekle yüzleşmek o kadar kolay değildi, artık veda zamanı geliyordu.
24 Mayıs 2003’de Atalanta’ya karşı son kez Roma formasıyla sahaya çıktı, 13 yılda 436 kez formasını giydiği Roma ile son resmi maçıydı. 2 Haziran 2003’te Brezilya karması ile Roma karması arasında düzenlenen jübile maçında ise layık olduğu şekilde uğurlanıyordu.
Curva Sud tribünlerinde açılan bir pankart, Aldair’in Roma taraftarının gönlündeki yerini tek cümle ile özetliyordu: “Seni sevmek kolaydı, sensizlik ise çok zor olacak. Bunca yılın onuruna, teşekkürler Pluto…”
O gün, 2 Haziran, Roma taraftarları için Aldair Günü olarak kabul edildi, maçın ardından Aldair’in 6 numaralı forması Roma müzesine kaldırıldı.
10 yıl sonra Roma, Kevin Strootman’ı transfer ettiğinde Aldair, “6 numarayı müzeden çıkartın, forma sahaya geri dönsün ve Strootman giysin” dedi.
Aldair böyle deyince, akan sular durdu, forma müzeden çıkartıldı.
Francesco Totti’ye bir röportajda muhabir soruyor: “Aldair ile ilgili birkaç kelime eder misin?” Totti cevap veriyor: “Aldair’i birkaç kelime ile tanımlamak hakaret olur, o kelimelerin ötesindedir”
Okuyucu Yorumları
0 Yorum