21. yüzyılın en iyi 6. kalecisi olarak gösterilen, Milan efsanesi Dida’nın gerçek hikayesi, kazandığı başarıların gölgesinde kaldı.
Nelson de Jesus Silva, pek çok futbolcudan çok farklıydı. Onun hayali futbolcu olmak değildi, voleybol oynuyordu. Amacı ise profesyonel voleybolcu olmaktı. Düşününce, kalecilik yeteneklerinin voleyboldan ne kadar beslendiği son derece mantıklı geliyor…
İşte voleybolun ona kazandırdığı elle oynama, topa doğru hamle ve refleks becerileri, arkadaşlarıyla vakit geçirmek için başladığı futsalda onu kaleye geçirdi. Ve gittikçe futbola daha fazla ilgi duymaya başladı.
Ayaklarıyla top oynayacak kadar teknik kapasiteye sahip değildi, onun için olası tek pozisyon kaleydi, çok da iyiydi. Ama devasa bir problemi vardı, Brezilya’daki ırkçılık…
Buradan bakınca bizler fark etmiyoruz ama dünyanın özellikle bir önceki yüzyılda ırkçılıkla ve her türlü ayrımcılıkla en fazla mücadele eden ülkelerinden biri Brezilya’dır. Ve kalecilik, bir siyah için neredeyse imkansız bir yerdi. 1940’larda Moacyr Barbosa, Brezilya’da kaleye geçebilmiş tek örnekti ve forma bulabilmek için çok sıra dışı bir yeteneğe sahip olmanız gerekiyordu.
Flamengo’nun genç takımında oynamaya başladı. Bu onun ilk gerçek deneyimi olacaktı. Flamengo’da o dönem genç takımların başında Dida vardı, 1950’lerde kulübün efsanevi forvetiydi. Nelson, Dida’nın adını aldı; santrforun adını alan kaleci oldu.
Dida’nın ne kadar büyük bir yetenek olduğu ortadaydı, ancak onu bir sonraki yaş kategorisinde oynatmak için hep biraz daha cesaret gerekiyordu. 17 yaşında Arapiraca’ya, 2 yıl sonra Vitoria’ya gitti ve 20 yaşına geldiğinde Palmeiras’ın Serie A’yı ikinci sırada bitirdiği sezonun sonunda “Yılın Kalecisi” ödülünü alıyordu.
Irkçılığın ve ayrımcılığın şutunu Dida çıkarmıştı.
Cruzeiro’ya gitti, Copa Libertodores’i kazandı. O dönem Brezilya kalesinde Taffarel vardı ve onun ardından kaleye geçebilmek için kendisini kanıtlaması gerekiyordu. 1999’da Milan’a gitmek istedi. Cruzeiro’dan sözleşmesinin fesh edilmesini istedi. Konu mahkemeye taşındı, dava 5 ay sürecekti. FIFA kalecinin dava sonuçlanana kadar İsviçre’de FC Lugano’ya kiralık gönderilmesine izin verdi. Aslında o gün Dida, Milan transferinin yattığını düşünüyordu. Oysa İtalyan takımının yönetimi buldukları cevherin farkındaydılar. Cruzeiro’nun istediği bonservis bedelini ödediler.
Dida’nın futbol kariyeri hep bir sorun çözme haliyle geçti, asla düz bir çizgide gitmedi. Öte yandan kale çizgisinde yarattığı harikalar, onun en büyük mirası oldu.
Onun kale çizgisinde müdahaleleri her zaman “refleks” oldu, voleyboldan öğrendiği ve topun hangi açıdan geldiğini hesaplama yeteneği sayesinde kısa mesafeli şutları çıkarmada en başarılı isimlerden biri oldu. Dida’nın pek çok kurtarışı “imkansız” olarak nitelendirilse de onlar aslında zeka ile atletizmin toplamıydı.
Ona karşı penaltı kullanmak ise çok az futbolcunun cesaret edebileceği bir şeydi ki Juventus ile oynadıkları Şampiyonlar Ligi final maçı penaltılara kaldığında teknik direktör Lippi beyaz noktaya geçecek futbolcu bulmak konusunda zorlandığını itiraf edecekti.
Elbette her kaleci hata yapar, topu kaçırır ya da yanlış yeri seçebilir. Dida’nın da hataları oldu ve o kadar iyi bir kaleciydi ki yaptığı hataların listesi tutuldu.
Okuyucu Yorumları
1 Yorumİbrahim hakkı Korkmaz
05 Ocak 2021 15:04Efsane milan kadrosunun Efsane kalecisi Didanın bu yönünü öğrenmiş olduk. Teşekkürler asistanaliz