“Hayatta her şeyin basit olduğu bir dünyada büyüdüm. 6 yaşındayken ekmek almak için sabah 5’te kalkıp kilometrelerce kuyruk beklerdik. Hiçbir şeyimiz yoktu, telefon yoktu, Facebook yoktu, Instagram yoktu. Sadece topumuz vardı, bir de hayallerimiz…”
Dimitar Berbatov, futbolcu bir babanın oğluydu ve onun adımlarını takip ederek başladı.
Babası Pirin’de oynarken altyapıda futbola başladı ve CSKA Sofia’nın scout ekipleri tarafından keşfedildi.
Tıpkı babası gibi o da Sofia forması giyecekti. Annesi ise hentbolcuydu, küçük yaşlarda basketbol oynamıştı.
Hayatının büyük bölümü sporla iç içe geçecekti, belliydi. Ama Bulgaristan futbolunun en büyük 2. yıldızı olabileceğini kimse tahmin etmemişti.
Bulgar futbolunun efsanesi Stoichkov’un veliahtı olarak gösteriliyordu.
Avrupa’da, hatta İngiltere’de futbol oynamayı hayal etmiş miydi?
Oturup Baba üçlemesini orijinal dilinde Bulgarca altyazılı izleyerek İngilizceyi öğrenmiş olması, sorunun cevabına evet dedirtiyor.
İngiltere’ye gitmeden önce uğrayacağı bir durak vardı, o da Bayer Leverkusen’di. Bundesliga’ya gitti ama ilk senesini rezerv takımda oynayarak geçirdi. 2001’de A takıma alındı, bu defa da Berti Vogts tarafından yedek olarak kullanılıyordu.
O sezon takımın Şampiyonlar Ligi bileti alması, Berbatov’un da kariyerini değiştirecekti, İngilizler bu genç Bulgar’ı keşfetmişlerdi.
Berbatov pek çok takım forması giymiş olsa da Tottenham efsanesi olarak kabul edilir.
Daha ikinci maçında golle buluşması ve İngiltere’ye adapte olmakta hiç zorlanmaması, ilk sezonunda birçok kez Premier Lig’de ayın futbolcusu seçilmesi, Berbatov’un büyük bir kariyerin henüz başında olduğunun kanıtıydı.
2 sezon sonra, Sir Alex Ferguson’un listesine girmeyi başarmıştı.
“Manchester uçağına bindiğimde üzerimde kırmızı forma olduğunu hayal ediyordum, her ne olursa olsun o transfer görüşmesinden imzayı atmadan çıkmak istemiyordum. Çok ayıda teklif gelmişti ama ben en iyi futbolcularla oynamak istiyordum, United’da… Hava limanında uçaktan indiğimde Sir Alex Ferguson’ın beni orada beklediğini gördüm. Kalp krizi geçiriyordum. Küçük bir kasaba çocuğunu, Ferguson gibi bir efsane neden karşılamaya gelir ki?”
Bir maçta 5 gol birden atan az sayıda futbolcudan biri oldu, Manchester United’ın en parlak yıllarından birinde forma giydi ve galiba en önemlisi sahip olduğu her şeyin kıymetini bildiği için fark yarattı. 7. kez Bulgaristan’ın en iyi futbolcusu seçilmek, 2 kez Şampiyonlar Ligi finali oynamak, sayısız kez gol kralı olmak, hırslarının getirdiği başarı değildi.
Çünkü Berbatov hiçbir zaman hırslı bir oyuncu olmadı.
Hatta onu tembel diye eleştirdiklerinde de şu cevabı verdi: “Tembel mi? Hayır, ben çok zekiyim.”
Manchester United’da ne oynadıysa Fulham’da da onu yaptı. 2014’te Monaco, Radamel Falcao’nun sakatlanması sonrası Berbatov’u transfer etti, o hiç değişmedi, aynıydı.
2015’te Monaco’daki sözleşmesi 1 yıl uzatıldığında, kulüp açıklamasında “Sahip olduğu yetenekler, karakteri ve profesyonelliği” ifadeleri kullanıldı, 34 yaşındaydı. Ayrılırken de “kulüp tarihinin en iyi forvetlerinden biri olarak özel bir yere sahip” cümleleri ile uğurlandı.
1 sezon PAOK, 1 sezon Hindistan’da Kerala Blasters, 1 sezon da ülkesinde futbol oynadı, 2019’da emekli olduğunu açıkladı.
Sıra dışı tarzı, soğukkanlılığı ve topa hükmedişi, estetik ve zarafetle birleştirdiği akıl dolu pasları ile Berbatov, benzersiz bir futbolcu olarak döneminin en iyi Bulgar futbolcusu olduğu ise tartışma götürmez…
Pozisyona girdiğinde asla acele etmez, en iyi hamlenin hangisi olacağını düşünür, sakinliğini asla kaybetmezdi. O durup düşünmeye ayırdığı an, bu kadar başarılı bir santrfor olmasının en önemli nedenlerinden biriydi.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum