Yıllar geçti, hayat değişti, bizler değiştik. Tek bir şey hariç; transfer sürecinde “uçak beklemek” aynı kaldı.
İşte o hiç inmeyen uçaklardan birindeydi Hernan Crespo… Türk spor basınının her transfer döneminde “uçağa bindi, geliyor” manşetini attığı…
Arjantin’in başkenti Buenos Aires’in kenar mahallesi Florida’daki Reina del Plata caddesinde top oynayan yüzlerce barrio’dan biriydi. Ancak hayat Hernando için çok erken değişecekti.
Henüz 13 yaşında, ülkenin en büyük iki kulübünden biri olan River Plate’nin altyapısına başladı. Onun öyle kapılardan dönme, mahalle takımında oynama hikayeleri yoktur. River neredeyse daha topa ilk vuruşunda Hernando’yu renklerine bağlamıştı.
Anca A takıma yükseldiği ilk yıllar, 1993’le 1995 arası, son derece şanssızdı. Sürekli olarak Boca’ya girişilen Apertura ve Clausura şampiyonluk yarışları kaybediliyor, River ardı ardına “taze kana” ihtiyaç duyuyor, genç Crespo’nun aldığı dakikalar gittikçe azalıyordur.
Santrforların, başka hiçbir pozisyonun sahip olmadığı bir gücü vardır, 1 gol atarsınız, 1 kupa getirirsiniz ve kahraman olursunuz.
1995-1996’da Copa Libertodores’te America de Cali ile karşılaşıyordu. İlk maçın tek golünü, rövanşın 2 golünü birden Crespo ağlara göndermişti.
Ona artık Valdanito diyorlardı, efsane Jorge Valdano’nun golcü gözüne sahip olduğu için…
21 yaşındaki Hernan Crespo, sadece River’ın değil, Arjantin’in süper kahramanı olmak üzeredir.
Maradona’nın doping cezası aldığı 1994’ten sonra Gabriel Batistuta mavi beyaz formayla efsaneleşmiştir. Batigol’ün zamanı ise dolmaktadır. Marcelo Bielsa’nın elbette planı vardır, Batistuta’nın yerine 1996 Olimpiyatları’nda Bebeto ile birlikte gol krallığını paylaşan Crespo’yu kadroya alır ve Arjantin’in en büyük vedası bu bayrak töreni ile yapılacaktır.
Hernando ise artık Hernan adını almış, yolunu Serie A’ya, formasını Parma’ya çevirmiştir. Ancelotti, kadrosunda Stoichkov, Gianfranco Zola başta olmak üzere tüm yıldızları satılmış takımla baş başa kalmıştır. Genç bir kalecisi vardır, 18 yaşında Gianluigi Buffon adında…
Lilian Thuram, Enrico Chiesa, Ze Maria hepsi 25 yaşında altındadır. Bir de Arjantin’den bir golcü satın alınır, finansal olarak çöken Parma’nın kurtuluşu, Hernan Crespo’nun 2000’de, o günün rekor bonservis bedeli karşılığında Lazio’ya imza atmasıdır.
Lazio tarihin en büyük yıldızlar karmasını kurmuştur: Pavel Nedved, Diego Simeone, Alessandro Nesta, Fabrizio Ravanelli, Marcelo Salas ve Juan Sebastian Veron. Crespo da Inter’e giden Christian Vieri’nin yerine alınmıştır.
Çok geçmeden Lazio da ekonomik olarak çöker, yine kurtuluş elindeki yıldızları satmaktır. Crespo bu kez Inter’e transfer olur, El Fenomeno Ronaldo’nun yerine… Ancak hikaye bu ya, ilk sezonunda sakatlıklardan bir türlü kurtulamıyordu. Abrahamoviç’in Chelsea’yi satın aldığında teknik direktörü olan Ranieri, Crespo’yu işaret ediyordu.
Transfer gerçekleşti ama Ranieri takımın başında kalamadı. Yerine gelen Mourinho ise, vakti zamanında parasının yetmediği, rüyalarının santrforu Didier Drogba’yı getiriyordu. Crespo için İngiltere’de yer kalmamıştı.
İtalya’ya geri döndü, bu kez Milan’a kiralanmıştı… 2005’te İstanbul Finali’nde iki gol atmıştı. O maçın 3-0’dan 3-3’e gelmesi ve penaltılarla Liverpool’un kazanması ise tüm Milan futbolcuları gibi Crespo’nun da kariyerinin en büyük yıkımı olur:
“Sadece 6 dakikada her şey değişmişti” diye anlatır o günü, “açıklanabilir bir maç değildi.”
Chelsea’ye döndü, pek forma şansı bulamadığı takım Premier Lig şampiyonu olmuştu, Crespo’nun ise tek düşünebildiği İtalya’ya geri dönmekti. Bonservis bedeli çok yüksekti, yoğun ısrarları sonucu 2 yıllığına Inter’e kiralandı, bir daha Chelsea’de forma giymeyecekti.
Inter’de 3 Serie A şampiyonluğu yaşadı. Kısa süren Genoa macerasının ardından Parma’ya, en büyük aşkına döndü, futbolu bırakmak için “başladığı yere geri gelmişti”.
Futbol kariyeri boyunca hiç kırmızı kart görmedi. Gerçek bir golcüydü, kimilerine göre kendi jenerasyonunu en iyisiydi. Fırsatçıydı, akrobatik goller atardı ve saha içinde tam bir takım oyuncusu gibi davranırdı.
Hernan Crespo, Arjantin’in İtalya’ya en büyük hediyesiydi.
Futbolu bıraktıktan sonra, Hernan Crespo ile İstanbul’da düzenlenen bir etkinlikte röportaj yapma fırsatı buldum. Girişteki hikayeyi anlattım ve dedim ki: “20 yıldır beklediğimiz uçağınızın nihayet İstanbul’a inmesine çok sevindim.” Güldü...
Okuyucu Yorumları
0 Yorum