Bugün Kayserispor’un kulübesinde teknik direktör olarak izlediğimiz sarışın adamın, Robert Prosinecki’nin, 1980’lerde “Doğu Avrupa’nın en büyük yeteneği” olduğunu biliyor muydunuz?
Sırp anne ve Hırvat bir babanın oğlu olarak Almanya'da doğdu. 10 yaşında Yugoslavya'ya döndüğünde, futbolunu da beraberinde getirdi.
Dinamo Zagreb altyapısında oynamaya başladı. Hocası, Miroslav Blazevic'ti.
Babası, kulübe, oğluyla sözleşme yapmaları konusunda ısrar ediyordu, Blazevic'in yanıtı "Bu çocuktan futbolcu olursa teknik direktörlük lisansımı yerim" oldu.
Baba Duro, oğlunun sıra dışı bir yetenek olduğunu biliyor ama bunu anlatamıyordu.
Kızılyıldız, maç için Zagreb'e geldiğinde, Robert’in amcası, takımın konakladığı otele gitti. Kızılyıldız’ın futbol direktörü Dragan Dzajic’i buldu.
Dzalic, o günü şöyle anlatıyor:
“Maç öncesi konakladığımız otelde bir adam yanıma yaklaştı. Yeğeninin yeteneklerini anlatıp, Dinamo’da çok mutsuz olduğunu, en azından bir bakıp bakamayacağımızı sordu. Ona çocuğu getirmelerini söyledim. Babasıyla birlikte geldiler. Antrenmana alınmasını rica ettim. İnanılmazdı. Topla yapabildiklerini görünce gözlerimizi ovuşturduk. Teknik direktör Velibor Vasović’le konuştuk ve öğleden sonra antrenmanını statta yapmaya karar verdik. Büyük sahada, geniş alan bulunca neler yapabileceğini de görmek istedik. Ömrümüzde görebileceğimiz en büyük yetenek önümüze düşmüştü. O gün bitmeden sözleşme imzaladık.”
Topa adeta hükmediyordu. Prosinecki ne derse top harfiyen yapıyordu.
İnanılmaz bir teknik, rakibi hırsından oturup ağlatacak çalımlar, müthiş driplingler...
Kızılyıldız'ın en parlak yıldızıydı. 117 maçta 84 gol kaydediyor, 3 şampiyonluk yaşıyordu.
Lakabı “Zuti”ydi, sarı… Saçlarından almıştı.
1991'de, bugünün parasıyla 15 milyon avro karşılığında Real Madrid'e transfer oldu. Ancak sakatlıklardan kurtulup gerçek futbol kimliğini yansıtmayı başaramadı. Yine de El Clasico'da gol kaydedenler listesinde kendisine yer bulmayı başardı.
Real yönetimi onu Real Oviedo’ya kiralık gönderdi. Hayat tarzını değiştirmesini, daha profesyonel yaşamasını istiyorlardı. Oviedo’daki teknik direktörü Antic, Atletico Madrid’le anlaşınca, Prosinecki’yi de götürmek istedi. Ancak, menajeri o sırada küçük bir oyun hazırlığındaydı.
Real Madrid, Prosinecki’nin Atletico’ya gitmesine izin vermişti, sözleşmeyi fesh edip serbest bıraktılar. Herkez Atletico’ya imza atmasını beklerken Prosinecki, Johan Cruyff’un çalıştırmakta olduğu Barcelona ile anlaşmıştı bile…
Sakatlıktan kurtulmayı başarsa da Prosinecki, Cruyff’un disiplinli takımında fazla forma şansı bulamadı. Johan Cruyff’un teknik direktörlüğüne, futbol görüşüne hayran kalmıştı ama bir türlü güvenini kazanamadı.
Del Bosque, Prosinecki’yi anlatırken şu cümleleri kullanır:
“Evet, bireyseldi. Topu alıp gitmek, onunla harikalar yaratmak için deliriyordu. Futbolun takım oyunu olduğunu ona anlatmak, çok ama çok zordu.”
Cruyff’un ardından göreve gelen Bobby Robson’la da tartışınca 1997'de Sevilla'ya transfer oldu.
Aynı yıl ülkesine döndü, 2001'de Portsmouth 'a gidene kadar Hırvatistan'da forma giydi. İngiltere 4. Ligi'ndeki Portsmouth'un yükselişinde büyük katkısı oldu. Hırvat çocuk, Portsmouth'ta halk kahramanına dönüşmüştü.
2004'te ülkesinde NK Zagreb forması ile futbola veda ederken, Hırvat futbol tarihinin yetiştirdiği en teknik futbolcu olarak kayıtlara geçti.
Hem Yugoslav hem de Hırvat milli takımlarının formalarını giydi ve FIFA Dünya Kupaları tarihinde iki farklı ülke formasıyla gol atan tek futbolcu oldu.
Ve Blazevic hala teknik direktörlük lisansını yemedi...
Okuyucu Yorumları
0 Yorum