Avrupa’yı kasıp kavuran Lille’li Burak Yılmaz, bizim için hiç de sürpriz değil. Belki yaşı itibariyle hala en üst seviyede performans göstermesine şaşıranlar olabilir ama Burak Yılmaz için Benjamin Button benzetmesi yaparak bu muammayı çözebiliriz.
O kariyerinin düşüşünü en başta, en yüksek seviyesini ise en sonda görüyor.
İşte Burak Yılmaz’ın BEŞ hikayesi...
1- BAŞLANGIÇ
Henüz 19 yaşındaki Burak Yılmaz, Antalyaspor’un Süper Lige çıkarken en önemli silahlarından biriydi. Enerjisi, yeteneği, hırsı ve azmi ile göz kamaştırmaya hazırlandığının sinyallerini veriyordu. Ve en sonunda Jean Tigana’nın gözüne takıldı. Beşiktaş’ın formasını giymek üzere İstanbul’a yola çıktı.
Beşiktaşlıydı, tuttuğu takımı kimseden saklamadı, tüm kariyeri boyunca… Belki ona en fazla saygı duyulması gereken nokta burasıydı ama aslında en çok bu yüzden başı ağrıdı yine. Beşiktaş’şa ilk sezonunda Türkiye Kupası gördü. Takım ligi ikinci tamamlamıştı, 6 gol atmıştı, sonraki sezonun kadrosunda yeri garanti gibiydi ancak Ertuğrul Sağlam’lı Beşiktaş’ın yedek kulübesinde kaldı. Devre arasında Holosko transferinde takasta kullanıldı ve Vestel Manisaspor’a gitti, ligin kalan yarısında 9 gole adını yazdırdı.
Sezon sonunda bu kez Fenerbahçe’nin radarına girdi. Bir kez daha İstanbul’da buldu kendini. Ancak işler beklediği gibi gitmiyordu, sarı-lacivertlilerde teknik direktör Luis Aragones’le bir türlü yıldızları barışmadı… Koca sezon 16 maçta yalnızca 148 dakika forma giydi, yine de 3 atabilmişti. Yeni sezonda rotası bu kez kiralık gönderildiği Eskişehirspor’du.
2- KRAL
Fenerbahçe, Trabzonspor’un golcüsü Gökhan Ünal için 3 milyon euro + Önder Turacı’yı teklif etti, Şenol Güneş, Eskişehirspor’a kiralanan Burak’ı istedi.
İmza töreninde, “ilk amacım” diyordu, “sözleşmemi tamamlayabilmek”, çünkü bir türlü istediği noktaya ulaşamıyor, her defasında takılıyor, sözleşmesini tamamlayamadan kiralık gönderiliyordu.
O sözleşme daha henüz tamamlanmadan uzatıldı. Burak Yılmaz, ilk büyük şovuna bordo mavili forma ile imza attı ve 26 yaşında gol kralı oldu…
Bu performans ona Avrupa’nın ilgisini de getirmişti, hem Lazio hem Moskova takımlarından transfer tekliflerini getirdi, Burak’ın seçimi İstanbul oldu.
Burak Yılmaz, Galatasaray’a transfer oldu ve 2012-2013 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nin grup maçlarında 6 gol bularak UEFA tarafından grup aşamasının en başarılı oyuncusu seçildi. Üst üste ikinci sezonda gol kralı olmayı başardı.
3- ÇİN
2016’da Çin’e transferi oldukça olaylıydı. Ancak Çin’de geçen süre Burak Yılmaz için çok ilginç bir deneyim olmuştu.
Fitbol Dergi’ye o dönem verdiği bir röportajda şöyle söylüyordu:
“Emin olun, İstanbul’da sokaklardaki ilgi ne kadarsa, Pekin’de daha fazlası var! Dediğim gibi, en ateşli ve en fazla taraftar burada… Medyanın dili ise daha anlayışlı ve empati kuran, yapıcı bir tavırda. Şöyle bir örnek vereyim; ilk transfer olduğum dönemde çok ağır bir sakatlık geçirdim. Ligin ilk devresinde hemen hemen hiç oynayamadım. Büyük paralar karşılığı ve büyük beklentilerle transfer olduğum yeni bir ülkedeydim, baskı altında hissediyordum kendimi… Medyanın hakkımda ne konuşup ne yazdığını da bilmiyordum. Bunu kulüpte paylaştığım zaman bana sakin olmamı, böyle bir baskıya gerek olmadığını, herkesin sabırla bu süreci atlatmamı bekleyeceğini, önemli olan şeyin sağlığım olduğunu söylüyorlardı. Ligin son 14 maçında forma giydim, 11 gol attım, beklentileri de karşıladım. Bu süreçte bana olan yaklaşımlarının, güvenlerinin, yarattıkları rahat ortamın rolü çok büyük oldu. Oyuncular olarak futbol ortamından tek beklentimiz budur aslında…”
4- DÖNÜŞ
Burak Yılmaz Çin’de mutluydu. Ama işin profesyonel yanından bakılınca Türkiye’deki oyunu arıyordu. Trabzonspor’a geri döndü.
İlk maçlarında Burak Yılmaz’ı izlemek inanılmazdı. Sanki uzun zamandır futboldan uzak gibiydi, bıraksanız topu yiyecekti.
Bu özlem ve artık olgunlaşan futbolu Burak Yılmaz’ı bir seviye daha yukarıya taşımıştı.
Ancak asıl dönüşü, başladığı yere oldu.
Beşiktaş taraftarları ilk başta Burak Yılmaz transferine mesafeli durdular. Burak’ın Beşiktaşlı olduğunu herkes biliyordu ama aradan geçen zamanda yaşananlar, özellikle de kazanma hırsı iki tarafın arasının soğumasına neden olmuştu.
Beşiktaşlılar Burak forma giymeye başladığında, hırsını ve gol atma, kazanma azmini siyah beyazlı formayla göstermeye başladığında ise geri dönüşünü kucaklayacaklardı.
Burak aslında olmak istediği yerdeydi. Ancak koşullar ve kapıda bekleyen, kariyerinin son yılında Lille forması giyme, Avrupa’ya transfer olma fırsatını hayata geçirdi.
5- BENJAMIN
Benjamin Button misali, Burak Yılmaz kariyerinin en üst seviyesine en sonda, 36 yaşında ulaştı. Lille formasıyla 4 maç üst üste gol atarken artık tek rakibi Zlatan Ibrahimoviç’ti.
Ve Burak’ın Zlatan’a kötü haberleri vardı. Ligue 1’de 8 maç üst üste gol ve asist üreterek skora katkı yapan en yaşlı oyuncu oldu, Ibra’ya ait olan rekoru ele geçirdi.
Yusuf Yazıcı ile kurdukları muhteşem iş birliği Avrupa futbolunun en çok konuştuğu olaya dönüştü.
Sparta Prag maçında ise oyuna son 10 dakikada girip 80 ve 84’te iki gol atarak takımının gruplardan çıkmasında büyük rol oynadı.
Artık Fransa medyası onu konuşuyordu, sosyal medya onu anlatıyordu ve her yer Burak Yılmaz’ı yazıyordu.
Çin’deki en büyük sorunu dil olan Burak Yılmaz’ın Fransa’daki manşetleri okumakta hiç zorlanmadığını varsayabiliriz.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum