Futbol tarihinde onlarca kardeş futbolcu hikayesi vardı. Inzaghi’ler, Neville’ler, Boateng’ler, Toure’ler ve dahası… Bugün Hazard'lar var söz gelimi ve Götzeler ile Zidane'lar yaklaşıyor.
Arçil ve Şota, Serdar ve Serkan Korkmaz gibi ülkemizde de birbirinden güzel kardeş hikayeleri yazıldı.
Ancak bizim bugünkü BEŞ konumuz, bilmediğimiz kardeşlerin futbol hikayeleri…
1- SOCRATES VE RAI
Aslında bu listedeki pek çok kardeşten daha başarılı bir kariyer edindi Rai, ancak abisinin gölgesi fazla genişti.
Futbola Botafogo’da başladı. PSG’de 1990’larda oynarken bir dönem kaptanlık yaptı. 1993-1998 yılları arasında Paris takımının Galatasaray ile Avrupa Kupası eşleşmesini hatırlayanlar, PSG’nin gollerinden birini Rai’nin attığını hatırlarlar mı?
Rai, Sao Paulo’ya geri döndü ve futbolu ülkesinde bıraktı.
Rai’nin kariyerinin tek şanssızlığı abisi değildi. Brezilya tarihinin en iyi futbolcularının bazıları ile aynı nesilde forma giydi. 1994 Dünya Kupası’da, grup aşamasındaki ilk maçta Rusya’ya karşı kaptan olarak çıktı ve penaltıdan gol attı. Ancak sonraki maçlarda önce oyundan alındı sonra da yerini Mazinho’ya kaptırdı. Turnuvanın kalanını yedek kulübesinde izledi.
2- WESLEY VE RODNEY SNEIJDER
Sneijder’ler 3 erkek kardeşin hepsi futbolcu, en büyük abi Jeferry de Ajax altyapısında futbola başlamış ve yetenekleri ile gelecek vaat eden bir futbolcuydu ancak genç yaşta yaşadığı ağır sakatlık sonrasında futbola dönemedi.
Wesley, ikinci Sneijder, Dünya Kupası'nda forma giyip Şampiyonlar Ligi Kupası kaldırarak bir dünya yıldızı haline geldi.
Rodney, en küçük kardeş, abilerinin ayak izlerini takip edip Ajax’ta başladı futbola ancak Hollanda’da kendisini kanıtlamayı başaramadı.
Wesley’in Galatasaray’a transferi sonrası hazırlık kamplarında sarı-kırmızılılar ile çalıştı, denedi. Maçlarda yengesi ile birlikte abisini izlerken çok kez görüntülendi. Sonunda Dundee United’a transfer oldu.
Rodney, BBC’ye verdiği röportajda, abisi Wesley’in onunla birlikte Galatasaray’da forma giymesini çok istediğini anlatıp şöyle ekledi: “Onun gölgesinden çıkmam gerekiyordu. Birlikte oynama fikri cazip olsa da gerçekleşmesi zor bir hayaldi.”
Rodney Sneijder için İskoçya basını “abisine çekmiş” değerlendirmesi yapıyor, tekniği ve futbol zekalı birbirlerine çok benziyor deniyor. Hollanda basınında ise “abisinin ismi altında ezilmeseydi çok daha parlak bir kariyeri olabilirdi” yorumları yer alıyor.
Bir Hollandalı gazeteci Rodney üzerindeki Wesley etkisini şöyle açıklıyor: “Rodney evet yetenekli, Wesley onun için hem şans hem de şanssızlık. Transfer görüşmelerinde abisinin adı masadayken çok işine yarıyor ancak sahaya çıktığında ondan abisinin performansını bekliyorlar o da zorlanıyor.”
3- MUSTAFA VE SİNAN PEKTEMEK
Kardeş durumuna dair en çarpıcı örneklerden biri de Mustafa Pektemek ve abisi Sinan.
Sinan Pektemek, kendisi ile röportaj yapmak isteyen gazetecilere önce soruyormuş, “emin misiniz, isim veya telefon karıştırmış olmayın, ben Mustafa’nın abisiyim” diye.
Sinan Pektemek’in çok özel bir hikayesi var. Pektemek ailesi 3 erkek 1 kız kardeş, en büyük abilerine babaları Mehmet Bey futbol oynamasına izin vermemiş. Aynı tavrı ortanca oğlu Sinan için de göstermiş. Mustafa okul takımları turnuvasında Sakarya’daki amatör takımlar tarafından beğenilip teklif gelince Mehmet Bey fikrini değiştirmiş, Mustafa’nın takıma girmesine destek vermiş. Hemen ardından da Sinan’a yani ortanca oğluna, 21 yaşına gelmiş olmasına rağmen, “halı sahalarda top koşturacağına git bir takımda oyna” demiş.
Sinan Pektemek’in yaşı engel gibi görünse de o pes etmemiş, 24 yaşında ilk profesyonel sözleşmesine imza atmış.
Sinan Pektemek de kardeşi Mustafa gibi bir santrfor. Ancak iki kardeş arasındaki tek benzerlik bu; Mustafa için efendi deniyor, Sinan ise kendisini “daha kavgacı” olarak değerlendiriyor. Her ikisi de Sarıyer’de futbol oynadılar, önce Mustafa, o ayrıldıktan 2 yıl sonra da Sinan Sarıyer forması giydi. Sarıyer’de her ikisini de izleyenlerin yorumu: “Sinan daha iyi ama Mustafa daha efendi”
Bir röportajında Sinan Pektemek şu ifadeyi kullanıyor:
“İlk başlarda ‘Mustafa çok akıllı çocuktu, abisi de öyledir’ derlerdi, sonra görürlerdi ki hiç alakamız yokmuş. Kariyerim Mustafa’nın oynadığı kulüplerde bıraktığı güzel izleri silerek geçti (gülüyor)! Tabii artık o kafayla bir şey olmayacağını anlayıp, duruldum.”
Sakaryaspor, Sarıyer, Zeytinburnuspor gibi çok sayıda takımda forma giydikten sonra 2019’da Kocaelispor’da futbolu bırakan Sinan Pektemek, kardeşi gibi santrfordu, ancak kendisinin de belirttiği gibi, birbirlerine pek benzemiyorlardı.
4- GIANLUIGI VE ANTONIO DONNARUMMA
Milan’ın kalecisi Donnarumma’yı bilirsiniz… Ama muhtemelen küçük kardeşi kast ediyorsunuz.
Aslında Milan’da iki tane Donnarumma var, ikisi de kaleci. Gianluigi, Milan altyapı direktörünün “milyonda bir bulunur bir yetenek” dediği, ailenin küçük Donnarumma’sı, 16 yaşında sahaya çıktı, çizgiye geçti. Arkasında ise abisi, Antonio olacaktı.
2006’da 15 yaşında Milan altyapısına transfer olan Antonio Donnarumma ise hep bir beklenti yaratsa da bir türlü A takıma düzenli olarak geçemiyordu. 2010’da kiralık olarak alt lig takımlarına gönderilmeye başlandı, kalecinin deneyim kazanması gerekiyordu, malum. Piacenza, Gubbio, Genoa, Bari’nin ardından Yunanistan’da Asteras Tripolis’e gitti. 2017’de Milan’a geri döndü.
Kardeşi Gianluigi, 16 yaşında Milan kalesine geçerken, Antonio ise Bari’de kiralıktı. 2017’de iki kardeş 4 yıllık birer sözleşme imzaladılar. O yılın aralık ayında, Milan’a geldikten 11 yıl sonra Antonio, İtalya Kupası’nda ilk kez sahaya çıktı.
Şimdiye dek Milan kalesinde 3 kez maça çıkan ve hiçbirinde kalesinde gol görmeyen Antonio Donnarumma, kardeşinin arkasında ikinci kaleci olarak bekliyor.
Olur da Milan’ın ilk 11’i gözünüze çarparsa, belki göz atarsınız, acaba kardeş mi abi mi oynuyor…
5- TONI VE FELIX KROOS
Bu özel bölümün en başındaki, en başarılı futbolcu kardeşler listesine girmeleri işten bile değildi, o zaman da onları “Toni Kroos ve kardeşi” diye değil, Toni ve Felix Kroos diye yazacaktı.
Toni Kroos, Real Madrid’e ve Dünya Kupası şampiyonluğa uzanan muazzam kariyeriyle ışıldarken, kardeşi Felix de kendisini Hansa Rostock’ta göstermeye çalışıyordu. Çok şanssız bir şekilde A takıma yükseldiği ilk sezonda takım küme düşünce, Felix de Werder Bremen’e transfer oldu.
Pek çok kez şans buldu, ancak onların aslında şans değil şanssızlığa dönebileceği kimsenin aklına gelmemişti muhtemelen.
Bremen forması ile Şampiyonlar Ligi’nde Tottenham’a karşı, abisinin yıllar sonra takım arkadaşı olacak olan Luca Modric’e penaltı yapması, örneklerden sadece biriydi.
Werder Bremen’de geçen 6 yılını sezon ortalaması olarak 5-6 maçta oynayarak geçirdikten sonra 2016’da Union Berlin’e kiralık gönderildi. Aslında belki de Felix’in ortalaması Bundesliga 2’ydi, Berlin’de sezonda 30 maçın üzerine çıkan bir oyuncuya dönüştü.
Union Berlin küme yükseldi, Felix Kroos ise geri döndü, Eintracht Braunschweig’de forma giyiyor şu sıralar.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum