Her şeyleri kendilerine özgü, her şeyin bir Napoliten yapılışı var… Makarnanın, terzi dikişinin, çikolatanın, müziğin… Elbette futbolun da Napoliten halini icat edeceklerdi, bir Arjantinlinin efsane ayaklarıyla...
Napoliten kelimesi Fransızca kökenli ve “Napoli’li, Napoli’ye ait” anlamına geliyor. Bu benzersiz ve kendine has Akdeniz şehri, yüzlerce sinema filmine konu olmuş, adına şarkılar yazılmış, aslında son derece mütevazi, çoğunlukla orta gelirlidir. Futbolda sadece SSC Napoli’yi biliriz.
Napoli, Maradona'nın takımıdır, Napoli Maradona'nın şehridir.
NAPOLİ’NİN TAKIMLARI
Napoli’nin en büyük takımı elbette Napoli, ancak iki futbol takımı daha bulunuyor. Biri Sporting Neapolis, diğer Internapoli. İtalya’nın alt liglerinde çok sıkça karşılaşılan, iflas-birleşme-ayrılma-yeniden kurulma döngüleri içinde iki kulüp de defalarca kez yeniden doğdu.
Società Sportiva Calcio Napoli ise 1902’de, 2 İngiliz denizci tarafından kuruldu. O yıllarda İtalya’nın güneyinde “denizci takımları” adı verilen bu kulüplerden çok sayıda bulunuyordu hatta bir kupaları bile vardı.
1925’te İtalyan bir futbol kulübü haline gelmesini ise bir Paraguaylıya borçlu; Atilla Sallustro. Napoli tarihinin ilk süper yıldızı, ilk futbol kahramanı ve bugün bile hala en fazla gol atan oyuncusu olan Sallustro, Napoli’nin takım olarak popüler haline gelmesinde başrol oynadı.
Akdeniz’de sürekli göç alan ve binbir milletten insanın bir arada yaşadığı Napoli’ye kimliğini veren, takımın da çok milletliliğiydi.
Elbette bir görünüp bir kaybolduğu, kısa parlamalı tarihi de şehrin özünden gelir.
MARADONA
Maradona ile ilgili her okuduğunuz yazıda, her izlediğiniz belgeselde Napoli mutlaka geçer. Bugünün parasıyla 12 milyon avro bonservis bedeli ile rekor kırılarak Barcelona’dan transfer edilen Maradona, Napoli için de dönüm noktası oldu. Şehrin futbol tarihçileri, “O geldikten sonra Napoli’de futbol ve Maradona din gibi bir şeye dönüştü” diye tabir ederler. Çünkü futbol, futbolluktan çıkar.
Bu durum 1990’da Maradona’nın Napolilere, İtalya’da oynanan Dünya Kupası yarı finalinde Arjantin’i desteklemelerini söylemesine kadar varır.
Maç, Maradona’nın 6 yıldır formasını giydiği ve “ikinci evim” dediği Napoli’nin San Paolo Stadı’nda oynanacaktı! Bu durum Maradona ve doğal olarak Arjantin için umut, İtalya için sorun anlamına gelecekti.
“Yılın 364 günü kendi ülkenizde yabancı olarak görülüyorsunuz, bugün sizden milli takımı desteklemeniz bekleniyor, ben ise yılın 365 günü Napoli’liyim.”
Maradona’nın yakaladığı nokta, Napolilerin İtalya’nın şehri olmaktan uzak, unutulmuş ve kenara atılmışlık hissiydi. Sosyal anlamda çökmüş, ekonomik olarak zayıf ve başkent tarafından göz ardı edilen bu Güney vilayetinin insanları, Kuzey’e deplasmana gittiklerinde “İtalya’ya hoş geldiniz!” pankartı ile karşılanıyordu.
1987’deki Serie A ve Coppa Italia zaferleri sayesinde bölgenin kaybeden havasını muzaffer olarak değiştiriverdi. 1989’daki UEFA Kupası ve bir sonraki sezon gelen ikinci Serie A şampiyonluğu ise Maradona’yı Napoli halkının gözünde kahraman haline getirmişti.
Maç saatini otobiyografisinde şöyle anlatır Maradona: “Sahaya adım attığımda ilk duyduğum şey alkıştı. Tüm pankartları okudum: ‘Diego kalbimizde, İtalya şarkılarımızda’, ‘Maradona, Napoli seni seviyor ama İtalya bizim evimiz’ ve daha nicesi. Tüm turnuva boyunca ilk kez Arjantin Milli Marşı baştan sona alkışlandı. Bu benim için yeterli bir zaferdi. Etkilenmiştim. Onlar benim insanlarımdı.”
“LIFE IS LIFE”
1984’te Avusturyalı pop rock grubu Opus tarafından kaydedilen “Life is Life” şarkısı, İlk kez 2010 yılında gol müziği olarak Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu stadında çalınmıştı.
Sonraki sezon boyunca da çalmaya devam etti. Sonrasında nedendir bilinmez, arada değişikliğe gidildi, sonra yeniden Life is Life’a dönüldü. Hatta 2015’te Fenerbahçe-Galatasaray maçı ile… Bir habere göre, Pereira, o maç öncesinde hafta boyunca futbolcularını bu şarkı ile hazırlamıştı, motivasyon olarak…
Tarih 19 Nisan 1989. Yer Berlin Olimpiyat Stadı. UEFA Kupası yarı finalinde Bayern Münih ile Napoli karşılaşacaklar. Maç öncesi iki takım futbolcuları sahada ısınıyorlar, o sırada stat hoparlörlerinden dönemin popüler şarkılarından biri, Opus’un Life is Life’ı çalmaya başlıyor.
Isınmakta olan Maradona saha içerisinde şarkıya kendisini kaptırıyor. Sonrasında da ayağına bir top alıyor ve Life is Life’a topla yaptığı dansla eşlik etmeye başlıyor.
Dünya futbol yayıncılığı tarihinin en unutulmaz dansı desek, yanılır mıyız? Alman yayıncı kanal RTL’in en az iki kamera ile çektiği Maradona’nın topla dans görüntülerini daha önce izlemiş olanlar anımsamıştır. Kaçıranlar içinse adres: Youtube’a girin, Maradona Life is Life yazın…
Okuyucu Yorumları
0 Yorum