Moğolistan neresidir diye sormazsınız muhtemelen, ne de olsa Asya kıtasının ortasındaki devasa topraklarıyla, kuzeyde Rusya ve güneyde Çine' komşu ülke, tarih kitaplarından oldukça aşinadır hepimize… Cengiz Han’ın Moğol İmparatorluğu’nu tarih sınavlarına çalışırken ezberlemiştik.
Ancak modern Moğolistan çok daha farklı, bunun en büyük nedeni ise nüfusu yüzölçümüne göre en seyrek bir ülke olması. 1,6 milyon kilometre karelik bu devasa ülkenin nüfusu ise 3 milyonun biraz üzerindedir. Yarısı çöl yarısı ise dağdan oluşan Moğolistan’ın güneyi ile kuzeyi arasındaki sıcaklık farkı 50 dereceyi bulabilirken, başkent Ulan Bator’da kışlar -28, yazlar 18 derece ortalama sıcaklıkta geçer.
Şöyle düşünün, aynı gün ülkenin güneyinde kum fırtınası varken kuzeyinde tipi görülebiliyor.
Moğolistan’da futbol hiçbir zaman çok popüler bir spor dalı olmadı. İklimin de rol oynaması sayesinde genelde kapalı spor salonlarında yapılan sporlar tercih ediliyor. Magic Johnson sayesinde de ibre basketbola kaymış.
Özellikle televizyonun yaygınlaşması ve NBA maçlarının yayınlanması, Moğolistan’da çok büyük bir basketbol sevgisine neden olmuş. Aynı şey Premier Lig ile olmamış. Bu cümleden “Premier Lig’i izlememişler” anlamı çıkmasın, sadece futbolu izleyip basketbol oynayan bir gençlik ortaya çıkmış.
İlginçtir, Moğolistan Futbol Federasyonu daha eski, 1946’da kurulmuş ve Moğolistan Ligi de 1955’te başlamış. İlk basketbol takımı ise 1956’da kurulmuş olsa federasyonun FIBA’ya katılma tarihi ancak 2000 olmuş.
Ters bir ülke…
Moğolistan’ın bugün 1. Ligi olan Premier Lig’de oynayan takımlarının büyük bir bölümü son 20 yıl içinde kuruldu, son şampiyon Ulaanbaatar City söz gelimi 2016. Son 8 sezonda 6 şampiyonluk gören Erchim ise 1994 ile en eski kulüplerden biri.
Yeni kulüpleşme, Moğolistan’da futbolun yapısını da değiştirmeye başladı. 2013’te, futbolu çocukluğunda Premier Lig izleyip Chelsea taraftarı olarak sevmiş, sonradan iş adamı olan Enkhjin Batsumber, bir futbol takımı kurmaya karar veriyor ve Paul Watson’ı arıyor.
Mikronezya’da milli takım teknik direktörlüğü macerasını “Ayağa Kalk Pomphei” adlı ktabıyla anlatan, eski spor gazetecisi Paul Watson, “Bu kadar manyak olabilecek tek kişinin ben olduğumu düşünmüş” diye anlatıyor.
Enkhjin, Watson’la buluşup 2013’te Bayangol FC’yi kuruyor. İsim Türkçesiyle biraz enteresan olsa da aslında Bayangol, Moğolcada “zengin nehir” anlamına geliyor ve başkent Ulan Batur’un bir semti.
Kulüp kuruluyor, en alt kademe 2. Lig’den başlıyorlar ve 2 yıl sonra da Premier Lig’e yükseliyorlar. Paul Watson da arkadaşı Matt ile birlikte kulübe ortak oluyor.
Watson’a Moğolistan’ın nasıl bir yer olduğunu sorduk, o da Moğolistan’ın neden Mikronezya’dan daha zor bir futbol ülkesi olduğunu şöyle anlattı:
“Moğolistan’da çok sayıda yetenekli futbolcu var ama seyirci neredeyse yok gibi. İngiltere Premier Lig maçlarını televizyondan izliyorlar ama lig maçlarına gelmiyorlar. Bizim ilk hedefimiz burayı harekete geçirecek rol model olabilecek futbolcular yaratmak. Bunu diğer ülkelerden transfer yaparak başaramayız, Moğollardan çıkmalı. Milli Takım’ın kötü performansı da pek yardımcı olmuyor.”
Bayangol FC, İngiltere’deki akademilerle ortaklık anlaşması yaptı ve kendi bulup çıkardıkları futbolcuları eğitim için İngiltere’ye göndermeyi hedefliyorlar.
Ochiroo Batbold, o oyunculardan biri olabilir, en azından Paul Watson’ın ona olan güveni tam. 16 yaşında A takımla sahaya sürmekten korkmadıkları bu genç delikanlı için yol uzun.
Unutmadan, hatırlatalım. FIFA, Moğolistan’daki 11 kadın futbol takımının COVID-19 sonrası yeniden kapılarını açabilmesi için 500 bin dolarlık bir yardım yaptı.
Moğolistan Futbol Federasyonu bu paranın antrenman sahaları ve her yaştan kadının futbol eğitimi için kullanılacağını açıkladı.
Kadın futbolu Moğolistan’da kısa sürede erkekleri geçerse, nedenini biliyoruz…
Okuyucu Yorumları
0 Yorum