Futbolu İngilizler icat etmiş olabilir, ancak kıta Avrupa’sı savaş öncesinde karışmadan hemen önce, futbola yön veren Macarlardı.
Bugün bile hala tarihte çok önemli bir yer tutan Macarların futbola bıraktığı taktiksel gelişim, kalıpların dışına çıkarak oyunu geliştirmeleri ve gelmiş geçmiş en iyi futbolculardan sayılan isimleri ile futbol kitabının ilk cildinde hatırı sayılır bir yere sahipler.
Özellikle de santrfor kavramına Hidegkuti ile vurdukları damgayla…
İNGİLİZLERİ KARIŞTIRAN MACAR
Jonathan Wilson’ın ünlü kitabı, Futbol Taktikleri Tarihi’nde 1953’ün Kasım’ında Wembley’de oynanan İngiltere-Macaristan maçının hikayesinden küçük bir alıntı yapalım:
“İngiltere’yi sahadan silen isim Hidegkuti oldu. Ne de olsa İngiliz oyuncular forma numarasının mevkiyi belirlediği bir kültürün içinde büyümüşlerdi. 7 numara giyen sağ kanat oyuncusu, 3 numaralı sol bekin karşısında olmalıydı, 5 numaralı santrhaf 9 numarayı giyen rakip santrforu tutardı. Bu gelenek öyle yerleşikti ki televizyon spikeri Kenneth Wolstenholme maçın ilk dakikalarında yabancıların bu tutumunu izleyicilerine açıklama gereği duymuştu. Hem durumu hoş gören hem de bıkkın bir tonla, ‘Macar oyuncuların forma numaraları kafanızı karıştırmış olabilir, bunun nedeni numaraları belli bir mantık çerçevesinde dağıtmaları, yani santrhaf 3 numara giyerken bekler 2 ve 4 giyiyor.’ Başka bir ifadeyle Macarlar, oyuncuları geçmişte kalmış geleneklere göre değil sahadaki konumlarına göre numaralandırıyordu: Bir İngiliz bununla nasıl baş edecekti ki? Daha çarpıcı olanı, santrfor sürekli orta saha çizgisine doğru ortadan kayboluyorsa santrhaf ne yapacaktı?”
HEYKELLERDEN BİR MÜZE
İngilizlerin “Yüzyılın Maçı” adını verdiği ve hem Wembley’de hem Macaristan’daki iki karşılaşmada da çaresizce mağlup olduğu takımın köklerini toprağa veren ise bir İngiliz’di.
Jimmy Hogan, Kıta Avrupa’sı Avusturya ve Wunderteam ile çalkalanırken, büyük dahi Hugo Meisl’le çalışıyordu. Macarlara top kontrolünü, hızı, pas organizasyonlarını öğreten ve Macaristan futbol tarihi yazılırken adına ayrı bir başlık açılan Jimmy Hogan olmuştu.
Macaristan futbolu denince akıllara gelen başlıca isimleri gözünüzün önüne getirdiğinizde heykellerle dolu bir müze salonuna baktığınızı fark edersiniz.
FIFA’nın dünyada yılın en güzel golüne adını verdiği, İngiltere tarihinin ağır iki yenilgisinin başrol oyuncularından Ferenc Puskas ise tacın sahibidir.
Yüzyılın Maçı oynanırken, bir Macar artık başka milli takımın formasını giyiyordu.
Messi’yi ve Ronaldinho’yu izlemiş şanslı bir nesiliz, ancak Kubala’ya, yani “Barcelona’nın yaratıcısı”na dair sadece anlatılan hikayeleri gözlerimizi kapatıp dinleyerek ve hayal ederek erişebiliyoruz. Olur da yolumuz Nou Camp’a düşerse, stadın önüne dikilen heykelini izleriz bir de…
DÜNYA VATANDAŞI
Laszló Kubala, 1927’de Budapeşte, Macaristan’da doğdu. Futbola çok küçük yaşta başladı ama kendisinden 5-6 yaş büyük çocuklarla birlikte altyapı eğitimi alıyordu, 1944’te 17 yaşındayken Ferencvaros’ta profesyonel oldu ve Macaristan’ın alt yaş kategorilerinde milli forma ile tanıştı.
Macaristan’da askerlik zorunlu görevdi, orduya yazılma zamanı geldiğinde Kubala, başka bir şey için yaratıldığı inancına karşı koyamayarak, futbol uğruna ülkesinden vazgeçti.
Çekoslovakya’ya, Slovan Bratislava’ya transfer olurken vatandaşlığını ve milli takımını da değiştirdi. Futbola olan açlığı bitmiyordu, kulübünden tesislerde kalmak ve mümkün olduğunca çok antrenman sahasını kullanmak için izin istediğinde, ona nasıl bir bakış attılar acaba…
Ancak olmadı, Kubala yerleşememişti, ait olmadığı bir ülkede göçebe yaşama alışamadı, rejimle başının belaya girmesi riskini göze aldı, Macaristan’a geri döndü. Doğduğu ülkenin milli formasını üzerine geçirdi, Vasas’a imza attı.
Sonrasında olanlar oldukça karmaşık; asla kanıtlanamayan iddialar ve suçlamalar arasında, diyorlar ki “aslında rejimin kurallarına uymadığı için”...
1949’da, bir kez daha ülkesini terk etmek zorunda kaldı. İtalya’ya giden bir kamyonun kasasında…
Roma’da mülteci kampında geçen Pro Patria formalı günlerin ardından İtalya’nın ve Avrupa’nın en başarılı takımı olan Torino deneme maçı teklif etti, Benfica ile yapacakları dostluk karşılaşmasına, Portekiz’e davet etti. Kubala’nın oğlu ateşler içerisindeydi, gidemedi, dönüşte görüşeceklerdi. Ne yazık ki Torino takımı İtalya’ya dönemedi, bindikleri uçak Superga Faciası’na dönüştü.
Binemediği uçakla ölümden dönen Laszlo için Macaristan Futbol Federasyonu’nun iddiaları üzerine FIFA futboldan men cezası vermişti. Bir anlamda “nefes alıp vermeni yasaklıyoruz” demekti bu adeta…
Kubala rotasını İspanya’ya çevirdi, 1950’de FIFA’nın yasağına rağmen Barcelona’ya imza attı. “Korkma” dediler, “Barcelona her şeyi halleder!” Halledildi, yasak kalktı, nasılı biraz muamma, General Franco’nun adı geçiyor…
1953’te Kubala bir transfer daha yaptı, İspanya Milli Takımı’na! Bu onun üçüncü milli forması olacaktı ve Dünya Kupası tarihinin gördüğü en büyük 5 futbolcudan birine dönüşecekti.
Çekoslovakya kayıtlarına göre adı Ladislav Kubala… Macaristan’daki doğum sertifikasında Lazslo Kubala yazıyor… İspanya’da Ladislao Kubala olarak nüfusa yazıldı. Tarihteki yeri ise baki kaldı.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum