Bu bir sadakatin hikayesi, bu sevdiğini peşine düşen devasa bir kitlenin istilası... Corinthians, dünyanın en ünlü taraftarı değil ama aslında olmalıydı. Çünkü onlarınki deplasmana gitmekten çok kitlesel göç, taraftarlığın ötesinde sadakatin resmi neredeyse.
CORINTHIAN İSTİLASI
“İstila” kelimesi çok güçlü gibi dursa da aslında bu onların deplasmana gidiş biçimi…
Corinthians, Brezilya'da adeta uçuyordu. Ligde elde ettikleri başarılar, ortaya koydukları futbol ile önce Sao Paulo'yu ele geçirdiler.
1951'de maç başına elde ettikleri 3,43 gol ortalaması Brezilyalıların adeta başını döndürüyordu.
Ancak 1954'ten 1977'ye dek, 23 yıl adeta kupa orucu tuttular. Kulüp tek bir elle tutulur başarı kazanamıyordu.
Taraftarları ise Corinthians'ın peşinden bir an olsun ayrılmadı.
1976'da Fluminense maçı için Sao Paulo'dan Rio de Janiero'ya 70 binden fazla Corinthians taraftarının gidişi, tarihe "Corinthian Invasion" (Corinthian İstilası) olarak geçti. 1977'de Marumbi Stadı'ndaki Ponte Preta maçı 146 binden fazla taraftarın önünde oynandı.
Bu istilalar öyle efsaneleşmiştir ki 1976’da Maracana’da Fluminense maçına çıktıkları yolculuğun görüntüleri insanın tüylerini diken diken eder. Portekizce bilenlere, Youtube üzerinden ulaşabilecekleri “Invasao Corinthiana” adlı belgeseli tavsiye edebilirim… Belgesel 1976 ile başlar ve 2012’ye uzanır. Çünkü 2012’de FIFA Dünya Kulüpler Kupası için Japonya’ya gidişleri bu kültürün bugün hala yaşamakta olduğunu kanıtıdır.
Brezilya ile Japonya arası 17.360 km ve uçakla gitmek 24 saat 50 dakikanızı alır. 30 binden fazla Corinthians taraftarını Japonya sokaklarında gördüğünüz zaman kendi kendinize şu soruyu sorarsınız: Bu bir istila değil de nedir?
ROMEU & JULIETA
Palmeiras ile Corinthians rekabeti, Paulista derbisi olarak biliniyor.
Dünyanın en etkili 10 ezeli rekabetinden biri ve sıklıkla gerilimin yaşandığı, kentte hayatı durduran bir rekabet.
İki kulübün taraftarları arasındaki ilişkinin tanımını şöyle yapalım; Sheakespeare’in ünlü Romeo ve Jülyet hikayesinin Brezilya’da çekilen sinema filmi versiyonunda, Romeo Corinthians taraftarıdır, Jülyet ise Palmeiras yöneticisinin kızı; asla bir araya gelememelidirler.
Sheakspear bu konuda ne düşünüyordur bilemiyorum, gerçi bir İngiliz olduğuna göre itiraz etmezdi muhtemelen…
Marcos Caruso ve Jandira Martini, Sheakspear’ın ünlü hikayesini modern zamana uyarlamak üzere ellerine kağıt kalemi alırlar ve iki aşığı Corinthians ve Palmeiras ile ayırırlar. 2005 yılında Bruno Barreta yönetmen koltuğuna geçer. “O Casamento de Romeu & Julieta” adıyla çekilen film futbol sinemasının en benzersiz örneklerinden biri kabul edilir.
Filmin sonunu söyleyip de spoiler vermeyeyim ama sürprizli bir sona ve daha da güzeli, kolay kolay aklınızdan çıkmayacak repliklere davet edeyim… Corinthians’ın gerçekte nasıl bir tutku olduğunun ipuçlarını filmin içinde bulacaksınız,
FIEL
Sadakat ayrım yapmaz, ya varsınızdır ya yoksunuzdur, tüm diğer sorular sadakatin tanımına girmez. Gerçek dostun tanımını yaparken hep denir ya; “Gel” dediğinde “n’oldu?” diyen değil, “nereye?” diyen gerçek dostunuzdur.
Corinthians sadakati de böyledir. Brezilya’nın en popüler ikinci takımı ve kıta tarihinin en başarılı takımlarından biri olsa da Corinthians da düşmüştü bir zamanlar.
Yanlış yatırımlar, mali dengesizlik ve borçlar sonrası sportif başarı da gerileyince 2007'de Serie B'ye düştüğünde arkasındaki destek asla azalmadı.
Taraftarın sadakati 2009'da yönetmen Andrea Pasquini'ye ilham verdi ve SC Corinthians'ın 2. Lig macerası "Faithful" (Sadakat/Fiel) adıyla belgesel haline getirildi. (Evet adamlar her şeyin belgeselini, filmini çekiyorlar, yaşadıkları her şeyi kayıt altına alıyorlar. Saygı duyulası…)
Kulüp 2009'da Serie A'ya geri döndü. Ve Serie B’deki mücadeleleri boyunca yanlarından ayrılmayan taraftarlarına bir sürprizi vardı:
Dünya futbolunun gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri El Fenomeno Ronaldo! İmzalar atıldığında herkes şok olmuştu ama Flamengo cephesinde daha çok öfke vardı. Ronaldo’nun Flamengo taraftarı olduğunu bilmeyen yoktu. Sakatlıklarla boğuştuğu süreçte antrenmanlar için Flamengo tesislerini kullanmıştı. Ancak Ronaldo’nun futbolu bırakmaya niyeti olmasa da kulübün kendisine bir teklifi olmamıştı.
Şöyle diyordu Ronaldo: “Bana futbol oynama şansını Corinthians sundu, ben de onlara en güzel şekilde teşekkür edeceğim.” Corinthians 2009’u hem eyalet şampiyonluğu hem de Brezilya Kupası ile taçlandırdı.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum