SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

BEŞ: Gerrard, Lampard, Giggs, Terry, Campbell

BEŞ | 10.06.2020 13:02

Şampiyonlar Ligi şampiyonlukları, yenilmezlik rekorları, üst üste Premier Lig şampiyonlukları kazandılar, ama efsaneliğe kupalarla erişmediler.

Didem DİLMEN Didem DİLMEN
BEŞ: Gerrard, Lampard, Giggs, Terry, Campbell

Dünya futbol tarihinin “hiçbir şey kazanamamış” nesillerinden biri de 2000’lerin İngiltere’sidir. Kulüp takımlarıyla Şampiyonlar Ligi şampiyonlukları, yenilmezlik rekorları, üst üste Premier Lig şampiyonlukları kazandılar, ama ne bir Dünya Kupası, ne bir Avrupa Şampiyonluğu…

Bir araya geldiklerinde neden kaybettiklerini asla çözemediğimiz, İngiltere’nin yetiştirdiği en büyük yıldızların BEŞ’ini bir araya getirdik.

1- STEVEN GERRARD

Söz konusu Steven Gerrard olunca, onu övmek için sayısız sıfat bulabilirsiniz. Gerrard’ı yere göğe sığdrmak bir yana içinde onlarca sayıda “en” geçen paragraflar yazılmıştır, hala da yazılmaya devam edecektir. .

Steven Gerrard, Liverpool FC'nin kapısından içeri girdiğinde yalnızca 7 yaşındaydı, 29 Kasım 1989’da, Blackburn Rovers maçının son dakikalarında Vegard Heggem’in yerine oyuna girdi.

1 UEFA, 1 Şampiyonlar Ligi, 1 Süper Kupa, 1 de İngiltere Lig Kupası kaldırdı, hiç Premier Lig şampiyonluğu görmedi.

Gerrard, “En”leri olduğu kadar hayal kırıklıkları ve kederleri de yaşanmış, şanssızlıklara boyun eğmek zorunda kalmıştır. Liverpool’un Premier Lig tarihinde şampiyonluğa en fazla yaklaştığı 2013-2014 sezonunda Chelsea karşısında ayağı kayıp da kendi hayalinden kendi şanssızlığı yüzünden geri düşmenin acısını da yaşadı. Liverpool’u şampiyonluktan eden o ayağının kaydığı an… Asıl sinir bozucu olan da Steven Gerrard denince o görüntünün asla unutulmasına izin verilmeyecek olasıdır.

Hangi yönünden bakarsanız bakın, Steven Gerrard, özel bir adamdır.

Onun “En”lere ihtiyacı yoktur…

2- FRANK LAMPARD

Yıl 2007… İngiltere Federasyon Kupası finali… Chelsea’nin rakibi Manchester United… Normal süresi golsüz tamamlanan maçın uzatmaları oynanmaktadır. Dakikalar 116’yı gösterdiğinde, Frank Lampard’ın asistini gole çeviren Didier Drogba oluyor ve kupaya Chelsea uzanıyordu.

O maçın ardından kendisine uzatılan mikrofonlara konuşan Frank Lampard, “Sonsuza dek Chelsea’de kalmak istiyorum” demişti.

Frank Lampard, 2013-2014 sezonu öncesinde kontratını 1 yıl daha uzatmak için uzun süre yönetimle görüştü, elinden geleni de yaptı ama formasına tutunmayı başaramadı. Sözleşme uzatma sorularına cevap verirken, “Chelsea’de kalma umudumu her zaman içimde yaşatıyorum” diyordu, mavi forma altında futbolu bırakabileceğine olan inancını kaybetmiyordu.

Lampard’ın, 2001’de ilk kez üzerine geçirdiği Chelsea formasına duyduğu bağlılık, aradan geçen 13 yılda gerçek bir tutkuya dönüşmüştü. Babasının efsaneleri arasında yer aldığı, kendisinin de futbola başladığı West Ham United formasından daha büyük bir sevgiyi Chelsea’nin mavi formasına duymuştu, tek hayali futbolu burada bırakmaktı.

Ama o hayal, rüyalardan bile uzaklara savruldu, okyanusu geçti, bir başka kıtaya düştü, Amerika Birleşik Devletleri’ne…

“Yalancı ayrılıklar” vardır, gidersiniz ama sadece dönmek için…

Futbolu bırakmasına izin vermeyen Chelsea’ye teknik direktör olarak döndü. Bugün de mikrofonu uzatsanız, 2014’te söylediği cümleyi tekrar eder muhtemelen…

3- RYAN GIGGS

İngiltere futbolunun en özel adamlarından biri, Ryan Giggs, 2013-2014 sezonuna,  Manchester United futbolcusu olarak başladı; önceki 24 sezonun tamamında olduğu gibi… Ancak futbol perilerinin onun için başka planları vardı.

Son yılların en fazla eleştirilen sezonunun bitimine doğru, Manchester United’ın David Moyes ile yollar ayırıldı.

Giggs, takım elbisesini üzerine giydi, yedek kulübesinin ilk sırasındaki koltuğuna yerleşti. Kimse bilmiyordu ama Ryan Giggs, formasını sezonun Old Trafford’daki son maçına kadar içinde taşımaya devam etmişti. Belki gerek olur diye…

6 Mayıs 2014 günü, Hull City’e karşı teknik direktör olarak sahaya çıkarken, teknik direktör Ryan Giggs, futbolcu Ryan Giggs’i da yedekler listesine yazmıştı.

Karşılaşmanın bitimine 20 dakika kala kendisini oyuna aldı ve futbolcu olarak son kez sahaya çıktı, kendi jübilesini yapıyordu. İngiltere Premier Ligi tarihinde ilk kez bir teknik direktör takımının golüne asist yaptı.

Efsane nasıl olunur?

4- JOHN TERRY

İngiltere’nin hayal kırıklıklarının başkenti Chelsea’dir, hiç kuşkusuz. O isimlerden biri de John Terry’dir.

Bir nesil için Chelsea demek, duran topta koşar adımlarla savunmadan rakip ceza sahasına doğru giden John Terry görüntüsüdür, çünkü her maçın hikayesi farklı olsa da bu an her defasında yaşanır.

Chelsea forması ile kazanmadık kupa bırakmayan Terry, 2019’da Chelsea taraftarları tarafından “kulübün son 10 yılının en iyi futbolcusu” seçildiğinde, Chelsea forması giymiyordu.

2017’de, Chelsea’nin şampiyonluğunu ilan ettiği maçın 26. dakikasında, taraftarların ve sahadaki takım arkadaşları ve rakip oyuncuların alkışları arasında kenara gelip formasını üzerinden çıkardı.

Herkes futbolu bırakmasını bekliyordu, ancak Terry, Aston Villa’ya imza atarak kariyerine bir sezon daha ekledi.

O sezon Championship’te, İngiltere 2. Ligi’ndeki Aston Villa’ya neden imza attığı sorulduğunda ise şu cevabı verdi; “Premier Lig’de oynayıp Chelsea’ye karşı sahaya çıkmak istemedim”.

Efsane nasıl olunur?

5- SOL CAMPBELL

Arsenal, tarihe 2004’te yenilgi görmeden kazanılan şampiyonlukla geçti, her ne kadar 2019’da Liverpool buna çok yaklaşmış olsa henüz tekrar edilemedi. Invincibles, Yenilmezler kadrosunun en önemli isimlerinden biri, aynı zamanda İngiltere Milli Takımı’nın da unutulmazlarından Sol Campbell, 3 Avrupa Futbol Şampiyonası, 3 Dünya Kupası gördü.

2016’da Londra Belediye Başkanlığı için adaylığını koyduğunda aslında seçilmesi gerekirdi. Tabi o ihaneti olmasaydı…

West Ham United altyapısından Tottenham’a transfer oldu ve 1992’de ilk kez giydiği A takım formasını 2001’e kadar üzerinde taşıdı. O aslında bir Tottenham efsanesi olacaktı, ta ki ezeli rakip Arsenal’in teknik direktörü Arsene Wenger, tarihin en iyi takımını kurmak için onu seçene kadar… 2001’de, sadece birkaç kilometre uzaklıktaki Arsenal’e imza attı, Tottenham taraftarları bu ihaneti asla unutmadılar. Ancak Arsenal’in son Premier Lig şampiyonluğunda hala onun adı yazıyor.

Sol Campbell, 2006’da Arsenal’den ayrılırken masada iki teklif vardı; Juventus ve Fenerbahçe. Tüm o dedikodular gerçekti… Ancak Campbell, İngiltere’de kalmayı seçti.

3 yıl Portsmouth forması giydi ve 2009’da 3 alt lige, Notts County’e imza attı, 2012’de Newcastle United’da futbolu bıraktı.

Sol Campbell, İngiltere’de son dönemde yeniden gündeme gelen “Neden Premier Lig’de siyahi teknik direktör yok?” sorusuna en iyi cevaplardan biridir. 2018’de Arsenal için adı geçse de 3. ve 4. Lig takımları çalıştırmaya devam ediyor.

Bir gün Premier Lig renklerinden kurtulursa, en büyük adaylardan biri olarak Sol Campbell’in adı geçiyor.  

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya