Transfer olmuş dünyanın en büyük yıldızlarından bahsetmiyoruz…
Real Madrid efsanesi olmak işte bu yüzden zordur, çünkü her ne kadar görünmez olsa da efsane olmakla Real Madrid’li olmak arasında devasa bir uçurum vardır.
Bunu başarabilmiş çok az oyuncu oldu.
Bu hafta BEŞ’i, Real Madrid denince akla ilk gelen isimlere ayırdık.
1- ALFREDO DI STEFANO
Barcelona ile Real Madrid arasında çok sayıda transfer savaşı çıkmıştır, ancak en büyüğü Alfredo Di Stefano olsa gerektir.
River Plate’de futbola başlayan Di Stefano, Arjantin’de ligin grev nedeniyle durmasının ardından futbol oynamaya devam etmek için Kolombiya’ya, Millonarios’a kiralanmıştı.
İspanya’daki özel bir turnuvada Barcelona ve Real Madrid’in bakışları üzerine kilitlenmişti ve ezeli rakipler harekete geçtiler.
O yıllarda Kolombiya ligi FIFA tarafından tanınmıyordu, Barcelona resmî olarak bonservisini elinde bulunduran River Plate ile anlaşmış, Millonarios’a da bir miktar para teklif etmişti.
Ancak tam o dönemde General Franco yönetimi İspanya’da yabancı oyuncuların futbol oynamasını yasakladı, bunu fırsat bilen Real Madrid, Di Stefano’ya özel çalışma izni çıkardı ve oyuncuyla da sözleşmeyi imzaladı.
Kulübü tarafından Barcelona’ya satılan ve kendisi Real Madrid’e imza atan Di Stefano, şimdi hangi takımın formasını giyecekti?
Olay mahkemeye taşındı. Hakim, oyuncunun 2 yıl Barcelona’da, 2 yıl Real Madrid’de oynamasına karar verdi.
Ancak Barcelona karışmıştı, bu durumu alınmış bir yenilgi olarak gören üyeler başkan Carreto’nun istifasını istediler, yeni yönetim Di Stefano üzerinden haklarından vazgeçti.
Alfredo Di Stefano, Real Madrid tarihinin en büyük efsanesi oldu.
2- EMILIO BUTRAGENO
1980’lerin başı… Real Madrid zirvenin uzağında geçirdiği üst üste sezonlara çare olarak, efsane futbolcusu Alfredo Di Stefano’yu takımın başına geçirir. Kara talihini, Di Stefano ile yeneceği inancı ile tribünleri dolduran binlerce Real Madrid’li, ilk 10 haftada sadece 6 galibiyet alabilen beyaz formaları hüzünlü gözlerle izlemektedir.
Di Stefano’nun elinden gelen çok az şey vardır. Öte yanda, Castilla’da bir hareketlenme başlamıştır. İkinci ligde mücadele eden Castilla’nın gençlerinin rakip tanımazlığı, Real Madrid’in acılarını dindirecek ilacın gözün önünde topa vurmaktadır. Ve o ünlü manşet atılır: La Quinta del Buitre, Akbaba’nın Beşlisi!
Castilla’nın Akbaba’sı Emilio Butrageno'dur ve 4 arkadaşı Manolo Sanchis, Martin Vazquez, Michel, Miguel Pardeza’dır.
1983’te Castilla-Bilbao İspanya ikinci ligi maçında tribünlerde 80 bin Real Madrid taraftarını görünce omuzlarındaki yükün ağırlığını ilk kez hissedeceklerdir.
“Hiçbir ikinci lig maçında böylesi bir kalabalık yaşanmadı, o maçın tribünleri Madritistaların geleceğe umutla bakışıydı, muhteşemdi” diye anlatır o günü Butrageno yıllar sonra…
Di Stefano’nun Akbaba’nın Beşlisi’ni Real Madrid A takımına entegresi 1 yıldan uzun sürer ama aşı tutar.
İspanya futbolunun sonraki 15 senesine damga vuran, 2 UEFA Kupası ve 5 İspanya şampiyonluğunun yanı sıra İspanya Milli Takımı’nın da iskeleti haline gelir.
1981’de altyapı kapısından girdiği Real Madrid’de 1995’te artık bedeni izin vermediği için ayrılır Emilio Butragueno, Atletico Celaya’da son yıllarını geçirir. Başının üzerinde taşıdığı, Real Madrid’in ruhu olan tacını, Raul Gonzeles Blanco’ya devrederek…
3- RAUL
Raul Gonzales Blanco…
Onu şöyle tabir ederler; “Real Madrid dünyanın servetini harcadı, Los Galacticos’u kurdu, ama Raul yani takımın ruhu olmasaydı, hiçbir şey kazanamazlardı.”
Bu cümlenin üzerine daha ne eklenebilir ki?
Raul, Real Madrid’e ezeli rakibi Atletico’nun altyapısından transfer edildi. Emilio Butragueno’nun tacını devralarak A takıma çıktı. Hocası ise bir başka Real efsanesi Valdano’ydu. Sadece 17 yaşındaydı, henüz ikinci maçında Madrid Derbisi’nde ilk golünü attı.
Tek bir formanın altında geçen 15 yılın ardından, aklı fikri ve kalbi hala Real Madrid için yaşıyor olsa da bedeni kaldıramıyordu. Eski hızı yoktu, artık yetişemiyordu.
2010’da, Guti’nin ayrılığının ertesi günü, Real Madrid’e veda etti.
Raul futbolunun son yıllarını Bundesliga’da Schalke 04’te geçirdi. Kısa Al Sadd ve New York Cosmos maceralarının ardından futbolu bıraktı.
4- GUTI
Real Madrid’in altyapısı genelde ezeli rakibinin çok gerisindedir, çünkü Real Madrid dünyanın en iyi futbolcularını transfer ederek Los Galacticos kurmasıyla ünlüdür.
O altyapı, gerçek bir dünya yıldızı ve bir Real Madrid efsanesi yaratmayı başarmıştı oysa…
Guti, 1985’te, 9 yaşında girdiği Real Madrid’in kapısından, kimsenin kolay kolay başaramayacağı bir hikaye yazdı. Alt yaş kategorilerinden A takıma çıkmak!
550 kez formasını giydiği Real Madrid’in kanındandı. Hiçbir zaman istikrarlı bir performans adamı olmadı, bazen çok sarsıldığı dönemler de oldu. Ama Real Madrid’den kim giderse gitsin, Guti kalıyordu.
2010’a kadar…
2009-2010 sezonunda teknik direktör Pellegrini ile yaşadığı tartışma, yaşadığı sakatlıklar, psikolojik olarak kendisini iyi hissetmemesi gibi pek çok neden bir araya geldi.
Guti, 2010’da Beşiktaş’a imza attı. Bizler de son resitalini canlı izleme şansına eriştik.
O her zaman bir Real Madrid efsanesi olarak kalacak…
5- SERGIO RAMOS
Bugün Real Madrid kadrosunun en büyük efsanesi, kuşkusuz Sergio Ramos’tur Real Madrid adına…
Futbola Sevilla’da başladı ve 2004’ta A takıma yükseldi. 1 yıl sonra ise Real Madrid’e transfer oldu. Bir daha da bu ikiliyi birbirinden ayırmak mümkün olmadı.
Dünyanın aktif futbol hayatına devam eden en golcü savunma oyuncusu olan Sergio Ramos, takımının kaptanlığını da taşıyor.
Real Madrid tarihinin en büyük sakarlığı da ona ait.
18 yıl ve üst üste oynanan finallerin ardından, Real Madrid, 2011 yılında Barcelona’yı finalde geçerek Copa Del Rey hasretine nokta koyar…
Kutlamalar takım otobüsünün taraftarlarla buluşması ile doruk noktasına çıkmıştır. Kupa, otobüsün üzerindeki Sergio Ramos’un ellerinden kayıp aracın ön tekerleklerinin altına girer.
“Kupaya zarar gelmedi” dense de, ardından Real Madrid tarafından gerekli tamirin aslına uygun olarak yapıldığı açıklandı.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum