BEŞ'te bu hafta, Orta Avrupa'nın titanlarına göz atacağız.
Eski Yugoslavya, futbolda hem takım hem yetiştirdiği oyuncular anlamında, dünyanın dört bir yanında ekol olarak kabul edilir. Ancak Orta Avrupa'nın diğer ülkeleri, bu kadar yakın oldukları 5 büyük lige çok az futbolcuyla damga vurabildiler.
Lewandowski, Hagi, Shevchenko, Hamsik ve Nedved ise içinde bulundukları dünyayı değiştirmek ve önyargıları yıkmak için boy gösterdiler.
1- LEWANDOWSKI
Polonya, ülke içinde ve milli takımlarda çok önemli katkılar sunan büyük futbolcular yetiştirdi. Grzegorz Lato, Polonya Milli Takımı ile 100 gole ulaştı, Lubanovski ise 1980’de futbolu bırakana kadar ülke tarihinin en değerli futbolcularındandı.
Ancak burada ne kadar isim sıralasak da hiçbiri Robert Lewandowski gibi dünyayı etkisi altına almadı.
Elbette yaşadığı çağ ile de çok ilgili, iletişimin ve görüntünün, maçların tüm dünyanın etrafını ışıktan bile hızlı dolaştığı 21. yüzyıl, Lewandowski’nin çağı…
Ancak gençlik dönemlerinde Lewa, scoutların dikkatinden kaçmıştı. Bugünlerde Gornik Leczna takımını çalıştıran Franciszek Smuda, bir scout önerisiyle izlemeye gittiğinde, 15 dakika sonra “ Ağaç görmek isteseydim ormana giderdim" yorumunu yapıyor.
O “ağaç”, ülkesinin mütevazi takımlarda başladı, 2008’de Lech Poznan’a transfer oldu ve 2010’da Bundesliga’ya Borussia Dortmund’a ayak bastı. 2014’te, Avrupa’nın en büyük 5 takımından birine, Bayern Münih’e imza attı.
Lewandowski’nin sayısız rekoru var; sonuncusu, 20 Haziran 2020’de gelen “Bundesliga'da bir sezonda en çok gol atan yabancı futbolcu”.
22 Eylül 2015'te Bayern Münih'in Wolfsburg'u 5-1 yendiği maçta tam 5 rekor kırdı, bunların 4’ü Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi.
Yedek kulübesinden oyuna girdiği maçın 51., 52., 55., 57., ve 60. dakikalarda, neredeyse topla her buluştuğunda gol attı.
Lewa’nın aynı anda kırdığı 5 rekor:
- Oyuna sonradan girip en fazla gol atan futbolcu
- 2 dakika 22 saniye ile en hızlı hat-trick.
- 5 dakika 59 saniye ile en hızlı 4 gol.
- 8 dakika 59 saniye ile en hızlı 5 gol.
- Bundesliga tarihinde bir maçta en fazla gol atan futbolcu.
235 gol ve 65 asist ile Bundesliga tarihinin en skorer yabancı oyuncusu ve Bundesliga'da arka arkaya 11 maçta gol atan ilk futbolcu olan Robert Lewandowski, çıtayı gökyüzüne koymaya devam ediyor.
2- PAVEL NEDVED
Çek Cumhuriyeti olarak 1996’dan bu yana hiçbir Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası kaçırmadılar ve 2004’te de yarı final, 2012’de çeyrek final oynadılar.
Orta Avrupa’nın 21. yüzyılda en fazla futbol yetiştiren (Eski Yugoslavya ülkelerini saymazsak) ülkelerinden biri oldu. Petr Cech gibi bir kaleci, Jan Koller gibi efsane bir santrfor, ülkemizde de forma giyen Milan Baros ve Tomas Rosicky’nin de aralarında bulunduğu golcüler yetiştirdi.
Öte yandan Çek Cumhuriyeti tarihinin en büyük yıldızı kuşkusuz Pavel Nedved’di.
23 yaşında milli formayla boy gösterdiği EURO 96’dan İtalya’ya Lazio’ya geçti. “Kimsenin tutamadığı sarışın çocuk”, 2001’de Juventus’a transfer oldu ve hem İtalya hem Avrupa futboluna damga vurdu.
Dünya futbolunun, 10 numaraların değişimine sahne olduğu günlerde başrollerden birini adlı ve bekleyen, çalım atan, yıldızların yerine savaşçı, defansa yardıma gelen, adam kovalayan ve bütün bunların üzerine oyunu kuran 10’ların doğumuna adını yazdırdı.
Sven-Goran Eriksson’un "tamamıyla eksiksiz" diye tabir ettiği, İngilizlerin “Çek bombardıman silahı” adını taktığı Pavel Nedved, 2003’te Ballon d’Or’u kazandı.
Pavel Nedved, yeri doldurulamaz bir futbolcuydu, şimdi ise Juventus’ta yönetici olarak kazanmadık başarı bırakmıyor.
Ah o Şampiyonlar Ligi kupası da bir gelse…
3- HAGI
Hagi ismi kulaklarımıza çalındığında, zihnimizde yankılanır…
“Hagi, Hagi, Hagi, Hagi”… Yanlış anlaşılmasın, bilmeyenler için söyleyelim, bu tekrarlama aslında bir gol anlatımıdır. Tamamı da şöyledir:
“Hagi, kaleye baktı, bir çalım, nefis bir hareket, Hagi, Hagi, Hagi, Hagi, Hagi… Hagi…”
Sevgili Ercan Taner’in, toplamda 7 defa “Hagi” dediğini kayıtlara alalım. 11 Ağustos 1999’da Rapid Wien’e atılmış o gol, muhtemelen her şeyin başladığı anı simgelediğinden unutulmadı. (Ya da Ercan Taner’in anlatımını bir şarkı gibi ezberlediğimizden…)
Karpatların Maradona’sı, Hagi’nin dünya futbolundaki yerini özetlemenin en güzel yolu olsa gerek. Ancak söz konusu Hagi’yse, bu kadarla bırakmak da mümkün değil.
Hagi’nin kuşku götürmez yeteneklerine rağmen zorlu karakteri, Real Madrid ve Barcelona formalarını giydiği dönemlerini kaotik geçirmesine neden oldu. Real Madrid ile geçirdiği en iyi sezonun ardından birden bire İtalya’da Brescia’ya imza atması, onun için “Zamanının en iyi futbolcusu” diyen Johan Cruyff’la hiç bitmeyen tartışmaları, Hagi’nin en büyük başarıların köşesinden dönmesine neden olmuştur.
Ancak Galatasaray ile kaldırdığı 2000 UEFA Kupası, Maradona’nın Napoli ile başardığından bile daha zordu. Zaten Maradona’yı sadece Hagi ile karşılaştırmamız da bundandır.
Romanya futbolu ne kadar yetenekli futbolcular yetiştirse de Hagi, çıtaları ufukların bile ötesine koydu. Onu aşabilmek için “Karpatların Messi’si”ne ihtiyaçları olacak…
4- ANDRIY SHEVCHENKO
Küçükken boksördü bilgisini aldığınızda, bir anda kariyeri boyunca nakavt ettiği rakip savunmacıları anlayabiliyorsunuz.
Ukrayna futbolunun yetiştirdiği en büyük yetenek, Shevchenko diyebilir miyiz? Bakalım…
Dünya futbol tarihinin en önemli kültürlerinden biri olan SSCB’nin futbolunun en büyük takımlarının bulunduğu ve futbolcularını yetiştiren Ukrayna’nın, Oleg Blokhin ve Igor Belanov’dan sonra Ballon d’Or kazanmış 3. oyuncusu Shevchenko’dur. Efsanevi Dinamo Kyiv altyapısının radarına yakalanıp Milan ve Chelsea’de geçirdiği kariyeri boyunca, kendi neslinin en korkulan santrforu olmuştu.
Shevchenko, sinir bozucu bir rakipti, defans oyuncularını geçerken neredeyse bir tek üzerlerine basmadığı eksik kalırdı. Hep güçlü, hep formda, hep aklı sadece futbolda, hep odaklanmış… Gözünüzün önüne getirin, Shevchenko’nun gözleri hep öyle bakardı.
Futbolu bıraktıktan sonra Ukrayna Milli Takımı teknik direktörlüğüne geçti, kulvar değişince sıralama da değişti.
Shevchenko’nun, sadece Ukrayna ve SSCB değil, dünya futbolunun akışını değiştiren, çığır açan teknik adamı Valeriy Lobanovskyi efsanesinin mertebesine ulaşabilmesi için çok ama çok daha fazlasını yapması gerekiyor.
5- MAREK HAMSIK
Çekoslavakya’nın dağılmasının ardından Çekler futbolda turnuva sektirmezken Slovakya için aynı durum geçerli olmadı.
İlk kez 2016’da boy gösterdiler ve dahası, futbolcu yetiştirme konusunda da Orta Avrupa’nın kenarında kaldılar.
Son dönemin, Slovakya adına en önemli oyuncusu Marek Hamsik, hem tarzı hem de Napoli’de gösterdiği performans ile ayrıştı.
Çin’e transfer olmadan önce İtalya’da çok canlar yakan Hamsik de parayı seçti ve belki daha ileri gidebilecekken gözlerden uzakları tercih etti.
Slovakya’nın en ilginç futbol hikayesi ise 3 kuşak aynı isimle ülke futboluna hizmet eden Vladimir Weiss’lerdir. El Gharafa’nın Slovak oyuncusu Vladimir’in babası Vladimir, futbol kariyerini ülkesinde geçirdi, bugünlerde Gürcistan milli takımının teknik direktörü ki Slovakya’yı çalıştırdığı dönemde oğlunun hocasıydı... Baba Vladimir’in babası, dede Vladimir ise Çekoslavakya’nın önemli defans oyuncularındandı, 2018’de hayata veda etti.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum