SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

BEŞ: Et, Brandy, Vanessa, Bean, Milan

BEŞ | 29.01.2020 12:37

Kobe Bryant'ın hayatı, futbolla tanışma öyküsü, eşi Vanessa ve Milan sevgisi, ailesi, rap müzik albümü hikayesi, çok daha fazlası...

Didem DİLMEN Didem DİLMEN
BEŞ: Et, Brandy, Vanessa, Bean, Milan

41 yaşında, kızıyla Gianna ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybeden Kobe Bryant, basketbolun yaşayan efsanesiydi. Tarihin gördüğü en büyük sporculardan biriydi ve arkasında bıraktığı basketbol mirası onu altın harflerle yazdı.

Bu hafta BEŞ’te Kobe Bryant’ı anmak istedik.

Kobe Bryant’a dair 5 bilgiyi bir araya getirdik.

Onu güzel anılarıyla anmak, belki biraz hüzünle gülümsemek ve veda etmek için BEŞ Kobe Bryant özel bölümü başlıyor...

1- ET

Kobe Bryant’ın adı et türünden gelir; Japonya’da Wagyu bölgesinde yetişen hayvanlardan elde edilen Kobe, dünyanın en pahalı etidir.

Açık alanda, bağlanmadan, stressiz ve sakin bir hayat yaşayan, dünyanın en kaliteli otlarıyla beslenen, arpa suyu içen ve yemeklerden sonra masaj yapılan hayvanların kas yapısı gelişmediği gibi sinir dağılımı da çok az oluyor. Bu da Kobe etini dünyanın en lezzetli eti yapıyor, tabağı yüzlerce dolara servis ediliyor.

İnsan kıskandıran bu hayvanlar şanslı ama kısa bir hayat yaşıyorlar diyebiliriz.

Kobe hem etin adı aynı zamanda Japonya’nın en büyük altıncı metropolünün...

Peki bir insan çocuğuna neden et ismi verir?

Baba Joe ve anne Pamela, Kobe’ye hamile olduğu günlerde restorana yemeğe gidiyorlar, menüde Kobe’yi görüyorlar. Doğacak oğulları için harika bir isim olduğuna karar veriyorlar.

2- BRANDY

Kobe Bryant, henüz lise öğrencisiyken, 1996 yılında NBA draft’ında Charlotte Hornets tarafından seçilmiş ve hemen ardından takasla LA Lakers’a transfer olmuştu. Üniversite okumadan direkt liseden NBA’ye giden az sayıda oyuncudan biriydi.

Ancak bizim hikayemiz bu olaydan hemen önceye ait, Kobe’nin mezuniyet balosuna dönemin R&B ve televizyon yıldızı Brandy Norwood’la gidişini anlatacağız. Yukarıdaki fotoğrafın hikayesini...

Henüz bir basketbol yıldızı olmamış, lise takımında parlayan ve NBA takımlarının scoutları tarafından izlenmekte olan Kobe, Lower Merion Lisesi’nde öğrenciydi. 1996 yılında dönemin festivallerinden Essence Ödülleri’ne davet edilmişti. Gerisini annesi şöyle anlatıyor:

“Eve geldi ve Brandy adında çok sevimli bir kızla tanıştığını anlattı. O kız 17 yaşında, ünlü bir şarkıcıydı ve televizyon dizisinde oynuyordu. Kobe, mezuniyet balosuna davet etmek istedi, Brandy’e bir mektup yazdı ve bir süre sonra Brandy aradı. Annesinden mezuniyete gelmek için izin alabildiğini söyledi.”

Brandy gibi ünlü bir yıldız neden lise basketbol takımının oyuncusunun mezuniyetine gelsin ki? Kendisi anlatsın:

“Küçük yaşlardan beri televizyon ve müzik dünyasının içindeydim. Kobe ile mezuniyet balosuna gittiğimiz gün kendimi ilk defa 17 yaşında normal bir genç kız gibi hissettim. Dans ettim, sohbet ettim, Kobe sayesinde o balo hayatımın en güzel anılarından biri oldu.”

Kobe, NBA’ye geçtikten kısa süre sonra Brandy’nin oynadığı “Moesha” adlı dizinin bir bölümünde konuk oyuncu olarak oynadı.

Ama hayır, Brandy ile Kobe arasında asla romantik bir ilişki olmadı. Onlar sadece çok iyi iki arkadaştılar. Kobe bu dünyadan gidene kadar da öyle kaldılar...

3- VANESSA

Kobe’nin asıl hayat arkadaşı, gerçek aşkı ise Vanessa’ydı.

Çocuklarının annesi Vanessa ile Kobe’nin tanışma hikayesi de oldukça ilginç...

Yıl 1999, Kobe yıldızlaşmaya başladığı Lakers’ta oynuyor. Öncesinde lisedeyken arkadaşlarıyla rap yapan, hatta kendilerince kayıtlar da yapan Kobe için müzik sadece hobiydi. Amcak 90’ların sonunda rap müzik patlamıştı, Will Smith’in “Gettin Jiggy Wit It” adlı şarkısıyla müzik listelerinde uçmuştu. Birkaç yıl öncesinde de Shaquille O’Neil’in “What’s Up Doc” adlı şarkısıyla bir denemesi olmuştu. Sony Müzik Kobe’ye bir rap albümü yapmayı teklif etti. Kobe de lisede birlikte müzik denemeleri yaptığı Russell Howard’ı aradı. Albüm üzerinde günlerce çalıştılar, sözleri yazıp müzikleriyle uğraştılar. Ancak Sony yöneticileri demoyu dinlediklerinde “acaba” dediler, “daha modern bir şeyler mi denesek?”

Kobe ve Russell’dan daha popa yakın, biraz daha soul, biraz daha funk bir şarkı yapmalarını istiyorlardı. Dönemin çıkış yapan güzellerinden Tyre Banks’ı da projeye dahil edeceklerdi. KOBE adlı şarkıyı birlikte seslendirecek olan Kobe ve Tyre aynı zamanda sevgili de olacaklardı.

Albüm bitti, hatta klip de çekildi. Klip çekimi sırasında arkada dans eden kızlardan birine Kobe’nin önce gözü sonra gönlü kaymıştı. Adı Vanessa’ydı.

Albüm de klip de hazırdı ama ne şarkılar ne de projenin gidişatı Kobe’nin içine sinmemişti, Sony de çok mutlu sayılmazdı. Albüm rafa kalktı, klip de öyle...

Kobe ise bu maceradan en karlı çıkan olmuştu, tıpkı Vanessa gibi... İkili tanıştıktan 2 yıl sonra evlendiler, 4 çocukları oldu; Natalia Diamante, Bianka Bella, Capri Kobe ve babasıyla birlikte o helikopterde olan Gianna Maria...

Bugün hiç birimiz Vanessa’nın yerinde olmak istemeyiz...

4- BEAN

Kobe Bryant’ın tüm çocuklarının iki ismi var, Kobe’nin kendisinin de iki ismi var.

Az bilinen bilgi, adının tamamı Kobe Bean Bryant’tır.

Ancak Bean adı resmi hiçbir belgede yazmaz.

Bean ismi babasının basketbolcuyken lakabı olan Jellybean’den gelir. Küçük yaşlarda evde aile içinde kullanılan Bean orta ismi resmi belgelerde bulunmadığından okula başladıktan kısa bir süre sonra yerini Kobe’ye bıraktı.

5- MILAN

Babası Joe “Jellybean” Bryant’ın İtalya’da basketbol oynadığı dönem, Kobe’nin çocukluk yıllarıydı. Mükemmel derecede İtalyanca bilen Kobe elbette Avrupa’da büyüyen bir çocuk olarak futbolla ilişki kurdu.

Kobe Bryant’ın sadık bir Milan taraftarıydı ve çocukluğu futbol oynayarak geçmişti. “İtalya’da kalsaydık futbola devam ederdim ve kesinlikle profesyonel futbolcu olurdum” diyen Kobe’nin en beğendiği futbolcu ise Thierry Henry’di.

Avrupa’da Barcelona’dan Galatasaray’a kadar onlarca futbol takımını ziyaret eden, antrenmanlarına konuk olan ve futbol dünyasıyla bağlarını asla kopartmayan Kobe Bryant, Dünya Kupalarını da kaçırmazdı.

Kobe Bryant futbol ve Milan hikayesini şu kelimelerle anlatıyor:

“İtalya’ya taşındığımızda basketbol kursuna gidiyordum, tek başıma. Potanın altında kocaman bir kale vardı. Basketbol antrenmanı bitince oradaki çocuklar futbol oynamaya başlarlardı. Ama ben nasıl oynanacağını bilmiyordum. Ben de oynamak istediğimi söylediğimde beni kaleye koydular önce. Uzun kolları ve bacakları olan bir çocuk için en doğru yer kaleydi. Sonradan öğrendikçe sahaya dahil oldum."

"Çocukken Milan taraftarıydım ve aslında nedeni Marco Van Basten hayranı olmamdı. Gullit, Rijkaard, Maldini, Baresi, harika bir takımdı. Kız kardeşim Juventus taraftarıydı ve evde maçlar sırasında ortalık baya karışıyordu.”

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya