Bu hafta BEŞ’te futbol tarihinin en unutulmaz 5 gol sevincini bir araya getirdik. Cristiano Ronaldo’nun SI’si, Drogba’nın korner bayrağına dizlerinin üzerinde kayması, Bale’in kalp işareti, Messi’nin büyükannesine selamı ve onlarcasını biliyoruz.
Biz biraz daha tescilli olanları ve eşsiz hikayelerini derledik.
Son bölümde deparlar var, kişiye özel olmamakla beraber sıra dışı hikayeleri ile BEŞ’e çok yakışacaklarını düşündük.
BEŞ, marka tescilli gol sevinçleri ile başlıyor.
1- STUDGE- Daniel Sturridge
Son yılların en özel gol sevinçlerinden biri Sturridge’a ait. Aslında gol sevinci değil de gol dansı demek daha doğru olur. Tamamen kendi icadı olan, bir kolundan diğerine tüm üst vücudunu dahil ettiği bu dansın bir de adı var, "The Studge".
Kardeşi ve kuzenleri ile evde müzik dinleyip ilginç dans denemeleri yapıp eğlenirken doğaçlama ortaya çıktığını anlatıyor. "Çok eğleniyorduk ve hadi bunu gol sevinci yapalım dedik" diyor.
Daniel Sturridge’ın Studge dansında üst bedeni, omuzları, dirsekleri, kolları ve bilekleri hatta parmaklarına kadar hep birlikte ancak farklı yönlere hareket ediyor.
Yapacak daha aklı başında iş bulamayan bazı İngiliz meslektaşlarımız oturup incelemişler, tek bir Studge dansında vücudunun 15 farklı yöne hareket ettiğini bulmuşlar. Açıkçası oturup da bu bilgiyi teyit edecek vaktimiz olmadığından doğrudur deyip geçmeyi tercih ediyoruz.
Altyapıdan Manchester City’e transfer olan ve oradan da Chelsea’ye geçen Daniel Sturridge, asıl performansına ulaştığı Liverpool döneminde bu dansı buldu. 2014 yılında da marka olarak tescil ettirdi. Bir başka deyişle, Studge dansını kendisinden izin almadan bir futbolcu yaparsa epey ciddi yaptırımları olabileceğinden tavsiye etmiyoruz.
Biz Trabzonspor maçlarında gol attığında ekran başında yapıyoruz, umarız sorun olmaz...
2- 3 ÖPÜCÜK – Luis Suarez
Marka olarak tescil edilmiş bir gol sevinci daha... Sahibi için o kadar özel bir anlamı var ki, haklı!
Luis Suarez’in gol sevinci 3 parmağını ve bileğini öpmesi, tam bir aile saadeti gösterisi.
Suarez önce bileğini öpüyor, sonra yüzük parmağını (karısı Sofia’yı), ardından sırasıyla baş parmağı (kızı Delphina’yı) işaret parmağını ve orta parmağını (oğulları Lautaro ve Benjamin’i) öpüyor.
Luis Suarez, Sofia ile 15 yaşındayken çıkmaya başlamıştı. 1 yıl kadar sonra, 2003 yılında, Sofia ailesiyle birlikte İspanya’ya taşındı. Luis’in sevgilisinin peşinden gitmesinin tek yolu vardı, futbolcu olup çok da iyi performans göstermek ve Avrupa’ya transfer olmak...
2006’da Hollanda ekibi Groningen’e imza attı, gösterdiği performans ile 1 yıl sonra Ajax’a geçti. 2009 yılında, Sofia’nın Barcelona’ya taşınmasından 6 yıl sonra, Luis Suarez ilk aşkıyla evlendi.
Bir başka deyişle, Luis Suarez her golünde onu futbolcu yapan Sofia’ya ve birlikte kurdukları ailesine teşekkür eder. Bu gol sevinci aynı zamanda boyunda dövmedir de...
Ey aşk, sen nelere kadirsin...
3- MATTHEUS – Bebeto
Tescil edilmiş olsa icadın sahibini milyarder edebilirdi, yazık oldu, keşke Bebeto’nun o zaman aklına gelseydi...
Takvimler 9 Temmuz 1994’ü gösteriyor. Dünya Kupası’nda Hollanda ile karşılaşacak olan Brezilya Milli Takımı’nın bebek yüzlü futbolcusu Bebeto’nun tek heyecanı çeyrek final maçına çıkacak olması değil...
Eşi Denise, üçüncü çocuklarını Rio de Janeiro’da bir hastanede dünyaya getirmiş, küçük Mattheus yalnızca 2 günlük…
Maçın 61. dakikasında Bebeto, Hollanda savunmasını atlatıp, kaleci De Goey’i geçti, boş kaleye topu gönderdi… Taç çizgisine doğru, kollarını bebek uyutur gibi sağa sola sallayarak koşan Bebeto’ya takım arkadaşları Romario ve Mazinho da katıldı. Yan yana sıraya girip kucaklarını açtılar, sanki küçük Mattheus babasının kollarındaymış gibi mutlulukla ve heyecanla kollarını iki yana salladılar. Bütün dünya, Mattheus’un doğumunu kutluyordu.
O golün sevinci, futbol kültürünün bir parçası haline geldi.
4- MASKE – Dybala
Yüzündeki gülümseme, sanki hala 4 yaşında futbola yeni başlayan küçük Paulo Dybala…
Oysa o masum ve çocuksu yüzünün altında, acımasız ve yırtıcı bir forvet gizli.
İkinci dünya savaşından sonra Arjantin’e göç eden Polonyalı dedesinin kökleriyle Arjantin’de doğup büyümüş Paulo Dybala. Palermo’ya geldiğinde daha 18 yaşında kumaşındaki yeteneği ortaya koydu. Bugün Tevez’le Del Pierro’yla Roberto Baggio’yla karşılaştırılıyor.
Dybala, sadece kendisine ait gol sevinci hareketi olan az sayıda futbolcudan biri, baş parmağı ve işaret parmağı ile gözlerinin altına bir maske yapıyor.
Hareketin tam adı Dybalamask. Anlamını ise kendisi şöyle anlatıyor:
“Çok basit aslında, bu gladyatörlerin maskesi. Bazen zorlandığımızda, yüzümüze bir savaşçının maskesini takarız. O maske sayesinde gülümsememizi ve iyiliğimizi kaybetmeden güçleniriz.”
5- DEPAR – Yılmaz Vural
Aslında depar gol sevinci Yılmaz Vural’a ait değil, diğerleri gibi tapusunu almak da mümkün değil ama teknik direktörün gol sevincinde attığı depar denince ilk akla gelen isimler arasında en sevdiğimiz hocamız.
1 aralık 2012’de o dönem Elazığspor’u çalıştıran Yılmaz Vural, Kardemir Karabükspor deplasmanındaydı ve kazanırlarsa kümede kalmayı garantileyeceklerdi.
Bir önceki hafta Galatasaray’a karşı penaltı kaçınca üzüntüden yıkılan Yılmaz Hoca, Karabük’teki maçı 1-0 kazandıklarını ilan eden son düdükle beraber sevincinden depara kalktı. O deparla soyunma odasına kadar koşmuş ve futbol tarihinin en unutulmaz koşularından birini gerçekleştirmişti.
Depar denince elbette Carlos Carvalhal’i de anmadan geçemeyiz. Nihayetin gol sevincinde sakatlanan futbolcuyu çok gördük de teknik direktör versiyonundan BEŞ bile çıkmaz.
24 ocak 2012’de iki kez geriye düştüğü maçı 90+6’da 3-2’ye getirip kazanan Beşiktaş’ın Portekizli hocası, son uzatmalarda gelen galibiyet golünün sevinciyle depara kalktı.
Egemen’in 3 puanı getiren golü sonrası Carvalhal kendini sahaya attı, kulübeden, köşe gönderine yakın bir noktada gol sevincini yumağı halindeki oyuncularının yanına, sprinter ağlatır bir hızla koştu: 10 saniye! Ani bir hareketle yüksek hızlı koşuya başlayınca sağ arka adalesinin yırtılmasına neden olmuş, “O kadar sevindim ki sakatlanmamı önemsemiyorum” demişti.
Tarihte bir gol sonrası hoca deparı daha var, ama sevinçten değil. Mourinho’dan... Açıklayalım.
9 Nisan 2014’te, Şampiyonlar Ligi’nde PSG’ye karşı Chelsea’nin başında çıkan Jose Mourinho, takımının 2. golünden sonra sevinçle yumak haline gelen futbolcularının yanına depar atmıştı.
Bu Portekizlilerde gol görünce depar atmak gelenek mi diyeceksiniz ama Carlos Carvalhal ile Jose Mourinho’nun tek benzerliği depar. Çünkü Mourinho sevincinden yapmadı.
Gol sonrasında yedek kulübesinden fırlayıp korner bayrağına doğru deparını atıp sevinmekte olan futbolcularını teker teker yerden kaldırdı ve sahaya gönderdi.
“Koşmam sevinçten değildi. Torres ve Demba Ba'ya defansa yardım etmelerini söylemek için koştum. PSG kontratak oynadı ve bizim için çok zor oldu çünkü hemen hiç alan bırakmadılar.” Golü attık, savunmaya gelin, yemeyelim demek için yani...
Şampiyonlar Ligi çeyrek final rövanşında, Chelsea ilk maçı 3-1 kaybetmişti. 2. gol tur anlamına geliyordu ve eğer yeseydi ellerinin arasından kayıp gidecekti. Neyse ki 2-0 bitti, elbette deparlı uyarının da faydası mutlaka olmuştur.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum