Son Tur: Tarihe İstanbul'da Tanık Olmak

İstanbul Park’ta 13-15 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen yarış birçok farklı dinamik sebebiyle unutulmazlar arasına girdi. Şanslıyız ki olumlu taraflar olumsuzlukları kapattı ve pilotların büyük bir çoğunluğu buradan mutlu ayrıldı. Ama Hamilton’ın şampiyonluğuna geçmeden önce birkaç noktaya değinilmesi gerektiği kanısındayım.

Bunlardan ilki asfalt sorunu olacak. Hafta sonu boyunca izlediğimiz şey bir noktadan sonra yağmur sebebiyle keyifliydi. Ama bir o kadar da gerginlik veriyordu. FIA yetkililerinin asfaltı temizlemeniz yeterli yenilemenize gerek yok cümlesine çok dikkat etmeyen yönetim, kararını asfaltı, yarışa çok kısa bir süre kala değiştirerek gösterdi. Bu süreçte asfaltta yol tutuşu sağlanmasını sağlayacak bir alt kategori yarışı olmaması ve buz gibi İstanbul havasına eşlik eden yağmur, çok fazla noktada yürekleri ağıza getirdi. Bir noktadan sonra pilotlar bu asfaltla boğuşmayı bırakıp içinde bulundukları rahatsız edici durumla eğlenir hale geldiler. Neredeyse spin atmayan pilotun kalmadığı iki günlük sürecin ardından sıralama turları inanılmaz bir sürprize ev sahipliği yaptı.

Hafta sonu boyunca pistin en hızlısı olarak görünen Max Verstappen, çok ufak bir farkla pole pozisyonunu Racing Point’in Kanadalı pilotu Lance Stroll’e kaptırırken üçüncü sırayı Stroll’ün takım arkadaşı Meksikalı Sergio Perez aldı.

Sergio Perez’in sıralama turlarından sonra dile getirdiği, “Üçüncü başlamayı ikinci başlamaya tercih ederim” cümlesi Max’in de canını sıkmış olsa gerek. Ki seanstan sonra bir duvar kenarına oturup yaşadığı hayal kırıklığını dünya basını da görmüş oldu.

Sıralama turlarında yaşanan bir diğer olay ise Hamilton’a ve yarışa geçmeden önce değinmek istediğim nokta.

2014 yılında Jules Bianchi’yi Japonya yarışında kaybeden Formula 1, o günden beri pistte bir çekici ya da benzeri taşıt varken seansı devam ettirmiyor ya da güvenlik aracı, en olmadı kırmızı bayrak ile pilotların güvenliğini sağlıyor. İstanbul Park’ta gerçekleşen sıralama turlarının ilk bölümünün sonunda 8. Virajda spin atıp kum havuzuna çakılan Williams pilotu Nicholas Latifi’nin aracını çekmek için orada bulunan çekici henüz işini tamamlamadan Michael Masi ve ekibi ikinci seansı başlattı. Hatta Alfa Romeo’nun tecrübeli pilotu Kimi Raikkonen bu tercihi kendi tarzında bir cümleyle eleştirirken yürekler ağıza Lando Norris ile geldi. Latifi’nin aracının kaldırıldığı anlarda 8. Virajı geçen Norris, ufak bir kontra verdi. Bu kontrayı kurtaramasa yaşayacağımız şey tahmin edilenden çok ama çok daha ağır olabilirdi. Şanslıyız ki ucuz atlattık. Glenn Freemann’ın attığı, “Üzgünüz Jules, görünen o ki pek bir şey öğrenememişiz” tweeti yeterli anlama sahipti.

Asfalt ve yol tutuşu sorunu başta Valtteri Bottas'ın 6 spin atmasına neden olup yarışı saçma bir duruma sokarken Max Verstappen de Finlandiyalı pilota 3 spin ile eşlik etti. Alex Albon ise benim neyim eksik dedi ve arttırdı. Bu kadar spin ve neredeyse hata yapmayanın kalmadığı yarışta, Sebastian Vettel ise kalitesini konuşturdu. Ferrari'nin hızlı olmadığı hatta fazlasıyla yavaş olduğu bu sezonda tecrübesiyle podyumu genç takım arkadaşından aldı...

TARİH

Tarih kelimesinin TDK’ye göre üçüncü anlamı, “Bir konuyu, geçmişi ve gelişimi içinde inceleyen anlatı”dır. Benim bu bölümde tarihe ele alma şeklim bu olacak. Buradaki konu Formula 1, geçmiş Schumacher, gelişim Lewis Hamilton ve anlatı bu metin olacak.

7 Ocak 1985 tarihinde Stevenage’de doğan Hamilton, belki de Formula 1 tarihindeki şampiyonlar arasında en zor şartlardan gelen pilottu. Kariyerinde kazandığı 7 dünya şampiyonluğu ve dominasyonu sebebiyle bu başarısı bazen antipati kazandırdı ona. Ama her zaman dediği şey, bir insan olduğu, hataları ve doğrularıyla bir insan olduğuydu. Bunu, bu tavrını hiç değiştirmedi. Bu sene ABD’de yaşanan ırkçılık olaylarının ardından takındığı tutum ve duruşu onu daha da güçlü bir isme döndürdü, mitleştirdi.

Michael Schumacher’in galibiyet ve dünya şampiyonluğu sayısına ulaşmak 4, 5 yıl öncesine kadar uzak bile denemeyecek kadar uzak bir ihtimalken, 2016 yılında takım arkadaşı Nico Rosberg’e kaptırdığı şampiyonluk hem kaskında hem de sırtında taşıdığı, “hala yükseliyorum” mottosuyla birleşince son 4 sezon inanılmaz bir döneme şahit olduk. Bu dönemin taçlandığı noktanın İstanbul olması ise bizler için önemli bir anı olsa gerek. Çünkü her şey değişebilir ama yaşananlar değişmez. Michael Schumacher’in Çin’de aldığı 91. zaferi ya da 2004 sezonundaki inanılmaz dominasyonu hala nasıl özleniyorsa Hamilton gidince de bu dönem özlenecek. Tarihe İstanbul’da tanıklık edildi, bu da bizim ödülümüz olsun bir daha ne zaman tanıklık edeceğimizi bilmediğimiz bu organizasyon için. Tebrikler Mercedes, tebrikler Toto Wolff, tebrikler şampiyon, tebrikler Lewis Hamilton!