Sonunda lige kavuştuk fakat hazırlık maçlarına da kavuşmuş olabiliriz. Birkaç takım dışında geri kalanlar rotasyonlarını, savunmada nerede duracaklarını veya setlerini ayarlamakla geçiriyor. Oyuncular deseniz tatilden kalma bel simitleriyle cirit atıyor. Kısacası, lige tam anlamıyla kavuşmamıza biraz daha vakit var fakat ilk haftadan göze çarpanlar için lütfen önden buyurun.
Plus
Brooklyn Nets
Kevin Durant ve Kyrie Irving’i sağlıklı bir şekilde izleyebilmek harika bir deneyim ve ilk iki maçtan tüm basketbolseverlerin bu konuda memnun olduğunu söylersek yanlış olmaz. İlk maçta Golden State Warriors’ın içinde bulunduğu sıkıntılar bu ikiliye ve Brooklyn Nets’e avantaj sağlasa da, maçın daha ilk çeyrekten koptuğunu söylemek yanlış olmaz. Nets’in akın akın gelen hücumlarında başrolü oynayan ikili, açılış gecesine damga vurdu. Aşil tendonu sakatlığından dolayı hasret kalınan Durant için tüm maç boyunca Frankestein benzetmesiyle ‘’O yaşıyor!’’ nidaları atıldı. Sonrasında oynanan Boston Celtics maçı da şovun devamı gibiydi. Kyrie Irving sevmesi zor bir karakter fakat iş saha içine geldiğinde muazzam bir sihirbaz.
İlk iki maçtan sonra rüzgârları biraz hafifledi fakat Durant’in bu süreçte beklenenden iyi gözükmesi ve takım olarak ahenklerinin tutması sevindiren gelişmeler oldu.
Bunların karşılığında Spencer Dinwiddie’nin sakatlığa kurban verilmesi üzücüydü. Fakat bu topraklardan çıkan ‘Her şerde bir hayır vardır’ lafı belki bu durumu aydınlatabilir. Dinwiddie’nin ismi olası James Harden takasında Nets’in önemli kozlarından biriydi fakat sakatlık muhtemelen bu takasın da önünü kapamış olabilir. Harden’ın oyun bakımından Durant-Irving ikilisiyle pek uyumlu olmayacağını söylemek için Tex Winter olmaya gerek yok. Uzun lafın kısası doğudaki iyi takımlar genel olarak kan kaybettiler fakat Nets’in buraya eklenmesi lig açısından iyi oldu. Devamını bekliyoruz.
Orlando Magic
Sezon başlangıçları sebebiyle doğu konferansının en durağan takımı hakkında konuşmamız gerekiyor. Geride kalan maçlardan dört galibiyet ve bir yenilgi çıkaran Orlando Magic, gerek koç ve gerek oyuncu kadrosu bakımından devlet dairesi gibi takım. Onlar açısından en heyecan yaratan isim olan Jonathan Isaac’in bu sezon oynamayacak olmasıyla birlikte takım açısından merak edilen şeyleri saymak için bir elin parmakları yeterli oluyor. Markelle Fultz’un gelişiminin nasıl devam edeceği, çaylak Cole Anthony’nin şaşalı kolej kariyeri sonrasında nasıl bir oyuncuya dönüşeceği ve senelerdir sıçrama tahtasında sabit duran Aaron Gordon için ‘’O sene bu sene mi?’’ sorusu dışında Florida’da işler 9-5 mesai rutininde devam ediyor.
Yeterince örseledikten sonra bu güzel sezon başlangıcını birkaç nedene bağlayabiliriz. 2019 yazında takımla sözleşme uzatan Nikola Vucevic ve Terrence Ross o sezonun başında yokları oynamışlardı. Başta, bu iki oyuncu olmak üzere tüm takımın ruhen ve bedenen sahada olduğunu söyleyebiliriz; ki bu durum sezonların ilk kısmında önemli bir ayraç görevi görüyor. Senelerdir birlikte oynamaya alışmış ve göbek adı hazırlık olan Steve Clifford tarafından yönetilen Magic, diğer takımlar gibi setlere veya oyuncuların birbirine alışmaları için belirli bir süre talep etmiyor. Son olarak bu dört galibiyetin ikisinin Washington Wizards’a karşı alındığını söylemek de kafada bazı aydınlanmalar yaşatıyor.
Trae Young - Brandon Ingram – Domantas Sabonis
Bu üçlüyü yazmadan bu haftayı kapatmak olmazdı. Halihazırda oyunlarının nasıl bir gelişim gösterdiğini biliyorduk fakat bu sezon takımlarının tartışmasız en iyi oyuncularından bahsediyoruz.
Trae Young bu üçlünün içindeki en genci, fakat bu sezon gösterdiği oyun olgunluğu hayranlık uyandırıcı. Young’ın iyi bir şutör olmaktan iyi bir tehdit olmaya doğru büyük bir adım attığını istatistikler iyi bir şekilde anlatıyor. Geçen sezon maç başına ortalama 9.5 üçlük deneyen oyuncu, bu sezon 5.8 denemeye düşürmüş durumdayken, serbest atış denemesini 9.3’ten 15.5 gibi korkunç bir seviyeye çıkarmış durumda ve rakip savunmacılar için her akşam parkeyi bir kâbus yerine çeviriyor. Yarattığı tehdit geri kalan takım arkadaşlarını gerçekten rahatlatıyor.
Lonzo Ball geçen seneden daha iyi şut atabilir, Eric Bledsoe da bu konuda fena durmayabilir ve Zion Williamson sahada kalabilir fakat New Orleans Pelicans batı konferansının keşmekeşinde bir yerlere gelecekse bu konuda en büyük pay Brandon Ingram’ın olacak. Pelicans’ın oyuncu özellikleri sebebiyle sıkışan bir oyunu mevcut ve bu düzenin işler olmasını sağlayan, topu yönlendiren ve sorunlara çözüm bulan isim çoğunlukla Ingram’ın kendisi oluyor. Los Angeles Lakers günlerinde özgüvenini kaybetmiş potansiyelden ulaştığı nokta gerçekten muhteşem.
Domantas Sabonis bu sezona çok üst perdeden başladı. İçeriden veya dışarıdan sayı bulabiliyor, bir pas istasyonu olarak takımının hücumuna katkı verebiliyor ve ribauntlarda alıştığımız katkısına devam edebiliyor. Kısacası saha üzerinde yapamadığı şeyler epeyce azalmış durumda. Indiana Pacers geçmişte onunla kontrat uzatma konusunda ayak diretmişti fakat şu an gösterdikleriyle o kontratın ne kadar doğru bir hareket olduğunu anlamışlardır.
Minus
Washington Wizards
Takım toplantısı veya maç kaseti izlemesi sırasında koç Scott Brooks savunma dediği zaman kafasında bir şeyler uyanan tek oyuncu Robin Lopez olabilir. Geçen sezon da bu durumdan çok farklı bir noktada değillerdi fakat Russell Westbrook – John Wall takasının takıma her anlamda hırs katacağına inanmıştık. Bunun yerine turnike sırasındaki kadar rahat hücum eden rakip takımlar görüyoruz. Eğer Washington Wizards playoff’ta yer alabilmek istiyorsa oyunun bu tarafına ya oyuncu eklemeliler ya da taktik açıdan bir şeyler yapmalılar.
Wizards’la alakalı son bir ekleme yapılması lazım. Russell Westbrook’un triple double ortalamalarıyla oynadığı bir takımın taraftarına sabır dilenebilir sanırım. Westbrook’u kariyerinin başından beri seven biri olarak, Bradley Beal’ı basketboldan soğutabilir korkusu taşıyorum. Beal da çocukluğunda nasıl bir günah işlemişse, senelerce John Wall ve üstüne bitmek üzere olan bir Russell Westbrook geldi...
Los Angeles Clippers
Genel durumlarının dört galibiyet ve bir mağlubiyet olması onları kurtarmıyor. O bir mağlubiyetin konuşulması lazım. NBA’de her maç kaybedilebilir, özellikle sezon başında beklenmeyen maçlar kaybedilir fakat böyle de kaybedilmez. Dallas Mavericks, Los Angeles Clippers’a ilk yarıda 50 sayı fark atarak tam anlamıyla paçavraya çevirdi. Maçın ikinci yarısından itibaren izleyenler basketbol adına bir şeyler izlemek adına değil de Clippers’a şaka üretmek adına ekran başında kaldı.
Şampiyonluğun en önemli birkaç adayından biri için yüz kızartıcı bir mağlubiyetti. Clippers’ta konuya dair kimsenin isyan etmemesi yüzükle aralarındaki en büyük engel olabilir. Geçen sezon bubbleda Marcus Morris ve Montrezl Harrell tarafından hırpalanan Luka Doncic sert bir intikam almış oldu.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum