NBA yönetimi sezon başında All-Star hafta sonunun düzenlenmeyeceğini öngörmüştü fakat bu hafta kesinleşen kararla birlikte All-Star maçının oynanacağı kesinleşti. Geçtiğimiz hafta değişik şekillerde takımına yol gösteren liderlerin iyi performanslarına şahit olduk. Bunun haricinde sakatlıklar yine bir yerlerde can yakarken, bir aile zor zamanlardan geçiyor. Herhangi bir ortamda lig hakkında rahat rahat konuşmanız için haftalık değerlendirmeniz hazır.
Plus
Denver Nuggets
Zor fikstüre rağmen geçtiğimiz hafta 4/4 galibiyetle batı konferansında alıştıkları yere geri dönmüş oldular. Konu Nuggets olunca konuşulması gereken ilk isim elbette Nikola Jokic oluyor. Koç Mike Malone’un bu sezon daha fazla şut kullanması için zorladığı Jokic, MVP kalibresinde bir sezon geçiriyor. ‘Win Share’ gibi bireysel katkı istatistiklerinde en yakın takipçisine ciddi fark atan Sırp pivot, ligin buna benzer tüm metriklerinde yine birinci sırada yer alıyor. Giannis Antetokounmpo gibi bir fiziğe sahip olmadan veya James Harden’dan alıştığımız top kullanma yüzdelerinin yanına yaklaşmadan bu seviyede oynamayı başaran oyuncu için epey uçuk bir ihtimal daha var; sezona yavaş girmesiyle ünlenen oyuncu eğer bu sezona da yavaş girmişse diğer tüm takımların çekeceği var.
Takım liderinin sezonu bu kadar iyi açmasına rağmen ona ayak uyduramayan kadro da gün geçtikçe kendine gelmeye başladı. Jamal Murray şut istikrarı konusunda sıkıntı yaşasa da geçtiğimiz play-off’taki gibi kritik anlarda sahne almayı başarıyor. Gary Harris sezonun başında yine şutuyla imtihan oluyordu fakat son hafta itibariyle belirli bir çizgiye oturduğu söylenebilir. İsmi anılması gereken iki isim daha var; Monte Morris ve Michael Porter Jr. Başka takımlarda rahatlıkla ilk beş çıkabilecek bu ikilinin yedekten gelip takıma kattıkları lüks vergisine tabi olmalı. Porter Jr.’ın sağlık protokolü dönüşüyle dört maçlık galibiyet serisinin aynı döneme denk gelmesi pek de tesadüf değil.
LeBron James
Tarihin en iyisi mi? Değil mi? Konu o olunca tüm yollar bu tartışmaya çıkıyor olsa da senelerdir tutturduğu standart, oyununa kattıkları ve saçmalık derecesindeki farkındalığıyla ulaştığı altın oran ne kadar konuşulsa az kalır. Finallerin son maçından yeni sezon başlangıcına yaklaşık 70 gün vardı ve herkes ömrünün yarısını bu ligde oynayarak geçiren oyuncunun bu sezon biraz dinleneceğini öngörüyordu. Dinlenmek şöyle dursun, Lebron tüm kariyerinde olduğu gibi şüphe edenleri susturmaya devam ediyor.
Hafta içindeki Cleveland Cavaliers maçının üçüncü çeyreğinde son saniye şutunu kaçıran oyuncu kenardan alkış sesleri duymaya başladı. Cavaliers yönetiminde yer alan bir kişi bu pozisyondan dolayı fazla heyecanlanıp oyuncuyu günaha davet ediyordu. Dördüncü çeyrekte 21 sayı atarak davete icabet eden Lebron, 2007 Doğu Finalleri’nin beşinci maçına da selam göndermiş oldu. Hayranlıkla takip ediyoruz.
Zach Lavine
*Bu madde şimdiden rezervasyon yaptırmak için yazılmıştır.
Chicago Bulls iyi bir sezon geçirmiyor, dolayısıyla onun yaptıkları da biraz gölgede kalıyor. Sakatlık geçirdiği sezon dışında her daim ileri doğru adım atmayı başaran Lavine, artık elit bir sınıfa ait. Sadece atletizm ve şutörlükle tanımlanan oyununu her alanda geliştiren oyuncu şut tercihinde oldukça seçici bir hale geldi. Kariyerinin başından beri oyununu bitiricilik üzerine kurgulayan Lavine’in artık bir hazırlayan da olabileceğini bu sezon görmeye başladık. Yaşadığı bu gelişim hesaba katılırsa belki Bulls’ta belki başka bir yerde onun ismini daha çok duyacağımız kesin.
Minus
Orlando Magic
Sezona yaptıkları 6-2’lik başlangıç ne kadar hayaliyse sonrasında yaşadıkları 2-9’luk süreç bir o kadar gerçek. Sezona nispeten iyi başlayan Markelle Fultz’un sezonu kapatması ve ondan kalan dakikaların belli bir kısmını alabilecek Michael Carter Williams’ın da aynı süreçte sakatlanıp halen daha dönememesi Magic’in serbest düşüşüne zemin hazırladı. Bu isimlerin yokluğuyla birlikte sorumluluğu artan çaylak Cole Anthony’nin lige alışamaması, rotasyona dahil olan Jordan Bone’un da ihtiyaç duyulan oyuncu olmaması düşüşün hızını yavaşlatmadı. Koç Steve Clifford’ın elinde yetenekli oyuncular mevcut, yine de kapatamayacağı delikler olduğu aşikâr.
Senelerdir alınan kararlarla birlikte arafta yaşamaya çalışan Orlando Magic için bu sezon bir fırsat olabilir. Kalan maçlar açısından tüm ligde en zor fikstüre sahip olan takım, Cleveland Cavaliers ve New York Knicks’in bu çıkışlarını lehine kullanabilir. Detroit Pistons ve Washington Wizards’ı geçemezler ama draftta iyi bir yer kapmak için geç değil. Seyircilerin durumu pandemi sebebiyle belirsizken ve gelirler zaten düşmüşken bu sezon play-off’u zorlamalarına gerek yok. Bu sayede Jonathan Isaac, Markelle Fultz gibi yatırım yaptıkları isimlerin geri dönmesini bekleyebilir, Cole Anthony’nin erkenden pişmesini sağlayabilir ve iyi bahsedilen 2021 Draftı’ndan sağlam bir çaylak kapabilirler.
Miami Heat
Geçtiğimiz sezonun en güzel hikâyesini yazan Miami Heat, o günlerden kalan yorgunluğu halen daha üzerinden atabilmiş değil ve geçtiğimiz haftayı dört mağlubiyet bir galibiyetle kapatmış oldular. Lebron James’in ayrıldığı günden bu yana kültür ve sistemle tanımlanan Heat, belki de rotasyondaki her bir parçasına en çok ihtiyaç duyan takım olabilir. Bam Adebayo, Duncan Robinson, Goran Dragic sezon başından beri belirli bir düzeyde performans verebiliyor fakat Jimmy Butler, Tyler Herro gibi eski isimlerin yokluğunun üstüne takımda önemli roller alması beklenen Avery Bradley ve Maurice Harkless’ın da sahada yer alamaması onları vasat bir takım haline getirdi.
Heat’in hücum açısından içinde bulunduğu durumu iki oyuncuyla açıklamak mümkün. Bir sezon önce parlayan fakat playoffta dakikalarını kaybeden Kendrick Nunn yeniden rotasyonda önemli süreler almaya başladı. Normal şartlar altında takım rotasyonunun pek değerli parçalarından olmayan Kelly Olynyk, geçtiğimiz sezon maç başına toplamda 5.9 şut denerken bu sezon sadece üç sayılık atış denemelerinde 6.2 gibi kendisi açısından absürt bir rakamı yakalamış durumda. Hal buyken 2019/20 normal sezonunda hücum reytinginde 7. ve savunma reytinginde 12. sırada yer alan takım bu sezon sırasıyla 27. ve 22. sıralara kadar indi.
Heat en iyi hikâyesine ulaşırken bile normal sezon açısından şüpheli bir takımdı. Bu bakımdan yaşanılan sıkıntılı dönem Toronto Raptors’ın yaşadığıyla paralellik göstermiyor. Yine de eksikler geri dönünce koç Eric Spoelstra’nın fabrika ayarlarını yapması için kısa bir süresi kalacak gibi duruyor.
Ball Ailesi
Baba Lavar Ball’un sonsuz katkılarıyla ligin muhtemelen en çok konuşulan ailesi için kötü bir hafta oldu. Önce küçük oğlan Lamelo Ball, koçu James Borrego tarafından haklı bir şekilde eleştirildi. Chicago Bulls maçında çaylak oyuncusunun 16 dakikada beş top kaybı yapmasına atıfta bulunan Borrego, bu durumun sıkıntı olmayacağını fakat bunu yapıyorsa savunmada daha özverili olması gerektiğini belirtti. Lamelo sezon başından beri gerçekten özel bir yetenek olduğuna dair sinyaller verdi. Yine de ham olduğu taraflar elbette mevcut ve koçu onu doğru yöne çevirmeye çalışıyor.
Ailenin lige ilk adım atan ismi olan Lonzo da zor zamanlardan geçiyor. Geçtiğimiz yaz takımı New Orleans Pelicans ile yeni sözleşme üzerinde anlaşamayan oyuncu, sezon başında gösterdiği performansla takımı ikna edemedi ve yavaş yavaş bu maceranın da sonuna doğru geliyor. Pelicans’ın onu ve J.J. Redick’i takas pazarına çıkarttığı artık herkes tarafından bilinen bir durum haline geldi. Lonzo kendi açısından doğru bir takıma gönderilmezse ve şutunu toparlayamazsa yazın alacağı kontrat da epey zarar görecektir. Gelişmeler hakkında açıklamalar yapan baba Lavar Ball’un ne söylediğini muhtemelen oğulları bile dinlemiyor olabilir. Bu sebeple buraya eklemenin pek bir faydası yok…
Okuyucu Yorumları
0 Yorum