Kariyerini yeniden şekillendiren bir bedbaht, ligin başarı normu olan bir takım ve gelecekten ümitli bir organizasyon bu haftaya damga vurdu. Haftanın öne çıkanları için lütfen önden buyurun.
Plus
Jerami Grant
‘’Cennette hizmet etmektense cehennemde hüküm sürmek daha iyidir.’’
Jerami Grant, Detroit Pistons’la kontrat imzalarken İngiliz şair John Milton’ın 17. yüzyılda yazdığı bu dizesini aklına getirmemiş olabilir fakat oyuncunun kariyerindeki değişim bundan daha iyi anlatılamaz. Günden güne daha iyi bir tamamlayıcıya dönüşen Grant, geçtiğimiz sezonu da Denver Nuggets’ta Nikola Jokic’in değerli hizmetkârlarından biri olarak geçirdi. Altı senedir bu tarz rollerde olgunlaşan oyuncu artık kabına sığmamaya başlamıştı ki kontratının bitimiyle kendi açısından iyi bir fırsat yakaladı; Senelerdir yeniden yapılanmaya çalıştıkça daha çok dibe çöken, kadrosunda rakipler için herhangi bir tehdit bulundurmayan ve rahatlıkla kendini gösterebileceği Pistons’ın yolunu tutmak.
Kariyerindeki ilk dört senesinde çift haneli skor ortalaması yakalayamayan, dolayısıyla oyun karakteri hücum üzerinden hiç anlatılmamış Grant’in takımdaki birinci skor opsiyonu olması tam anlamıyla Pistons’a yaraşır bir teslimiyetti ki kader bu sefer yüzlerine güldü. Sezon başından beri maç başına ortalama 24.3 sayı ortalaması tutturan oyuncu, bunu da hayranlık uyandıracak bir şekilde başardı. Kariyeri boyunca hücumda pozisyon yaratmaktan daha çok bitiren olarak konumlandırılan Grant, ürettiği sayıların asist üzerinden gelme oranı düşse de şut yüzdelerini korudu. Hücumunu daha çok kendi kurmasına rağmen maç başına 1.5 top kaybetmesi de oyuncunun takdir edilmesi gereken başka bir özelliği oldu. Tüm etmenleri üst üste koyduğumuz zaman hafta içi oynanan Los Angeles Lakers maçı sırasında LeBron James’in üstüne gitmekten çekinmeyen bir Jerami Grant’e ulaşmış oluyoruz. Pistons bu haftadan sağ çıkamasa da Grant gösterdiği performansla hayranlık uyandırmaya devam etti.
Ligin geçmişinde takımın asıl yıldızının gitmesini bekleyen iyi skorerler olurdu. Öncül yıldız söndüğünde sıra onlara geçer ve fark yaratma vakti gelmiş olurdu. Ligin bu dinamiği kalmamış olsa da Jerami Grant’in kendi kendine bu farkı yaratabilmesi bireyselleşen dünyaya adapte olmuş bir versiyonu çağrıştırıyor. Hikâyedeki tek sıkıntı ise belli; Grant hüküm sürebileceğini kanıtladı fakat Pistons da cidden cehennemin tasviri gibi. Allah kurtarsın.
Milwaukee Bucks
Geride kalan iki sezondan sonra Milwaukee Bucks hakkında olumlu cümleler kurmak epey sıradanlaşmış olsa da şampiyonluk adayının form tutmasına dair birkaç kelam etmek lazım. Yarattığı iyi normal sezon takımlarıyla tanınan koç Mike Budenholzer, yazın değişen parçaları sistemine adapte etmeyi başardı. Sistemin gediklileri haline gelen Giannis Antetokounmpo ve Khris Middleton da kendileri açısından ufak değişimler gösteriyorlar.
Ligdeki süper yıldızların takımlarındaki kapladığı alana bakacak olursak belki bir iki isimle mukayese edebileceğimiz Antetokounmpo, geçtiğimiz senelere göre topu daha az elinde tutuyor. Lebron James’ten bu şekilde bu bahsetsek bunun Lakers’a yaratacağı zararlardan da bahsediyor olurduk fakat oyunundaki eksiklikleri baki olan Antetekounmpo’nun belirli açılardan sıradanlaşması takımın işine gelebilir. Yunan oyuncu halen daha boşluğu gördüğünde üçlük çizgisinden adımlamaya başlıyor, pozisyon uygunsa kendi bitiriyor veya takım arkadaşını görüyor fakat tepede ne yapacağını bilmez bir halde daha az kalıyor. Bunun yanında takıma yazın eklenen Bobby Portis’in, Brook Lopez yokken iyi bir performans vermesi de Yunan oyuncunun elini rahatlatıyor. Onun topla oynama süresinden artan zamanlar Middleton’a geçince Bucks biraz daha renkli bir takım haline geliyor. Şut yüzdeleriyle zaten özel bir sezon geçirdiğini kanıtlayan Middleton’ın aynı zamanda daha fazla top yönlendirmesi de yan parçaların daha rahat imkânlar bulması anlamına geliyor.
Dünyanın ve kendilerinin başına bir felaket gelmediği sürece Bucks doğu konferansında alıştığı yerlerde olacaktır. Onlar açısından mühim olan konu iş play-off’lara geldiğinde oyunlarının ne kadar çeşitli olduğuyla alakalı olacak. Ufak ufak sinyaller görüyoruz ve umarım Budenholzer da bu sinyallerin peşinden gitmek istiyordur.
New Orleans Pelicans
Jim Boylen gibi bir cunta subayının bile fırsat bulabildiği gönlü geniş ligde Stan Van Gundy’nin yer bulamaması halihazırda saçma bir durumdu. Geçmişte yaşadığı talihsiz olaylardan dolayı hakkı verilmeyen Van Gundy, göründüğünden daha kısıtlı New Orleans Pelicans kadrosunda doğru tuşları bulmayı ve arka ikilinin dirilmesini sağladı. Sezon başında başarı ölçeği Brandon Ingram’la tamamen doğru orantılı gözüken takımda başka seçenekler de görülmeye başlandı.
Takımın selameti için kritik öneme sahip olan Lonzo Ball-Eric Bledsoe ikilisi, haftayı %47 gibi kendileri açısından absürt sayılabilecek bir üçlük yüzdesiyle geçirince sıkışan Pelicans hücumu hem alan olarak hem de işlev olarak kaliteli hale gelmeye başladı. Yarı sahada hücum açıldıkça daha rahat eden Brandon Ingram – Zion Williamson ikilisi de üstlerine düşen skorerlik görevini ziyadesiyle yerine getirdiler. Tüm bu isimlerin yanına Josh Hart, Kira Lewis ve sürpriz yumurta gibi ortaya çıkan Willy Hernangomez’in de olumlu katkıları eklenince fena olmayan fikstürde dört maçta üç galibiyet ortaya çıktı.
Lavar Ball dışında kimse gardların şut formunun aynı seviyede kalacağını sanmıyordur ki alan açabilmeleri bile yeterli gelecektir. Van Gundy, Batı’da iddialı olacak bir takım çıkarmak istiyorsa bir hamle sonrası belli denebilir; Savunma. Pelicans kadrosunda yer alan isimlere göz gezdirdiğiniz zaman savunma verimliliği açısından 25. sırada yer almaları pek kendilerine yakışmıyor.
Minus
Cleveland Cavaliers
Haftayı dört mağlubiyetle kapatan Cavaliers için söylenecek şey basit; Fikstür çarptı. Peş peşe iki kere Milwaukee Bucks, Phoenix Suns ve Denver Nuggets’la oynamak, üstüne üstlük savunma açısından takımın en önemli parçalarından biri olan Larry Nance Jr.’ın da sakatlık sebebiyle yer almayışı onlara fazla geldi.
Mevcut şartlar içerisinde kendileri açısından iyi bir sezon geçiriyorlar. Koç J.B. Bickerstaff ligdeki hücum fırtınasının içinde genç oyuncularının yaşayabileceği mağarayı buldu fakat kocaman elleriyle mağaranın ağzını kapatan ve aynı ellerle top çalma kategorisinde Jrue Holiday’le çekişen Nance Jr. gidince mağara hava almaya başladı. Onu başka açılardan ikame edebilecek Andre Drummond da mağara duvarına rakamlar yazmakla meşgul olduğu için bu dönem böyle geçecek gibi duruyor.
Cavaliers’ın fikstür acısı halen daha bitmedi. Önümüzdeki dört maçta da yine epey zorlu rakipler onları bekliyor. Yazılanlar belli, önümüzdeki hafta kopyala yapıştır yapmaya gerek yok.
Brooklyn Nets
Şöyle iyiler, böyle hoşlar fakat savunma konusunda zengin bir Washington Wizards’ı andırıyorlar. Geçtiğimiz hafta bir maç oynayabilen Kevin Durant’i saymazsak, ilk beşte yer alıp en iyi savunma reytingini yakalayan isim Kyrie Irving. Bunun ötesine geçebilecek herhangi bir yorum olmadığı için konu burada bitti.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum